Название: Aldatilmiş
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Vampır Mektupları
isbn: 9781632910653
isbn:
“Sana ayırdığım çok özel bir ceza var” dedi Rexius yavaş- ça, hafif hafif sırıtarak.
Samantha arkasındaki çifte kapıların açıldığını duydu ve bakmak için arkasını döndü.
Kalbi paramparça oldu.
İşte oradaki, iki vampir tarafından sürüklenen elleri ve ayakları zincirli kişi Sam’di. Onu bulmuşlardı.
Ağzını kapatmışlardı; ses çıkarmak için ne kadar uğra- şırsa uğraşsın beceremiyordu. Gözleri korku ve dehşetle fal taşı gibi açılmıştı. Onu zincirlerini şıngırdatarak odanın öte kıyısına çektiler ve sıkıca tutup bakmaya zorladılar.
“Görünen o ki sadece kılıcı kaybetmekle kalmamışsın, onun yanında bir insana karşı bir şeyler de hissetmişsin, hem de ırkımızın tüm kurallarına rağmen” dedi Rexius. “Senin cezan Samantha, senin için en biricik olanın azap çekişini izlemek olacak. Senin için en biricik olanın kendin olmadı- ğını anlayabiliyorum. O kişi bu oğlan; şu zavallı, ufak insan evladı. Bu çocuğa fena azap çektireceğiz.”
Samantha’nın kalbi göğüs kafesinden fırlayacak gibiydi. Bu onun öngöremediği ve gerçekleşmesine izin veremeyece- ği bir şeydi, ne pahasına olursa olsun.
Sam’e eşlik edenlerin tarafına doğru zıplayarak birden ha- rekete geçti. Bir tanesine ulaşıp göğsüne bir tekme savurma- yı başardı. Vampir arkaya doğru uçtu.
Fakat diğerine saldırmasına fırsat kalmadan bir sürü vam- pir üstüne çullanmış, onu kavrayıp olduğu yere mıhlamış- lardı. Tüm gücüyle savaşsa da sayıları çok fazlaydı ve tüm o vampirlerin gücüyle tek başına mücadele edemezdi.
Çaresiz bir şekilde Sam’i tutup odanın ortasına doğru sü- rükleyişlerini izledi. Onu noktanın üstüne yerleştirdiler, tam olarak iorik asit muamelesine maruz kalacaklar için ayrılmış noktaya. Bir vampir üstünde bu ceza tarif edilmez şekilde acı vericiydi. Yaşam boyu geçmeyen izler bırakıyordu.
Ne var ki bir insanın üstünde hem acı ölçülemeyecek ka- dar büyük oluyor hem de ceza kesin ve korkunç bir ölümle son buluyordu. Sam’i infaza doğru sürüklemekteydiler. Onu da izlemesi için zorluyorlardı.
Sam noktanın üstüne zincirlenirken Rexius’un sırıtması tüm yüzüne yayıldı. Rexius’un kafa sallamasıyla refakatçiler- den biri ağzındaki bandı çıkardı.
Sam gözleri korku dolu bir halde dönüp hemen Samantha’ya baktı.
“Samantha!” diye bağırdı. “Lütfen! Beni kurtar!”
Samantha kendini tutamadı ve gözyaşlarına boğuldu. Ya-pabileceği hiç ama hiçbir şey yoktu.
Altı tane vampir, merdivenin üstünde kaynayan ve fo- kurdayan demir kazanı ileri sürdüler. Doğru pozisyona, tam Sam’in kafasının üstüne getirdiler.
Sam yukarı baktı. Gördüğü son şey, fokurdayan sıvının kazanı terk edip tam yüzüne doğru yol alışıydı.
Dördüncü Bölüm
Caitlin koşmaktaydı. Koştukça bileğine kadar gelen çiçek- lerden oluşan alanın içinden bir patika çiziyordu. Kan kırmızısı güneş, büyük bir top misali ufukta asılıydı.
