Aldatilmiş . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Aldatilmiş - Морган Райс страница 6

СКАЧАТЬ Sırtın- da, kürek kemiğinin hemen altında iki küçük çıkıntı. Belli belirsizlerdi ama orada olduklarını biliyordu işte. Kanatlar. Biliyor ve hissediyordu ki eğer uçmak isterse onun için açı- lacaklardı.

      Caitlin yeni gücünün sarhoşluğuna kapılmıştı. Onu he- men denemek istiyordu. Kafese kapatılmış gibi hissediyordu-ne zamandır burada olduğu  konusunda  hiçbir fikri yok- tu- ve bu yeni hayatın neye benzediğini görmek istiyordu. Yeni olan bir şey daha hissetmekteydi: Bir pervasızlık hissi. Ölmeyecek bir his. Aptalca hatalar yapabileceği, çıkmaya- cak sonsuz canı olduğu hissi. İşleri sonuna kadar götürmek istiyordu.

      Caitlin döndü  ve  pencereden  dışarı,  gökyüzüne  baktı. Pencere geniş kemerli, camsız ve dışarıdan geleceklere açık- tı; eski, Orta Çağ’dan kalma bir manastırda görebileceğiniz cinsten.

      Geçmişte, eski insan Caitlin olsa, yapmak üzere olduğu şeyi bir tartar, tereddüt eder, ikinci bir kez düşünürdü. Fakat yeniden-doğmuş Caitlin hiç tereddüt etmedi. Bu aklına gel- dikten bir saniye sonra koşmaya başladı.

      Birkaç küçük adımdan sonra Caitlin  pencere pervazın- dan atladı ve açık havaya çıktı.

      İçinde bir yer, bir içgüdü, bir kez havaya sıçradığında ka- natlarının  açılacağını  söylemişti.  Eğer yanılıyorsa,  zemine doğru onlarca metre yüksekten ciddi bir çakılma yaşayacağı anlamına geliyordu. Fakat yeniden-doğmuş Caitlin,  hiç de yanılabilirmiş gibi hissetmedi.

      Haklıydı. Caitlin camdan dışarı geceye doğru uçarken ka- natları kürek kemiklerinin altından açıldı; uçmanın, havada süzülmenin coşkun heyecanını hissetti. Kanatlarının bu ka- dar geniş ve uzun olduğunu görmekten; yüzünü, saçını ve vücudunu yalayan temiz gece havasını hissetmekten dolayı içi kıpır kıpırdı. Vakit geceydi; fakat ay o kadar büyüktü ki geceyi sanki gündüz vaktiymişçesine aydınlatıyordu.

      Caitlin aşağı baktı ve bir kuş bakışı görüntüyle karşılaştı. Suyu hissetmiş ve bunda haklı çıkmıştı. Bir adanın üstün- deydi. Her yöne doğru etrafını saran, çok geniş, suları ay ışığında parlayan güzel bir nehir akıyordu. Görmüş olduğu en güzel nehirdi. Ve işte orada, ortasında, üstünde uyumuş olduğu ufak ada duruyordu. Birkaç dönümden daha büyük olmayan bu küçük adanın bir ucu; yarısı yıkılmış, eski püs- kü bir İskoç kalesi tarafından işgal edilmekteydi. Adanın geri kalanı tamamen kalın ağaçlı bir ormanla kaplıydı.

      Caitlin  rüzgâr akımlarına karşı bir aşağı bir yukarı dö- nerek, dalarak ve çıkarak uçarken tekrardan adanın etrafını dolaştı. Kale devasa ve muhteşemdi. Bir kısmı yıkık dökük- tü fakat dışarıdan bakılınca görünmeyen iç tarafta kalan di- ğer kısma hiçbir şey olmamıştı. İç ve dış avluları, siperleri, kuleleri, dönen merdivenleri ve dönümlerce bahçeleri vardı. Küçük bir orduyu tutmaya yetecek kadardı.

      Aşağı doğru ani bir dalış yaparken kalenin içinin fenerler- le aydınlatılmış olduğunu gördü. Ayrıca içeride dönüp dola- şan insanlar vardı. Yoksa vampir miydi bunlar? Duyuları ona öyle olduğunu, yani kendi türünden olduklarını söylüyor- du. Konuşuyor,  çeşitli etkileşimlerde bulunuyorlardı.  Bazı- ları talim yapıyor, eskrim ve çeşitli oyunlar oynuyordu. Ada, faaliyetle dolup taşmaktaydı. Bu insanlar da neyin nesiydi? O neden buradaydı? Onu içeri mi kapatmışlardı?

