Название: Ali Akbaş Armağanı
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-43-0
isbn:
“Leylânın başına örttüğü tül kadar ince
Dolunay bir buluta bürününce
Şiir oluyor
Apansız bir yıldız düşüyor göğümüzden
İçimize köz düşüyor
Şiir oluyor
Siyeci bozulmuş viran bahçelerde
Güller soluyor
Şiir oluyor”11
O, şiirle hayâtını anlamlı kılan bir ehl-i kalem olarak; edebiyat dünyasının hâkanı, nazım ve nesir ülkesinin sultânı, gönül dilinin tercümanı ve fetânet imbiğinden süzülen duygu çiçeklerinin elvan elvan açıldığı efsunkâr bir fesâhet gülistanı olan şiiri çok önemseyen bir şâirdir. O; Doğu’nun ve Batı’nın şiir geleneğiyle Türk şiirinin usta şâirlerini ve şiirin ana malzemesi olan dilimizin bütün inceliklerini çok iyi bilen, kendine has üslubuyla basit gibi görünen çok derin ifâdeleri dizelere döken; ârızasız, sağlam ve yarınlara kalacak şiirlerin müellifidir.
“Ey şiir, kanayan yaramsın benim
Göğsümde taşırım, gören gül sanır.
Ağıdım, feryâdım, nâramsın benim
Uzaktan duyanlar, bir bülbül sanır.
Söz düşmüş payıma Bezm-i Elest’te
Bir vefâsız yâre oldum Dilbeste
Çırpınır dururum hep bu kafeste
Söylemem derdimi tahammül sanır.”12
O; türkülerimizden, masallarımızdan, vecîzelerimizden, folklorumuzdan, coğrafyamızdan, halk şiirimizden, divan edebiyatımızdan ve tasavvuf anlayışımızdan gelen unsurlarla şiir dünyasını şekillendirmiş, klasik motif ve mazmunlara yeni anlamlar yüklemiş, yeni tasvir ve tabirlerle modern bir tavır sergilemiş; stilize edilmiş bir hece, hecenin uzunlu kısalı kalıpları serpiştirilerek âhenk hâlinde yansıyan bir aruz, kısa hatta tek kelimelik mısra yapısının ustaca kullanıldığı bir serbest tarz ortaya koymuş, demlenmiş bir dille yazdığı şiirlerinde genellikle lirizmden çok; ses uyumunu, aliterasyonu, ritmi ve iç musîkiyi ön planda tutmuştur.
“Yıldızlar
İri şehlâ gözlerdir
Geceyi gamlı kılan
Uzaktan süzerler bizi
El değmemiş ter ü tâze tenleri
Ölmüş ergen kızlardır
Yıldızlar
Yıldızlar,
Derin, Harran göklerinin
Solmaz çiçekleri, naz çiçekleri
Her gece perişan düşerler suya
Yıldız saya saya varır bebek uykuya
Dökülür yastığa bir mavi rüyâ
Onlar ki en hazin ninniyi söyler
Öper öksüz çocukların alnından
Saz benizli ecemizdir
Yıldızlar
Yıldızlar
Bahtımız, yalnızlığımız
Leylâ demeye gör
Gök yankılanır
Okşar yeryüzünü bir kuş kanadı
Bu en güzel kadın adı
Havvâ’dan beri
Kim bilir nasıldı elleri?..
Hey eski zaman güzelleri
Arzu, Şirin, Züleyhâ,
Dilberler dilberi Meryem
Kem gözlere mahrem
Kızlardır
Yıldızlar”13
O; şiirlerini bir Anadolu kilimi gibi bize âit renk, desen ve motiflerle süslemiş, dizeleri Hoca Ahmet Yesevî’nin, Yunus Emre’nin, Mevlânâ’nın bedesteninden alınan ipek ipliklerle örmüş, mısrâlarında çocukluk hâtıralarını, köyünü, memleketinin her hâlini, insanlarını, börtü böceğini, soğuğunu sıcağını, kurdunu kuşunu, sıla hasretini, vatandaki gurbeti, Ay-Yıldız aşkını, gönlünün hudutlarına aslâ sığmayan sevdâsını ve hayatını şekillendiren mukaddes dâvâsını; bâzen bir çocuk edâsıyla, bâzen Korkut Ata nidâsıyla, bâzen hazin bir gariplik, bâzen yüreklere sığmayan bir sevinç içinde ve zarif bir biçimde dile getirmiştir.
O; “Çiçekler ve Kuşlar” şiirinde, medeniyet kültürümüzde her birinin ayrı bir anlamı ve değeri olan “Sümbül, Güvercin, Lâle, Leylek, Gül ve Bülbül” kelimelerinin şiir diliyle târif ederken, çok güçlü bir lirizmle, klasik motiflere yeni bir bakış açısı getirerek sembolize etmiş ve şunları yazmıştır:
“Sümbül
Bir sülüs besmeledir
Ulu mâbetlerde süs
Buram buram Türk kokan
Sultanlar tuğrâsıdır
Sümbül
Güvercin
Hû çeken derviş
Yüce ayvanlarda,
Semâda bir Mevlevî
Hünkârdan el tutmuş
O’ndan gayrı herkes unutmuş
Akıllı kuş,
Güvercin
Lâle
Bir Leyle-i Kadîr’de kandil
Bir yürek kan içinde
Kalmış efgan içinde
Değil piyâle
Lâle
Leylek
Bir gurbet türküsü gagasında
Her yaz gelir gider
Yemen’de kınalar ellerini
Beytullah’a yüz sürer
Kuş değil melek
Leylek
Gül
İslâm’ın fecridir
Ter ü tâze,
Kucak kucak,
Her seher doğacak
Gül
Bülbül
Şadırvan СКАЧАТЬ
11
Ali Akbaş,
12
Ali Akbaş,
13
Ali Akbaş,