Название: Aldatilmiş
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Vampır Mektupları
isbn: 9781632910653
isbn:
“Bir hafta” dedi Caleb.
Bir hafta ha, diye düşündü Caitlin. Vay canına!
Sanki yıllardır baygınmış gibi hissediyordu. Sanki ölüp de hayata geri dönmüş gibiydi, yeni bir form altında. Terte- miz, sanki hayata sil baştan başlıyormuş gibi hissediyordu.
Fakat başından geçen tüm olayları hatırlamaya başladıkça bu bir haftanın doldurulamayacak olduğunun farkına vardı. Kılıcı çaldırmışlardı. Kardeşi Sam de kaçırılmıştı. Koca bir hafta geçmişti. Caleb neden onların ardından gitmemişti ki? Her dakikanın değeri vardı.
Caleb ayağa kalktı, Caitlin onu takip etti. Karşısında durarak gözlerine baktı. Kalbi güm güm atmaya başladı. Ne yapacağını bilemiyordu. Artık ikisi de vampir olduğu- na göre doğru protokol, usul neydi? Artık o, onu dönüş- türen kişi olduğuna göre birlikteler miydi yani? Hâlâ onu eskisi kadar seviyor muydu? Artık sonsuza kadar birlikte olurlar mıydı?
Sanki şimdiye değin hiç olmadığı kadar mesele varmışça- sına kendini daha tedirgin hissediyordu.
Uzandı ve bir elini hafifçe onun yanağına koydu.
Caleb ona doğru bakarken gözleri ay ışığında parlıyordu.
“Teşekkür ederim” dedi yumuşak bir şekilde.
Aslında, seni seviyorum, demek istemişti; fakat çıkmamış- tı ağzından. Sonsuza kadar benimle olacak mısın? Beni hâlâ seviyor musun? Diye sormak istemişti.
Gelgelelim her şeye rağmen, tüm yeni gücüne rağmen, bunu söyleyecek cesareti bulamamıştı. En azından şöyle diyebilirdi: Beni kurtardığın için teşekkürler ya da Bana göz kulak olduğun için teşekkürler ya da Burada olduğun için te- şekkürler. Burada olmak için ne kadar çok şeyden vazgeçtiği- ni, ne kadar çok şeyi feda ettiğini biliyordu. Fakat ağzından çıkarmayı başarabildiği tek şey, teşekkür ederim, olmuştu.
Caleb hafifçe gülümsedi ve tek eliyle uzanarak yüzünde du- ran saçı kulağının arkasına itti. Ardından elinin arkasını son de- rece düzgün bir şekilde tüm yüzünde dolaştırarak onu süzdü.
Caitlin onun ne düşünmekte olduğunu merak ediyordu. Acaba ona karşı sonsuz aşkını mı ilan edecekti? Onu öpecek miydi?
Öyle olacağını hissediyordu. Yeni hayatlarının neye ben- zeyeceği ve eğer ilişkileri yürümezse ne olacağı konusunda birden heyecana kapılıverdi. Bu nedenle anı yaşamak yerine üstüne gidip işi berbat etmeli, tek istediği şey onu kapalı tutmakken koca çenesini açmalıydı.
“Kılıca ne oldu?” diye sordu.
Caleb’in yüz ifadesi tamamen değişti. Aşk ve tutku belir- ten bir ifadeden sıkıntılı bir endişe ifadesine dönüştü. Cait- lin bunun hemencecik oluşuna tanık oldu, tıpkı yaz sema- sından geçen kara bir bulut gibi.
Caleb arkasını döndü ve taş duvarların köşesine doğru birkaç adım atıp sırtı ona dönük halde nehre baktı.
Ne kadar aptalsın, diye düşündü Caitlin kendi kendine. Neden bir şey demek zorundaydın ki? Neden sadece onun seni öpmesine izin veremiyorsun?
Kılıcı umursuyordu umursamasına; ama bir çift olarak Caleb ile kendini umursadığı kadar değil. Gelgelelim anı berbat etmişti işte.
