Tom Amca’nın Kulübesi. Гарриет Бичер-Стоу
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tom Amca’nın Kulübesi - Гарриет Бичер-Стоу страница 23

Название: Tom Amca’nın Kulübesi

Автор: Гарриет Бичер-Стоу

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99852-0-6

isbn:

СКАЧАТЬ fazla analara özgü eli açıklıkla sarılıp sarmalanmazdı. Çok geçmeden kendini oturmuş, geniş bir teneke tepside geçmiş iki üç gündür sofraya çıkan her şeyi içeren türlü türlü yemeklerle mutlu ve muzaffer buldu. Lezzetli domuz eti parçaları, altın renkli mısır ekmeği dilimleri, akla gelen her geometrik biçimde turtalar, tavuk kanatları, taşlıklar ve butlar, hepsi de resim gibi karmakarışık görünüyordu. Sam gördüğü her şeye hükmederek, palmiye yaprağı neşeyle bir yana yatmış olarak ve sağ yanında Andy’yi denetleyerek oturdu.

      Mutfak günün kahramanlığının sona erişini duymak için çeşitli kulübelerden aceleye gelerek içeriyi doldurmuş arkadaşlarıyla doluydu. Şimdi Sam’in zafer saatiydi. Günün hikâyesi etkisini artırmak için gerekli olan her türlü süs püsle anlatıldı zira Sam, moda olan sanat meraklıları gibi hikâyenin ellerinden geçerek yaldızlarının dökülmesine hiçbir zaman izin vermezdi. Anlatılanlara kahkaha gürültüleri eşlik ediyor ve gülüşler değişik sayılarda yerde yatan ya da her köşeye tünemiş çoluk çocuk tarafından uzatılıyordu. Ancak Sam hareketsiz ciddiyetini koruyordu, sadece zaman zaman gözlerini yuvalarında devirerek konuşmasındaki duygusal yükselişleri bozmadan, dinleyicilere anlatılmaz gülünç bakışlar atıyordu.

      “Gördüğünüz gibi hemşehrilerim.” dedi Sam, bir hindi budunu coşkuyla havaya kaldırarak. “Gördüğünüz gibi, bu evlat orada hepinizi savundu, evet, hepsi sizin içindi. O adam için insanlarımızdan birini almak hepsini almak gibiydi; gördüğünüz gibi ilke aynı, bu açık. O takipçilerden biri insanlarımızı koklayarak gelirse yolunda beni bulur; karşısına çıkacak olan benim, hepinizin baş vuracağı adam benim, ben sizin haklarınız için direnirim, son nefesime kadar onları savunacağım!”

      “Ama Sam bana bu sabah efendiye Lizy’yi yakalamak için yardım edeceğini söyledin; görünüşe göre konuşman birbirini tutmuyor.” dedi Andy.

      “Şimdi sana söyleyeceğim, Andy.” dedi Sam, fena hâlde üstünlük taslayarak. “Fikir sahibi olmadığın şeyler hakkında konuşma; senin gibi oğlanlar Andy, iyi niyetlidirler ama hareketlerdeki büyük ilkelere başvurması beklenemez.”

      Andy özellikle kritik sözcük başvurmak ile azarlanmış gibi olsa da topluluktaki daha genç üyelerin çoğu bunu olayı son bulduran cevap olarak gördüler, Sam devam etti.

      “Bu vicdandı Andy; Lizy’nin peşinden gidildiğini düşününce efendinin de o şekilde düşünmesini bekledim. Hanımımın tam tersi düşündüğünü öğrenince, daha vicdanlı geldi. Çünkü hanımımın tarafını tutarak daha çok kazanırız. Gördüğünüz gibi iki türlü de inat ettim ve vicdana sarıldım, ilkelere tutundum. Evet, ilkeler.” dedi Sam, elindeki tavuk boynuna coşkulu bir hamle yaparak. “Eğer üzerinde diretilmeycekse ilkelerin ne yararı var, bunu bilmek isterim. İşte Andy, şu kemiği alabilirsin, tam temizlenmemiş.”

      Sam’in dinleyicileri ağızları açık onu dinliyorlardı, o da elinden başka şey gelmez gibi devam etti.

      “Bu diretme meselesi zenci arkadaşlar.” dedi Sam, derin bir konuya giren birinin havasıyla. “Bu diretme meselesi pek çoklarının çok açıkça anlayamadığı bir şey. Şimdi gördüğünüz gibi biri gündüz bir şeyi savunsa ve gece de tam tersini, insanlar (Doğal olarak yeter derler.) neden diretmiyor derler. Bana şu mısır ekmeğinden bir parça ver, Andy. Yine de işin içine girelim. Hanımlar ve beyler, umarım kullanacağım benzetmenin basitliğini bağışlarsınız. İşte! Diyelim ki saman yığınının üzerine çıkmaya çalışıyorum. Eh, merdivenimi bu yana dayarım, olmazsa orayı artık denemem, onun yerine merdivenimi diğer tarafa dayarım, şimdi diretmedim mi? Merdiven hangi tarafta olursa olsun, yukarı çıkmak için direndim. Görmüyor musunuz, her şey size bağlı.”

