Yazgi . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yazgi - Морган Райс страница 9

Название: Yazgi

Автор: Морган Райс

Издательство: Lukeman Literary Management Ltd

Жанр: Героическая фантастика

Серия: Vampır Mektupları

isbn: 9781632910660

isbn:

СКАЧАТЬ aşina olmadığı bir surat gördü. Kapı tam Kyle’ın içeri girmesine izin verecek kadar açıldıktan sonra hemen arkasından kapandı.

      Kyle’dan bile daha uzun ve iri olan muhafız ona yukarı- dan bakıyordu. “Seni bekliyorlar mı?” diye sordu ihtiyatlı bir şekilde.

      “Hayır.”

      Kyle muhafızı görmezden gelerek odanın içinde tam ileri doğru birkaç adım atmıştı ki kolunda buz gibi soğuk bir el hissetti ve durdu. Burnundan soluyarak arkasını döndü.

      Vampir muhafız da aynı şekilde burnundan soluyordu.

      “Randevusu olmayan kimse giremez” diye çıkıştı. “Şimdi gidip başka zaman gelmek zorundasın.”

      “Ben canımın istediği yere girerim” diye karşılık verdi Kyle. “Ve şayet elini bileğimden derhâl çekmezsen sonun kötü olacak.”

      Muhafız ona baktı, gözleri birbirine kilitlenmişti.

      “Bazı şeylerin hiç değişmediğini görüyorum” dedi bir ses. “Sorun yok, onu bırakabilirsin.”

      Kyle kolundaki elin gevşediğini hissetti ve kafasını çevir- diğinde tanıdık bir yüz gördü: Lore. Konseyin baş danış- manlarından biri. Orada dikilmiş Kyle’a bakıyor ve gülüm- seyerek hafifçe kafasını sallıyordu.

      “Kyle” dedi, “seni tekrardan göreceğimi hiç düşünmezdim.”

      Kyle halen muhafızdan dolayı burnundan  solur halde ceketini düzeltip hafifçe kafasını salladı. “Konsey ile hallet- mem gereken bir işim var” dedi. “Bekleyemez.”

      “Üzgünüm, eski dostum” diye devam etti Lore. “Bugü- nün  gündemi dolu. İçlerinden bazıları aylardır bekliyor. Görünen o ki dünyanın her köşesinden vampir işleri bas- tırıyor. Ancak eğer gelecek hafta gelirsen sana bir görüşme ayarlama…”

      Kyle ileri doğru bir adım attı. “Anlamıyorsun” dedi ger- gin bir şekilde. “Ben bu zamandan değil, gelecekten geldim. İki yüzyıl sonrasından. Tamamıyla bambaşka bir dünyadan. Son hükmün zamanı geldi. Zaferin, mutlak zaferin kıyısın- dayız. Ve eğer onları şimdi görmezsem bunun hepimiz için ağır sonuçları olur.”

      Lore ona bakmaya devam ederken gülümsemesi soldu, durumun ciddiyetini anlamıştı. Birkaç gergin saniyenin ar- dından boğazını temizledi. “Beni takip et.” Arkasını dönüp yürüdü, Kyle da hemen peşinden onu takip etti.

      Kyle uzun ve geniş bir koridoru geçip birkaç saniye içinde büyükçe açık bir salona vardı. Uçsuz bucaksız ve enine ge- niş salonun yükselerek çıkan dairesel bir tavanı ve ışıldayan mermer zeminleri vardı. Salon daire şeklindeydi ve çevresi odaya bakan kaideler üzerine oturtulmuş sütunlar ve hey- kellerle doluydu.

      Salonun dış çeperinde her ırktan, her tohumdan yüzler- ce vampir ayakta duruyordu. Kyle bunların çoğunlukla en az kendisi kadar şeytan olan paralı askerler olduğunu bili- yordu. Odanın uzak köşesinde Yüce Konsey, masasının ar- kasında oturup kararlarını verirken onlar sabırlı bir şekilde izliyordu. Kyle odadaki elektriği hissetti.

      Kyle tüm bunları bile bile içeri girdi. Konsey’e gitmek yapılması gereken doğru şeydi. Gerçi onları görmezden gel- meyi deneyebilir ve Caitlin’i tek başına kovalayabilirdi fakat Konsey, istihbaratı sayesinde onu daha çabucak ona yönlen- direbilirdi. Daha da önemlisi, onların resmi izinlerine ihti- yacı vardı. Caitlin’i bulmak sadece kişisel bir mesele değil, aynı zamanda vampir ırkı için oldukça mühim bir hadisey- di. Şayet Konsey onu desteklerse ki Kyle böyle yapacakların- dan şüphe duymuyordu, sadece onların müsaadesini değil aynı zamanda kaynaklarını da arkasına almış olacaktı. Onu daha çabuk öldürüp daha hızlı bir şekilde geri dönebilir ve savaşın sonunu getirmeye hazır olabilirdi.

