Название: Tom Amca’nın Kulübesi
Автор: Гарриет Бичер-Стоу
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-99852-0-6
isbn:
“Ah, elbette, öyle olsun.” dedi Haley panikle. “İş için oğlanı yakalayın; benimle uzun süre ticaret yaptınız, Tom ve senin istediğin olurdu.”
“Bunu biliyorsun.” dedi Tom. “Ben senin o ağlama numaralarını yapmam ama kendi hesabıma şeytana da yalan söylemem. Dediğimi yaparım, yapacağım da bunu biliyorsun, Dan Haley.”
“Aynı dediğin gibi öyle söyledim, Tom.” dedi Haley. “Eğer oğlanı bir hafta içinde yerini sizin söyleyeceğiniz bir yere getirmeye söz verirsen tek istediğim bu.”
“Ama benim tek istediğim bu değil.” dedi Tom. “Seninle Natchez’de boşuna iş yaptığımı düşünmüyorsun herhâlde Haley;
balığı yakalayınca, tutmayı öğrendim. Elli dolar çıkar, yoksa bu çocuk peşine düşmem. Seni bilirim.”
“Elinde yaklaşık bin ya da altı yüz temiz kâr getirebilecek bir iş varken, mantıksız davranıyorsun Tom.” dedi Haley.
“Evet, gelecek beş haftayı elimizden geleni yapmak için bu işe ayırmadık mı? Diyelim ki her şeyi bıraktık ve senin çocuğun peşinden gittik, sonunda kızı da yakalayamadık. Kadınlar şeytan gibi olur yakalamak isteyince. Sonra ne olacak? Bize tek sent öder miydin, yapar mıydın? Senin ne yapacağını görebiliyorum, ah! Hayır, hayır, elliyi çıkar. Eğer işi yapar ve parayı alırsak sana geri veririm; eğer öyle olmazsa, çektiğimiz zahmetin bedeli olur. Bu uzun iş, değil mi, Marks?”
“Elbette, elbette.” dedi Marks, uzlaştırıcı bir tonla. “Bu sadece avukatlık ücreti, gördüğün gibi. He, he, he! Biz avukatlar, malum. Eh, hepimiz iyi davranışlar içinde olmalı, işi kolaylaştırmalıyız, biliyorsunuz. Tom istediğin bir yere çocuğu getirir, değil mi Tom?”
“Eğer çocuğu bulursam Cincinnati’ye getirir ve Granny Belcher’in inişine bırakırım.” dedi Loker.
Marks cebinden yağlı bir cep defteri çıkardı ve oradan uzun bir kâğıt alarak oturdu, keskin siyah gözlerini üzerine dikip içeriğini mırıldanmaya başladı: “Barnes-Shelby Bölgesi-Jim çocuk, onun için üç yüz dolar, ölü ya da diri.”
“Edwards, Dick ve Lucy, karı koca, altı yüz dolar; fahişe Polly ve iki çocuğu, kadın veya kafası için altı yüz dolar.”
“İşlerimizin üzerinden geçiyorum, bu yılı kazasız belasız atlatabilir miyiz ona bakıyorum, Loker.” dedi bir süre durakladıktan sonra. “Adams ve Springer’ı da bu işe dâhil etmeliyiz; bir süredir işleri vardı.”
“Çok fazla isterler.” dedi Tom.
“Ben onu ayarlarım; bu işte yeniler ve ucuza çalışmayı beklemeliler.” dedi Marks, okumaya devam ederken. “Onların üçü kolay işte çalışır çünkü tek yapmaları gereken onları vurmak ya da vurduğuna yemin etmek; elbette, bunun için fazla istemezler. Diğer işlerdeyse.” dedi kâğıdı katlayarak. “Belayı savuşturacaktır. Şimdi ayrıntılara gelelim. Şimdi, Bay Haley, bu kızın karaya çıktığını gördünüz mü?”
“Kuşkusuz, sizi gördüğüm kadar net.”
