Название: Aldatilmiş
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Vampır Mektupları
isbn: 9781632910653
isbn:
Kyle kocaman sırıttı. Bu seferki güzel bir gece olacaktı.
Üçüncü Bölüm
Hareket ettikçe gıcırdayan çifte kapıların, önünde açıl- masını izlerken Samantha’nın karnına bir sancı saplan-dı. Kendisine eşlik eden bir sürü muhafız vampirle beraber liderinin odasına doğru yürüdü. Muhafızlar onu çekiştiriyor değildi -buna asla cesaret edemezlerdi- fakat hiç kuşkusuz yakından takip ediyorlardı ve verilen mesaj açıktı. Hâlâ on- lardan biri olsa da gözaltındaydı, en azından Rexius ile bu buluşmayı gerçekleştirinceye kadar. Onun tarafından bir as- ker olarak huzura çağrılmıştı, fakat aynı zamanda bir tutuk- lu olarak da.
Kapılar arkasından çarpılarak kapandı ve Samantha de- vasa odanın dolu olduğunu gördü. Yıllardır böylesi bir ka- tılımla karşılaşmamıştı. Odanın içinde yüzlerce meclisdaşı vampir vardı. Açık ki hepsi onu izlemek, haberleri almak, kılıca ne olduğunu, yani onu nasıl elinden kaçırdığını öğ- renmek istiyorlardı.
İçlerinden çoğu muhtemelen onun cezalandırılışını gör- mek istiyordu. Rexius’un affı olmayan bir lider olduğunu ve en küçük bir hatanın bile cezayı gerektirdiğini biliyorlardı. Yenilen halt bu derece büyük olunca verilecek ceza da sınır- ların ötesinde olacaktı.
Samantha bunu biliyordu. Kaderinden kaçmaya çalışıyor değildi. Bir görevi kabul etmiş ve başarısız olmuştu. Evet, kılıcı bulmuştu; fakat aynı zamanda onu kaybetmişti de. Kyle ve Sergei’nin onu ellerinin arasından çalmalarına izin vermişti.
Aslında her şey ne kadar da şahane olacaktı! Kılıcın ora- cıkta, Kralın Mabedi’nde, koridorda ellerinden birkaç adım uzakta olduğunu gayet net hatırlıyordu. Onu ele geçirme- nin, görevini tamamlamanın, meclisinin kahramanı olma- nın sadece birkaç saniye uzağındaydı.
Sonrasında ise Kyle ve o rezil ortağı Sergei, içeri girip onu alt ederek kılıcı ellerinden çalacaklardı. Adil değildi bu. Böy- le bir şeyi nasıl öngörebilirdi ki?
Ya şimdi neydi? Kötü adam. Kılıcın kayıp gitmesine mani olmayan kişi. Görevinde başarısız olmuş olan. Ah evet, öde- necek fatura büyüktü. Bundan şüphesi yoktu.
Artık tek istediği Sam’in güvende olmasıydı. Yere düşüp bayılmıştı ve Samantha da onu tüm yol boyunca taşıyıp bu- raya getirmişti. Sam’i yakınında istemişti. Henüz gitmesine izin vermeye hazır değildi ve onu başka nereye götürebilece- ğini bilmiyordu. İçeri sızıp epey yerin altındaki meclislerin boş bir odasına onu saklamıştı. Kimse onu görmemişti, en azından onun bildiği kadarıyla hiç kimse. Orada, bu vam- pirlerin dikizleyici bakışlarından uzakta, güvende olacaktı. Rexius’a raporunu verip cezasına katlanmasının ardından gün ışıyıncaya kadar bekleyecek ve herkes uyurken Sam ile birlikte kaçacaktı.
Elbette, öyle tak diye kaçamazdı. Önce raporunu ver- meli, cezasına katlanmalıydı; yoksa meclis peşine düşer ve o da hayatını kaçarak geçirmek zorunda kalırdı. Bir kez ceza aldıktan sonra kimse onları takip etmezdi. Ardından Sam’i yanına alabilir ve ikisi buradan uzaklara kaçıp birlikte bir yerlere yerleşebilirlerdi, sadece ikisi.
