Aldatilmiş . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Aldatilmiş - Морган Райс страница 3

СКАЧАТЬ Evet, yoluna çıkmayı denerlerdi. Fakat kılıcın karşısında duramazlardı. İnsanlarla işi bittikten sonra sıra onları temizlemeye gelecekti.

      İlk başta ve  hepsinden  önemlisi,  kendi meclisindeki yerini geri alacaktı.  Bunu acımasızca  gerçekleştirecekti. Caitlin’in kaçmasına  mani olamadığı  için aldığı cezayla korkunç kaderine dönüşen ve sertleşmeye başlayan yüzün- deki yaralara uzanıp dokunduğunda  Rexius’un  onu ceza- landırmakla ölümcül bir hata yaptığını düşündü. Rexius, Kyle’ın yara izlerinin  her birinin  ceremesini  ödeyecekti. Rexius güçlü olmasına güçlüydü, ne var ki artık kılıç elin- deyken Kyle’ın gücü çok daha fazlaydı. Kyle, Rexius kolla- rında can verip bizzat kendisi yeni yüce lider ilan edilme- den rahat etmeyecekti.

      Kyle bu düşünce karşısında kocaman  gülümsedi.  Yüce lider ha! Tüm bu binlerce yılın sonunda. Onun hak ettiği buydu. Bu onun kaderiydi.

      Kyle ve adamları Central Park, Midtown, Union Square ve Greenwich Village üzerinden uça uça sonunda Belediye Konağı na vardılar.

      Kyle zarif bir şekilde alçalıp toprağa bastı ve şimdi sayıları yüzlerce olan vampir sürüsü onu takip etti. Kyle’ın  ordusu inanılamayacak kadar büyümüştü. Ne dönüş ama, diye dü- şündü.

      Kyle tam Belediye Konağı’nın girişine doğru yürüyüp ka- pıyı kırarak savaşı başlatacaktı ki göz ucuyla bir şey fark etti, onu huzursuz eden bir şey.

      Kyle Brooklyn  Köprüsü’nün  önündeki curcunaya bak- mak için birkaç blok ötesine zum yaptı. Yüzlerce araba tra- fikte sıkışmış, birbirine girmiş ve köprünün  önünde birik- mişti. Hepsi bulundukları yerden çıkmak istiyordu.

      Gelgelelim köprü kordonla kapatılmıştı. Makineli tüfek- leri kitlenin üstüne çevrilmiş bir dolu askerin, üzerinde otur- duğu orduya ait tank ve kamyonlar yolu kapamıştı. Hiçbir insanın Manhattan  Adası’ndan çıkışına izin verilmiyordu. Ordu salgının yayılmasını istemiyor olmalıydı. Muhtemelen tüm köprüleri ve tünelleri tıkamışlardı.

      Bir taraftan bu tam da Kyle’ın istediği şeydi: Tüm insan- lar Manhattan’a  kısılıp kaldığında onları daha da kolay öl- dürebileceklerdi. Fakat diğer taraftan bunu kendi gözleriyle görüyor olmak midesini kaldırıyordu.

      Otoriteden  nefret ederdi, istisnasız her türünden. Bu orduyu da kapsıyordu.  Neredeyse bölgeden çıkmak isteyen insan yı- ğınlarına sempati duymaya başlamıştı. Otorite figürleri yoluyla durdurulmaktaydılar. Bu düşünce Kyle’ın tepesini attırdı.

      O sırada aklına yeni bir fikir geldi. Neden bazı insanların adadan çıkmasına izin vermesindi ki? Bu sadece onun ama- cına hizmet ederdi. Salgını daha uzağa yayarlardı. Başlangıç için doğru Brooklyn’e o halde. Evet, bu pek yerinde olurdu gerçekten de.

      Kyle aniden tekrar havaya yükseldi, Brooklyn Köprüsü’nün başına  doğru uçmaya  başladı.  Hemen peşinden  yüzlerce vampir onu takip etti.

      Güzel, diye düşündü. Sadık ve itaatkârdılar, soru da sor- muyorlardı. Pek münasip bir ordu olacaktı hakikaten de.

      Kyle, Brooklyn Köprüsü’nün ayağına indi; bir arabanın kaputuna bastı ayağını ve yüzlerce vampir de onun arkasın- daki arabaların üzerlerine indi, yere değdiklerinde ayakkabı- ları çın çın ses çıkardı.