“Korkarım kılıç gitti” dedi Caleb hafifçe, sırtı ona dönük dışarı bakarken. “Bizden çalındı. Önce Samantha, ardından da Kyle tarafından. Bizi oyuna getirdiler. Onların orada ola- cağını beklemiyordum. Beklemeliydim.”
Caitlin ona doğru yürüdü, yanına gelince durup, bir elini hafifçe omzuna koydu. Ortamın havasını değiştirebileceğini umuyordu.
“Halkın iyi mi?” diye sordu.
Caleb dönüp ona baktı, her zamankinden daha sıkıntılı gözüküyordu.
“Hayır” dedi doğrudan. “Meclisim büyük tehlike altında. Benim uzakta olduğum her dakika da tehlike büyüyor.”
Caitlin bir süre düşündü.
“O zaman neden onların yanına gitmedin?” diye sordu. Gelgelelim, o daha ağzını açmadan cevabı biliyordu zaten.
“Seni bırakamazdım” dedi. “Senin iyi olduğunu görmek zorundaydım.”
Hepsi bu mu yani? diye düşündü Caitlin. Sadece onun iyi olduğunu mu görmek istiyordu? Ve o iyi olur olmaz, gide- cek miydi yanından?
Bir taraftan, Caitlin onun neler feda ettiğini bilerek onun için bir sevgi besliyordu. Fakat diğer taraftan da acaba sadece onun fiziksel sıhhati için mi endişeleniyor diye merak edi- yordu. Bir çift olarak ikisi için endişelenmiyor muydu?
“Yani…” diye başladı Caitlin söze, “artık iyi olduğumu bildiğine göre… gidecek misin?”
Sözler ağzından çok sert çıkmıştı. Onun nesi vardı böy- le? Neden daha önce olduğu gibi nazik ve ince olamıyordu? Kesinlikle bunu kastetmemişti. Yanlışlıkla çıkıvermişti işte. Aslında şöyle demek istemişti; Lütfen, beni asla terk etme.
“Caitlin” diye girdi söze hafifçe. “Anlamanı istiyorum. Ailem, halkım, meclisim, hepsi büyük tehlike altında. Kılıç dışarıda ve yanlış ellerde. Onları geri almalıyım. Onları kur- tarmalıyım. Aslına bakarsan bir hafta önce gitmeliydim… ve artık iyileştiğini de görüyorum… seni terk etmek istiyorum diye bir şey yok. Sadece şu var ki ailemi kurtarmak zorunda- yım” dedi yumuşak bir sesle.
“Seninle gelebilirim” diye yanıtladı Caitlin umutlu bir şe- kilde. “Yardım edebilirim.”
“Tamamen iyileşmedin” dedi. “O çarparak inişin kaza değildi. Herhangi bir vampirin tam gücüne ulaşması zaman alır. Senin durumunda ise bir de kılıçtan aldığın korkunç bir hasar var. Bunun iyileşmesi günler, belki haftalar alabilir. Eğer gelirsen kendine zarar verebilirsin. Savaş sahası şu an bulunabileceğin bir yer değil. Seni burada eğitecekler. Seni bu yüzden buraya getirdim.”
Caleb dönüp balkonun öte yanına geçerken ona yolu gösterdi ve birlikte avluya baktılar.
İşte orada, epey aşağıda, fener ışıklarının altında birbirle- riyle boks yapan, güreşen ve mızrak dövüşü yapan bir dolu vampir vardı.
“Bu küçük ada en iyi meclislerden birine ev sahipliği yapı- yor” dedi Caleb. “Seni içlerine almayı kabul ettiler. Sana öğ- retecekler. Seni eğitecekler. Seni daha güçlü hale getirecekler. Sonrasında, güçlerin tamamen geliştiği, tamamen iyileştiğin zaman seni yanımda savaşırken görmekten onur duyarım. Ne var ki o zamana kadar buna izin veremem. İçine girmek üzere olduğum savaş epey tehlikeli olacak, bir vampir için bile.”
Caitlin’in СКАЧАТЬ