Şu çocuğun, yani Sam’in hislerini böyle damardan yakalayabileceğini hiç ummamıştı. Şimdi önceliklerini düşünürken ilk başta onu düşünüyordu. Onunla olmak istiyordu. Onunla olmaya ihtiyaç duyuyordu. İşin doğru- su, her ne kadar -kendininkiler dâhil- kulağa delice gelse de onsuz bir hayatı gözünde canlandıramıyordu. Kendine kızıyordu. İşlerin bu noktaya gelmesine izin vermiş oldu- ğunu fark etmemişti. Ergen bir çocukla bir ilişki, daha da kötüsü, bir insanla! Bu yüzden kendinden nefret edi- yordu. Ama olan olmuştu işte. Hislerini değiştirmesinin mümkünü yoktu.
Yavaşça Rexius’un tahtına doğru yaklaşıp cezası için ha- zırlanırken bu düşünce ona güç verdi. Akıl almaz bir acıya katlanacaktı, bunu biliyordu; fakat Sam’i düşünmek bun- lar olurken onu ayakta tutardı. Elinde geri döneceği bir şeyi olacaktı. Sam de tüm bunlardan uzakta, güvende olacaktı. Bunu katlanılır kılan şey de buydu.
İyi de acaba cezasını çektikten sonra Sam onu hâlâ sever miydi? Eğer Rexius’u birazcık olsun tanıyorsa, iorik asit mu- amelesini ona saklamış olacak ve yüzünü mümkün olan en fena şekilde yaralayacaktı. Görüntüsünün en güzel kısmını yitirebilirdi ne de olsa. Sam onu hâlâ sever miydi o zaman? Öyle olacağını umuyordu.
Yüzlerce vampir ne olacağını görmek için hevesli bir şe- kilde yerlerini alırken odaya bir sessizlik çöktü. Samantha, Rexius’a doğru birkaç adım atıp bir dizinin üstünde çöme- lerek başını eğdi.
Birkaç adım uzaktaki Rexius, buz mavisi gözleriyle onun içini delip geçercesine tahtından baktı. Her ne kadar Samant- ha bunun muhtemelen birkaç saniye olduğunu biliyorduysa da dakikalarca ona bakmaya devam etmiş gibi geldi. Başını önde eğik tuttu. Onun bakışlarına karşılık verilmemesi ge- rektiğini gayet iyi biliyordu.
“Bak sen” diye söze girdi Rexius havayı yaran çatal sesiyle, “piliç kızarmak için eve dönmüş.”
Samantha’yı süzdüğü birkaç sessizlikle dolu dakika bunu takip etti. Samantha ona derdini açıklayacak kadar salak de- ğildi. Sadece kafasını aşağıda tuttu.
“Seni basit bir göreve yolladım” diye devam etti. “Kyle’ın başarısızlıklarından sonra güvenebileceğim birine ihtiyacım vardı. En değerli askerimdin. Hiç yüzümü kara çıkarmadın, binlerce yıldır” dedi gözlerini ayırmadan. “Fakat bu sefer, bu basit görevde nasıl olduysa mağlup olmayı başardın. Hem de ne mağlubiyet!”
Samantha tekrardan kafasını eğdi.
“Pekâlâ. Kılıca tam olarak ne olduğunu söyle bana. Ne- rede o?”
“Efendim” diye başladı söze yavaşça, “Caitlin denen kızı takip ettim. Ve Caleb’i de. İkisini de buldum. Kılıcı da bul- dum. Hatta Caitlin’in onu elinden bırakmasını sağladım. Yerdeydi, elimden birkaç adım uzakta. Birkaç saniye daha olsa size geri getirmem için kesinlikle avucumun içinde olacaktı.”
Samantha yutkundu. “Bir sonra olacak olanı öngöreme- dim. Hayrete düştüm, birden Kyle saldırınca…”
Vampirlerle dolu odayı bir uğultu sardı.
“Kılıcı yerden almama kalmadan” diye devam etti, “Kyle ortaya çıktı ve onu aldı. Kiliseden uçup gitti ve yapabilece- ğim hiçbir şey yoktu. Onu bulmayı denedim ama ortalıkta yoktu. Kılıç şimdi onun ellerinde.”
Odayı daha büyük bir uğultu kapladı. Odanın içindeki kaygı belli oluyordu.
“SESSİZLİK!” diye bağırdı bir ses.
Yavaşça uğultu dindi.
“Yani” dedi Rexius, “O kadar şeyden sonra Kyle’ın kılı- cı almasına izin verdin. Yani bilfiil kendi ellerinle kılıcı ona teslim ettin.”
Samantha СКАЧАТЬ