      Müsaadelerini almadan o, başıboş serseri bir asker du- rumuna düşerdi. Kyle’ın bununla bir sorunu yoktu, fakat zamanını arkasını kollayarak geçirmek istemiyordu. Eğer onların iznini almadan hareket ederse arkasından onu öl- dürmeleri için vampirler yollayabilirlerdi.  Gerçi kendini savunabilirdi ama zamanını ve enerjisini bu yolda harca- mak istemiyordu. Eğer onun taleplerini reddederlerse de Caitlin’i ele geçirmek için ne gerekiyorsa kendi başına yap- maya hazırdı.

      Bu  nihayetinde sonu  gelmez vampir formalitelerinin içinden yalnızca bir diğeriydi. Bu kurallar onların tüm vam- pirleri bir arada tutan bir tutkaldı. Ne var ki bu, asabının bozulmasına engel değildi.

      Kyle yaklaştıkça gözlerini Konsey’e çevirdi. Tam da onları hatırladığı gibi duruyorlardı. Salonun uzak köşesinde büyük Konsey’in on iki hâkimi yüksek bir kürsüde oturuyordu. Si- yah ve sade cüppelerini kuşanmışlardı, hepsi yüzlerini örten kukuletalar takıyordu. Kyle yine de bu adamların kim ol- duğunu biliyordu. Onlarla asırlar boyunca pek çok kez yüz yüze gelmişti. Bir kez, yalnızca bir kez kukuletalarını geri çekmişler, Kyle da böylece onların bu gezegen üzerinde mil- yonlarca yıldır dolaşan grotesk ve ihtiyar suratlarını görebil- mişti. Bunu anımsayınca ürktü. Onlar geceye ait çirkin mi çirkin yaratıklardı.

      Ne var ki onun zamanının Yüce Konseyi’ni oluşturanlar onlardı ve Panteon inşa edildiğinden beri burada oturmuş- lardı. Bu bina gerçekten de onların bir parçası gibiydi ve türün hiçbir ferdi, hatta Kyle bile onların hükümlerini çiğ- nemeye cüret edemezdi. Güçleri çok şiddetliydi ve ellerinin altında harekete geçirebilecekleri pek çok kaynaklar vardı. Kyle belki bir ya da ikisini öldürerek kaçabilirdi fakat dün- yanın her yanından çağıracakları ordular eninde sonunda onu avlardı.

      Salonun içindeki yüzlerce vampir Konsey’in hükümleri- ne tanıklık etmeye ve onlara sorunlarını sunmaya gelmişler- di. Her zaman salonun kenarlarında düzgün bir şekilde sıra olur, dikkatle bekler ve çeperde büyük bir çember oluştura- rak odanın ortasını tamamen boşta bırakırlardı, yalnızca tek bir kişi için ki o kişi de onların kararını beklerken önlerinde dikilen kişi olurdu.

      Şu andaysa karşılarında korkudan titreyerek duran zavallı ruh tek başına dikiliyor, verilecek kararı beklerken onların içi görünmez kukuletalarına doğru bakıyordu. Kyle daha önce o noktada bulunmuştu. Pek hoş bir tecrübe değildi. Eğer ki onların karşısına çıkarken sunduğunuz malzemeyi beğenmezlerse, sırf kapris uğruna sizi oracıkta öldürebilir- lerdi. Onların karşısına asla öylesine çıkamazdınız,  bu her zaman bir ölüm kalım meselesiydi.

      Kalabalığın içinde ilerlerken Lore Kyle’a, “Burada bek- le” diye fısıldadı. Kyle çeperde durarak seyre koyuldu. Kyle olanları izlerken hâkimlerden biri belli belirsiz başını salladı ve iki asker vampir iki taraftan çıkıverdi. İkisi de Konsey’in karşısında duran kişinin bir kollarını kavradılar.

      “HAYIR! HAYIR!” diye bağırdı adam.

      Ne var ki işe yaramadı.  Askerler onu sürüklediler, adam ba- ğıra çağıra mücadele ederken ölüme götürüldüğünü  ve ne söy- leyeceklerinin ne de yapacaklarının hiçbir faydasının dokun- mayacağını biliyordu. Vampirin çığlıkları odanın içinde yan- kılanırken Kyle, götürülen kişinin Konsey’in karşısına onaylan- mayan bir şeyle çıkmış olduğunu fark etti. Sonunda kapı açılıp vampir dışarı çıkarıldıktan sonra kapandı. Oda tekrar sessizleşti.

      Kyle СКАЧАТЬ