      “Senin bugüne kadar tek direttiğin şeyi ancak Tanrı bilir!” diye mırıldandı Chloe Teyze, giderek yerinde duramıyordu; akşamın neşesi ona Kutsal Kitap’taki “güherçilenin üstündeki sirke” benzetmesini hatırlatıyordu.

      “Evet, elbette!” dedi Sam, geceyi kapatmak için son bir çabayla karnı yemekle ve kendisi zaferle dolu olarak ayağa kalktı. “Evet, hemşehrilerim ve bayanlar, benim ilkelerim var, onlarla gurur duyuyorum, bu zamanda bu ayrıcalıktır ve hep öyle olmuştur. İlkelerim var ve onlara kırkındaymış gibi sarılırım. İlke olan her şeye giderim, beni canlı canlı yaksa umursamam. Dosdoğru olaya giderim, bunu yapar ve ilkelerim için, ülkem için, toplumun hayrı için kanımı son damlasına kadar dökerim derim.

      “Eh.” dedi Chloe Teyze. “İlkelerinden biri de bu gece çok geçmeden yatağa girip herkesi sabaha kadar ayakta tutmamak olmalı; şimdi gülmekten çatlamak istemeyen çocuklar çabuk toparlansanız iyi olur.”

      “Zenciler! Hepinize sesleniyorum.” dedi palmiye yaprağını sevecenlikle sallayan Sam. “Size şükranlarımı iletiyorum; şimdi yatağınıza gidin ve iyi çocuklar olun.”

      Bu acıklı hayır duasıyla toplananlar dağıldı.

      IX

      Senatörün de Bir İnsan Olduğunun Belli Olması

      Senatör Bird uzaklarda, siyasi gezilerindeyken karısının onun için hazırladığı yeni bir çift güzel terliğe ayaklarını geçirmek üzere hazırlanıp çizmelerini çıkartırken, neşeyle yanan ateşin ışığı rahat salondaki kilimlere ve halılara vuruyor, çay fincanlarıyla iyice parlatılmış çaydanlığın kenarlarını ışıldatıyordu. Hoş bir resim gibi olan Bayan Bird masanın düzenlenişini denetliyordu; Nuh Tufanı’ndan beri anneleri anlatılmaz oyunları ve yaramazlıkları ile coşarak şaşırtan birkaç neşeli çocuğa zaman zaman uyarı niteliğinde sözlerle karışıyordu.

      “Tom, kapı tokmağını bırak, bir adam var! Mary! Mary! Kedinin kuyruğunu çekme, zavallı pisicik! Jim, masaya tırmanmamalısın, hayır, hayır! Bilemezsin canım, bu gece seni burada görmek hepimiz için bir sürpriz!” dedi, sonunda kocasına bir şeyler söylemek için bir fırsat bulduğunda.

      “Evet, evet, bir koşu gelip geceyi evde geçirip evde biraz rahat ederim diye düşündüm. Ölesiye yorgunum ve başım ağrıyor!”

      Bayan Bird yarı açık bir dolapta duran kâfur şişesine bir göz atarak ona el atmayı düşündü ama kocası karşı çıktı.

      “Hayır, hayır, Mary, doktorluk yapma! İstediğim şey sıcak bir bardak çay ve biraz evimizin güzel havasını almak. Bu yasa yapma işi çok yorucu!”

      Senatör ülkeye karşı fedakârlık etmiş olma fikri hoşuna gitmiş olarak gülümsedi.

      “Eh.” dedi karısı, çay masası işi yavaşlayınca. “Senato’da neler yapıyordun?”

      Tatlı, ufak tefek Bayan Bird’ün eyalet meclisinde neler olduğu konusunda kafasını yorduğunu düşünmek oldukça alışılmadık bir şeydi, yeterince kendi işi olduğunu düşünmek daha akıllıcaydı. Bu yüzden Bay Bird gözlerini şaşkınlıkla açtı ve şöyle dedi:

      “Önemli bir şey değil.”

      “Eh ama insanların yeni gelen şu zavallı zencilere yiyecek içecek vermesini yasaklayan bir yasa getirdikleri doğru mu? Böyle bir yasadan söz edildiğini duydum ama hiçbir Hristiyan millet meclisi üyesinin bunu geçireceğini düşünmedim!”

      “Ne СКАЧАТЬ