Ufukta arkası güneşe dönük olan kişi babasıydı ya da en azından onun karaltısı. Hatları seçilmiyordu fakat Caitlin bu- nun o olduğunu biliyordu.
Caitlin nihayet onu göreceği, kucaklayacağı için yana tutuşa koşarken güneş çabucak battı, pek çabucak. Her şey çok hızlı olmuştu ve birkaç saniye içerisinde güneş tamamen batmıştı.
Kendini arazide, gecenin ortasında koşar halde buluver- di. Babası hâlâ orada bekliyordu. Caitlin onun kendisinin daha çabuk koşmasını istediğini, ona sarılmayı arzuladığını hissetti. Ne var ki bacakları ancak bu kadarına yetiyor ve ne kadar denerse denesin, babası gittikçe uzaklaşıyormuş gibi duruyordu.
Koşarken birden ay ufukta yükseldi; koskocaman, tüm gök- yüzünü dolduran, kan-kırmızı bir ay. Caitlin onun üstündeki tüm ayrıntıları, tepeleri ve kraterleri görebiliyordu. Gün gibi berraktı. Babası aya arkasını dönmüş bir karaltı olarak duru-yor ve o daha hızlı koşmak istedikçe sanki aya doğru koşuyor- muş gibi görünüyordu.
Çabaları hiçbir işe yaramıyordu. Birden bacakları ve ayak- ları hareket edemez hale geldi. Aşağı baktığında çiçeklerin bi- lekleriyle bacaklarına dolaşıp sarmaşıklara dönüştüğünü gör- dü. O kadar kalın ve güçlüydüler ki kısa bir süre sonra artık hareket edemiyordu.
Kocaman bir yılanın ona doğru sürünmesini izledi. Müca- dele edip kaçmaya çalıştı fakat çaresizdi. Tek yapabildiği onun yaklaşmasını izlemekti. Yılan yaklaşırken havaya sıçradı, tam onun boğazına doğru. Caitlin dönüp çığlık attı ve onun uzun dişlerinin boğazını deldiğini hissetti. Acısı korkunçtu.
Caitlin irkilerek uyandı, yatakta doğrulup nefes almaya çalıştı. Elini boğazına uzatıp kabuk bağlayan yaralara do- kundu. Bir anlığına rüyasını gerçekle karıştırıp odanın için- de yılan var mı diye bakındı. Yılan falan yoktu.
Boğazını ovdu. Yara hâlâ acıtıyordu fakat rüyada olduğu kadar değil. Derin derin nefes aldı.
Kalbi güm güm atarken Caitlin soğuk terler döküyordu. Yüzünü ve şakaklarını silerken soğuk ve ıslak saçının yapış yapış olduğunu hissedebiliyordu. Acaba en son banyo ya- palı, saçını yıkayalı ne kadar olmuştu? Hatırlayamıyordu. Ne zamandır burada uzanmaktaydı? Ve acaba, tam olarak, neredeydi?
Caitlin odaya bakındı. En son hatırladığının aynısıydı. O da bir rüya mıydı, yoksa öncesinde bir yerlerde uyanık mıydı? Tamamı taş olan odanın; içinden devasa dolunaydan gelen ışığın sızdığı tek bir uzun, kemerli penceresi vardı.
Anımsamaya çalışarak yatağının kenarına oturdu ve alnı- nı ovuşturdu. Bunu yaptığı sırada karnına korkunç bir sancı saplandı. Elini uzattığında bir yaranın kabuğuna dokundu. Bunun nereden geldiğini hatırlamaya çalıştı. Biri ona saldır- mış mıydı?
Caitlin düşünmeye başladı ve yavaşça ama net bir şekilde ayrıntılar geri gelmeye başladı. Boston. Hürriyet Yolu. Kralın Mabedi. Kılıç. Ardından… saldırıya uğrayışı. Ardından…
Caleb. O sırada oradaydı, ona bakıyordu. Dünyası karar- maktayken ondan ricada bulunmuştu. Beni dönüştür, diye yalvarmıştı…
Caitlin СКАЧАТЬ