“Kıyının üstünde ona yardım eden bir adam ha?” dedi Loker.
“Kuşkusuz onu da gördüm.”
“En büyük olasılık.” dedi Marks. “Bir yere götürüldüğü ama neresi, soru bu. Tom, sen ne diyorsun?”
“Bu gece nehri geçmeliyiz, hata olmamalı.” dedi Tom.
“Ama kayık yok çevrede.” dedi Marks. “Buzlar korkunç biçimde yuvarlanıyor, Tom. Bu tehlikeli olmaz mı?”
“Bu konuda bir şey bilmiyorum. Sadece yapılması gerekiyor.” dedi Tom kararlı bir şekilde.
“Aman Tanrı’m.” dedi Marks, huzursuzca. “Olacak da… Diyorum ki…” dedi, pencereye yürüyerek. “Kurt ağzı kadar karanlık dışarısı ve Tom…”
“Sözün kısası, sen korkuyorsun, Marks ama buna bir şey yapamam. Gitmek lazım. Diyelim ki sen daha başlamadan kızı yer altından Sandusky’ye veya bir yerlere taşıyıncaya kadar sen bir iki gün yattın.”
“Ah, hayır; zerre kadar korkmuyorum.” dedi Marks. “Sadece…”
“Sadece ne?” dedi Tom.
“Eh, kayıkla ilgili. Gördüğün gibi hiç kayık yok.”
“Kadının bu akşam bir tane geleceğini söylediğini duydum ve bir adam onunla geçecekmiş. Ya hep, ya hiç, onunla gitmeliyiz.” dedi Tom.
“Umarım iyi köpekleriniz vardır.” dedi Haley.
“Birinci sınıf.” dedi Marks. “Ama ne işe yarar? Kadının koklatacak bir şeyi yok.”
“Evet, var.” dedi Haley, zafer kazanmış gibi. “Aceleyle çıkarken yatağın üzerinde bıraktığı şalı var, şapkasını da bırakmış.”
“Şansımız yaver gidiyor.” dedi Loker. “Ver bakalım şunları.”
“Kadın habersizken saldırırlarsa köpekler zarar verebilir.” dedi Haley.
“Buna dikkat etmeliyiz.” dedi Marks. “Bizim köpekler bir keresinde Mobile’da biz oraya yetişmeden bir adamı parçalara ayırmışlardı.”
“Eh, bu tipler görünüşü için satılır, öbür türlü işe yaramaz.” dedi Haley.
“Anlıyorum tabii.” dedi Marks. “Bunun yanında eğer tongaya basarsa o denli gidemez. Bu yaratıkların taşındığı eyaletlerde köpeklere güven olmaz. Elbette onları izleyemezsiniz. Sadece tarlalarda işe yarar, zencilerin kendi kendilerine koştuğu ve yardım almadığı.”
“Eh.” dedi Loker, biraz araştırma yapmak için bardan çıkmıştı. “Adamın kayıkla geleceğini söylüyorlar, öyleyse Marks…”
Bu değerli zat ayrılacağı rahat yere hazin bir bakış attı ama yavaşça çağrısına uyarak ayağa kalktı. Daha sonraki işlerle ilgili birkaç söz söyledikten sonra Haley belli olan bir gönülsüzlükle elli doları Tom’a verdi ve bu saygın üçlü gece için ayrıldılar.
Bizim seçkin ve Hristiyan okuyucularımız bu sahnenin onlara tanıştırdığı topluluğa itiraz ederlerse zamanla ön yargılarından kurtulmalarını rica edelim. Onlara hatırlatmamıza izin versinler, yakalama işi yasal ve vatansever bir mesleğin itibarıyla yükseliyor. Mississippi ve Pasifik arasındaki geniş araziler bedenler ve ruhlar için büyük bir pazara dönüşürse ve insan mal olarak on dokuzuncu yüzyılın başta gelen eğilimlerinden biri olmayı sürdürürse tüccar ve avcılar aristokrasimiz arasında sayılabilir.
Handa СКАЧАТЬ