      Caitlin daire çizmeyi bitirdiğinde camından dışarı atladı- ğı odayı gördü. Büyük bir duvarın üstündeki geniş, açıklıkta bir terasa açılan en yüksek kulenin en tepesinde kalıyordu. Terasın üstünde yalnız, tek başına duran bir vampir vardı. O vampirin kim olduğunu bilmek için Caitlin’in  daha yakına uçmasına gerek yoktu. Tüm kalbiyle ve ruhuyla bunu bili- yordu zaten. Onun kanı şimdi damarlarında akıyor ve o da onu tüm kalbiyle seviyordu. Onu dönüştürmüştü ve Caitlin onu aşktan da öte bir duyguyla seviyordu artık. Bu kadar mesafeden bile biliyordu ki odanın dışında tek başına duran kişi Caleb’di.

      Onu görmesiyle içinde bir şeyler aktı. Buradaydı. Ger- çekten de buradaydı. Tam onun odasının dışında duruyor, bekliyordu. Tüm bu zaman boyunca onun iyileşmesi için beklemiş olmalıydı.

      Ne kadar zaman geçtiğini kim bilebilirdi  ki? Asla onun yanından ayrılmamıştı demek; şimdiye kadar olmuş olan, hâlâ olmakta olan onca şeye rağmen. Onu dilinin anlatmaya yeteceğinden daha çok seviyordu. Artık sonsuza kadar bera- ber olacaklardı.

      Orada durmuş, duvarın üstünden sarkıp nehre bakıyor; hem endişeli hem de üzgün görünüyordu.

      Caitlin doğruca ona doğru  dalışa geçti; onu şaşırtmak, yeni yetenekleriyle etkilemek istiyordu.

      Caleb başını kaldırdı, sarsıldı ve yüzü neşeyle ışıldadı.

      Ne var ki tam Caitlin inişe geçtiğinde bir şeylerin çok ters gittiğini hissetti. Dengesini ve koordinasyonunu kaybettiği- ni fark etti. Sanki çok hızlı iniyormuş  ve zamanında bunu düzeltemeyecekmiş gibiydi.  Tam balkon duvarının üstün- den geçerken dizini çarptı ve yere yuvarlanarak iniş yaptı.

      “Caitlin!”  diye bağırdı Caleb ona doğru koşarken.

      Caitlin sert taşın üstünde yatıyor, bacağından yukarı yük- selen yeni bir acı hissediyordu. Bir şeyi yoktu. Eğer sadece bir insandan ibaret eski Caitlin olsaydı, birkaç kemiğini kır- mış olurdu. Fakat bu yeni haliyle, muhtemelen birkaç daki- ka içerisinde kendine gelip, hızla iyileşeceğini biliyordu.

      Fakat utanmıştı. Caleb’i şaşırtmak ve etkilemek istemişti. Oysa şimdi bir aptal gibi gözüküyordu.

      “Caitlin?”  diye sordu tekrardan. Caleb, yanına çöküp eli- ni omzuna koydu. “İyi misin?”

      Budalaca gülümseyerek ona baktı.

      “Seni ne etkiledim ama” dedi aptal gibi hissederek.

      Caleb elini bacağının yan tarafında  dolaştırarak  hasarı kontrol etti.

      “Artık insan değilim” diye çıkıştı. “Benim için endişelen- men gerekmez.”

      Der demez, söylediklerinden  ve ses tonundan  dolayı piş- man oldu. Sözleri ağzından bir suçlama gibi çıkmıştı, sanki dönüştürülmüş olmaktan dolayı pişmanmış gibi. Ayrıca bu kadar  sert bir ton tutturmak da istememişti. Aksine onun dokunuşunu, hâlâ ona karşı koruyucu olması gerçeğini sevi- yordu. Ona teşekkür etmek ve tüm bunları söylemek ister- ken, her zaman olduğu gibi, işi berbat etmiş ve tam olarak yanlış zamanda yanlış şeyi söylemişti.

      Yeni Caitlin için nasıl kötü bir ilk izlenimdi bu böyle! Hâlâ çenesini kapalı tutamıyordu. Demek ki bazı şeyler hiç değişmiyordu, ölümsüz olsan bile.

      Oturma pozisyonuna  geçmesinin  ardından  tam elini onun omzuna koyup  özür dileyecekti ki birden bir vızıltı duyuldu ve Caitlin yüzünde bir kıl topu hissetti. Geri yattı- ğında bunun ne olduğunu anladı.

      Gül. Küçük kurt yavrusu Gül Caitlin’in kollarına atılmış- tı. Heyecanla hırlıyor ve Caitlin’in  tüm yüzünü yalıyordu. Caitlin kahkahalara boğuldu. Gül’e sıkı sıkı sarıldı, ardın- dan СКАЧАТЬ