      Birden araba kornaları alevlendi. Görünüşe göre insanlar arabalarının üstüne çıkılmasından hoşlanmıyorlardı.

      Kyle’ı yeni bir hiddet dalgası sardı, onlara yardım etmek için gelmişken kornalarına yüklenen  şu acınası insanların nankörlüğünü düşünüyordu.

      Kornasını  ısrarla çalan bir arabanın üstündeyken birden durakladı. Tam aşağı inip orduyla uğraşacaktı ki onun ye- rine yavaşça geri dönüp ona doğru gözlerini dikmiş duran aileye baktı.

      Tipik tıfıl ailenin tekiydi bu. Ön koltuklarda kırklı yaşların- da karı ve koca, arkalarında ise iki çocukları oturuyordu. Koca- sı penceresini açıp eğildi ve yumruğunu Kyle’a doğru sıktı.

      “Siktir ol git arabamın üstünden!” diye bağırdı.

      Kaputun üzerinde duran Kyle, tek dizinin üstüne çöktü ve gerilip ön cama bir yumruk attı. Adamı polo yakasından kavradı ve tek harekette camın içinden kendine doğru çekti. Adamın karısının ve çocuklarının çığlıkları geceyi şenlendi- rirken cam kırıkları oradan oraya uçuşuyordu.

      Kyle kaputun üstünde sırıtarak adamı kafa hizasının yu- karısına kaldırmıştı.

      Dağılan  camdan dolayı kafası kanlar içinde olan adam inliyor ve haykırıyordu.

      Kyle arkaya doğru gerildi ve sırıtarak adamı kâğıttan bir uçak gibi havaya fırlattı. Adam onlarca metre uçtu ve trafi-ğin arkasında bir yerlerdeki başka bir arabanın kaputunun üstüne düştü. Ölmüştür, diye umdu Kyle.

      Kyle işine geri döndü. Arabanın üstünden atlayıp köprü- yü kapamakta olan devasa tanklara doğru ilerledi. Yüzlerce askerin uygun adım arkasından geldiğini hissedebiliyordu.

      Kyle yaklaşırken  askerlerin  tamamı  gerildi.  İçlerinden birçoğu makineli tüfeklerini kaldırıp ona çevirdiler.

      Tankların otuz metre ötesine kadar hiçbir arabanın ve in- sanın olmadığı, kimsenin de geçmek istiyor gibi görünme- diği bir sınır vardı.

      Ne var ki Kyle mutlulukla sınırı geçti, açıklık alanda doğ- ruca tankların üstüne yürümeye başladı.

      “Dur!” diye bağırdı asker megafondan. “Daha fazla GEL- ME! Gelirsen VURACAĞIZ!”

      Kyle’ın gülümsemesi büyüdü, doğruca tanka doğru yürü- meye devam etti.

      “DUR dedim!”  diye bağırdı asker tekrardan. “Bu SON uyarın! Yürürlükte olan bir yasak var. Gece dışarıda olan herkesi vurmak için verilmiş emrimiz var!”

      Kyle artık sırıtıyordu. “Geceler bana ait” diye yanıtladı. Kyle üstlerine yürümeye devam ederken birden ateş açtı-lar. Bir dolu asker makineli tüfeklerini Kyle’a ve adamlarına doğru ateşlediler.

      Kyle, üstünden seken kurşunların acısını hissetti. Birbiri ar- dına göğsünden, kafasından ve ayaklarından sekiyorlardı. Yağ- mur damlalarına benziyorlardı fakat biraz daha güçlüsü gibiy- diler. İnsanların bu acınası silahlarını düşününce gülümsedi.

      Onun etkilenmediğini fark etmeye başladıklarında asker- lerin yüzlerinde oluşan dehşet dolu ifadeleri gördü. Açıkça onun ya da takipçilerinin nasıl hâlâ yürümekte olduklarını anlayamıyorlardı.

      Fakat tepki verecek zamanları yoktu. Kyle en yakın tan- ka doğru  yürüdü  ve ellerini aşağıdaki paletlerin altına so- kup insanüstü gücüyle tankı başının üstüne kadar kaldırdı. Dengesini kaybeden bazı askerler, o yürümekteyken tanktan düştü. Fakat diğerleri metale tutunup ne pahasına olursa ol- sun üstünde kalmak için çırpındılar.

СКАЧАТЬ