Название: Ali Akbaş Armağanı
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-43-0
isbn:
Ne şaha baş eğmiş, ne taca tahta
Tüm dertleri özetlemiş bir ah’ta
Bozkırda nâradır bizim türküler” 27
“Yine duman almış Palandöken’i
Kerem et Mükerrem bir türkü söyle
Türküler bağrımda bir gül dikeni
Kerem et Mükerrem bir türkü söyle
Yükseklerde öten huma kuşumuz
Issız gecelerde can yoldaşımız
Sen söylerken göğe değer başımız
Kerem et Mükerrem bir türkü söyle
İşimiz yok bizim hasetle, kinle
Gam, kasavet dağıt gür nefesinle
Yüce endâmınla yiğit sesinle
Kerem et Mükerrem bir türkü söyle
Dadaş göğsümüze bir velvele sal
Rûhu coştur, çürük aklı yele sal
Birbirine girsin gerçekle masal
Kerem et Mükerrem bir türkü söyle” 28
O; şiirde esas olanın; düşüncenin borazanlığını yapmak değil, imge ve sembollerle duygu ve düşünceyi bir sentez ve bir denge içinde ve latif bir biçimde ifâde etmek olduğuna inananlardandır. Bu sebeple o; nesirle yapılması gereken “tebliğ” yöntemiyle didaktik şiirler yazmamış, nazmın kollarında şekillenen “telkin” usûlüyle fikriyâtını dizelere dökmüştür. O; şiirlerinde fikrî temâyüllerini ve inanç değerlerini edebî sanatlar muvâcehesinde sanatkârane bir biçimde ortaya koymuş, “tebliğ” değil, “telkin” etmek için; estetikle fikri, düşünceyle duyguyu, hayâlle ideâli şiirlerinde mükemmel bir biçimde harmanlamış, fikirlerini çayda eriyen şeker gibi şiirlerinin içine katıp eritmiş, hasılı şiiri fikirleştirmemiş, ancak fikirlerini şiirleştirmiştir.
O; şiirlerinde belli bir şekil endişesi gözetmemiş, yazacağı şiirin hece mi, serbest vezin mi, aruz mu olacağını o anki duygu ve ilham sağanağının belirlediğini söylemiştir. O; zarif buluşlarını ve imge çeşitliliğini şiirlerine yoldaş eylerken, gözden kaçan mahzun güzellikleri de soylu bir romantizm, yalın ancak vurgulu bir tarzda anlatmıştır. O; estetik bir söyleyişle duygularını dile getirmiş, kelime seçiminde çok titiz davranmış, mısralarını aliterasyon ve asonanslarla beslemiş, ses ve ritim armonisinin oluşturduğu müzikâl bir âhenkle dizelerini şekillendirmiş ve gelenekle modern şiir arasında güzel bir terkip meydana getirerek nev’i şahsına münhasır özel bir şiir üslûbu oluşturmuştur. Bu şiir dış estetiğiyle Orhan Veli, Cahit Sıtkı, Behçet Necatigil formunda görünse de; öz ve muhtevâ olarak Yunus Emre, Yahya Kemal, Necip Fâzıl ve Arif Nihat Asya çizgisindedir.
“Gün kısaldı, virdimiz oldu elfâz-ı güz
Soldurur her çehreyi güller gibi emrâz-ı güz
Gül solar, bülbül susar, efgân olur has bahçede
Yükselir dağdan dağa ah bir hazin âvâz-ı güz
Bir ölüm raksıdır her şey kuş, böcek, yaprak, çiçek
Dem tutar dallarda rüzgâr inledikçe sâz-ı güz
Demledik deryaya karşı erguvan akşamları
Sâyesinde şîr olduk ismi pinhân, râz-ı güz
Sıkletinden kurtul Akbaş, hemdem ol yapraklara
Rûzigâr alsın götürsün başlıyor pervâz-ı güz”29
Hâsılı O; îman dolu bir yüreğin sâhibi kâmil bir Müslüman, Hac vazifesini de edâ eden samimi bir mü’min, tarih şuuruyla tebellür etmiş bir münevver, düşünce ufkumuza yeni güzellikler katan bir muallim, millî değerlerimizin savunucusu gerçek bir entelektüel edip, irfanî sevdâyı ve Tûrânî düşünceyi baş tacı eden mümtaz bir ülkücü, “millet, ümmet, beşeriyet” halkalarını içten dışa doğru kucaklayan bir ehl- dil, Türk Dünyasının dertleriyle hemdert olan ve Dünya Türklüğünün hürriyet mücâdelesine en asil duygularla sâhip çıkan çilekeş bir milliyetperver, yüreği sevgi deryâsı olan bir güzel insan, kelimenin kâmil mânâsıyla Türk şiirinin günümüzdeki yüz akı olan bir büyük şâir ve mükemmel bir dil mîmârıdır…
O; “Kevser akan, Gül kokan”30 kutlu bir sevdânın müftehiridir.
O; “Sirkeci’den tren gider / Evim barkım viran gider” diyen “Göç”ün31 şâiridir.
O; “Bin yılda yoğurduk bir mısraını” diye başlayan “Türküler”32 şiirinin müellifidir.
O; “Bir sırr-ı Hüdâ’dır ölüm”33 diyerek son yolculuğun esrârını târif eden biridir..
O; “Erenler Dîvânında”, “Aşk bir alev, gönül fânus”34 diyenlerin sır dolu nefesidir.
O; “Tuna”ya35 ve “Aral’a Ağıt”36 yakan Türk’ün en içli ve en samîmi sesidir.
O; Türküler gülistanından dost gönüllere deste deste “Armağan”37 verendir.
O; “Eğer mâverâdan gelirse dâvet / Bir ziyâfet gibi gelir şahâdet”38 şuuruna erendir.
O; “Türk-İslâm Ülküsü”yle tuğrası çekilmiş kelâm ve kalem erbâbı bir asâlet fermânıdır.
O; “Ben bir deli Türk’üm dilimde türkü”39 diyenlerin duygularının tercümânıdır.
O; “Gül” gönüllü bir mü’min ve “Vicdânını kaybeden bir devrin vicdânı”dır.40
O; hatırşinas bir insan, kadirşinas bir ağabey, hudutsuz bir vefâ ve sahilsiz bir sevgi ummânıdır.
O; her şiiri içli bir destan, sevdâsı vatan ve mefkûresi Tûran olan turkuaz bir nakkaştır.
O; Türk Dünyası’nın hissiyâtına nigehbân olan “Ağlayan göz gibi buğulu Göygöl”le41 sırdaştır.
O; СКАЧАТЬ
27
Ali Akbaş,
28
Ali Akbaş,
29
Ali Akbaş,
30
Nurullah Genç, Rüveydâ, Rüveydâ, 65
31
Ali Akbaş,
32
Ali Akbaş,
33
Ali Akbaş,
34
Ali Akbaş,
35
Ali Akbaş,
36
Ali Akbaş,
37
Ali Akbaş,
38
Ali Akbaş,
39
Ali Akbaş,
40
Cemil Meriç
41
Ali Akbaş,