Название: Tom Amca’nın Kulübesi
Автор: Гарриет Бичер-Стоу
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-99852-0-6
isbn:
Yaşlı adam ilanı baştan sona alçak bir sesle, sanki onu öğreniyormuş gibi okudu.
Ocaktaki ilgilendiği demiri kuşatma altında tutan uzun bacaklı eski kurt hantal bacaklarını indirdi, uzun bedenini havaya kaldırarak ilana doğru yürüdü ve üzerine son derece kasıtlı ağız dolusu tükürdü.
“Bunun için düşündüğüm işte bu!” dedi kısaca ve tekrar oturdu.
“Şimdi yabancı, neden yaptın bunu?” dedi ev sahibi.
“Eğer burada olsaydı, bu kâğıdı yazana da aynısını yapardım.” dedi uzun adam, eski tütün kesme işine serinkanlı biçimde devam ederek. “Böyle bir adama sahip olup da ona nasıl davranacağını bilmiyorsa onu kaybetmeyi hak ediyor. Bunun gibi kâğıtlar Kentucky’de yüz karasıdır, eğer bilmek isteyen varsa bu benim fikrim!”
“Eh, bu bir gerçek.” dedi ev sahibi, hesap defterine geçirirken.
“Bende bir sürü oğlan var, bayım.” dedi uzun adam, ocak demirlerine saldırısını sürdürerek. “Onlara şöyle derim, ‘Çocuklar.’ derim, ‘Kaçın şimdi! Kaçın! Gidin! Ne zaman isterseniz! Sizin arkanızdan bakmaya hiçbir zaman gelmeyeceğim!” Benimkileri böyle tutuyorum. İstedikleri zaman kaçmakta özgürler ve bu onların isteklerini kırıyor. Üstelik onlar için kayıtlı bedava kâğıtlarım var, bugünlerde düşüp kalırsam diye ve onlar da biliyor. Sana söylüyorum yabancı, bizim oralarda zencilerinden benden iyi yararlanan yoktur. Oğlanlarım beş yüz dolarlık taylarla Cincinnati’ye gittiler ve parayı da bana direkt getirdiler. Bu mantıklı olanı. Onlara köpek gibi davranırsan, köpek işleriyle köpek hareketleri olur. Onlara adam gibi davranırsan, adam gibi iş verirler.” Bu dürüst davar tüccarı olanca sıcaklığıyla bu ahlaki duyarlılığı şömineye mükemmel bir kutlama atışıyla onayladı.
“Bence tamamıyla haklısınız, dostum.” dedi Bay Wilson. “Burada sözü edilen iyi bir adamdır, yanlış anlaşılmasın. Altı yıl kadar benim bez fabrikamda çalışmıştı ve sağ kolumdu, bayım. Becerikli bir adamdır da. Kenevir liflerini temizlemek için bir makine icat etmişti, çok değerli bir iş; birkaç fabrikada kullanılıyor. Patenti efendisi tutuyor.”
“Sizi temin ediyorum.” dedi davar tüccarı. “Onu tutar ve ondan para kazanır, sonra da döner ve oğlanı sağ elinden işaretler. Elime bir fırsat geçseydi, ben de onu dağlardım, bir tane de o taşısın.”
“Bu bilmiş zenciler çok can sıkıcı ve alaycı.” dedi odanın diğer tarafından kaba saba görünümlü biri. “Bu yüzden kesilip işaretleniyorlar. İyi davransalardı öyle olmazdı.”
“Başka bir deyişle, Tanrı onları insan olarak yarattı ve onları canavara dönüştürmek için iyice canlarını sıkmak gerekir.” dedi davar tüccarı kuru bir sesle.
“Akıllı zenciler efendilerine fayda sağlamaz.” diye devam etti diğeri, karşısındakinin aşağılamasından kaba, bilinçsiz bir duygusuzluk içinde lafını söylüyordu. “Kendin onları kullanamıyorsan, yeteneğin falan anlamı ne? Tek bildikleri yarar seni kandırmaktır. Benim de böyle bir iki kölem vardı, onları nehrin aşağısına sattım gitti. Öyle yapmasaydım, nasılsa onları kaybedecektim.”
“Sen en iyisi Tanrı’ya ruhları olmayan bir takım ısmarla.” dedi davar tüccarı.
Burada konuşma otele küçük, tek atlı, hafif bir arabanın yaklaşmasıyla kesildi. Nazik bir görünüşü vardı, koltukta iyi giyimli, beyefendi görünümlü bir adam oturuyor, zenci bir hizmetçi arabayı sürüyordu.
Bütün herkes yağmurlu bir günde aylak gezenlerin her yeni geleni incelediği gibi, yeni geleni ilgiyle inceledi. Çok uzun boyluydu, koyu, İspanyol gibi bir teni, güzel, anlamlı kara gözleri ve kıvırcığa yakın, parlak siyah saçları vardı. Güzel biçimli gaga burnu, düz ince dudakları, iyi gelişmiş kolları ve bacaklarının hayranlık uyandıran şekli pek sık rastlanmayan bir şey olduğu fikriyle hemence herkesi etkiledi. İnsanlar içinde rahatça yürüdü ve hizmetçisine sandığı nereye koyacağını baş işaretiyle gösterdi, insanları selamladı, elinde şapkasıyla sakince bara yürüdü, adını Oaklands, Shelby Bölgesi’nden Henry Butter olarak verdi. Kayıtsız bir tavırla dönerek, ilana yavaşça yürüdü ve onu okudu.
“Jim.” dedi adamına. “Bunun gibi bir oğlana Beman’da rastladık sanırım, öyle değil mi?”
“Evet, efendim.” dedi Jim. “Sadece el konusunda emin değilim.”
“Eh, ben de bakmadım, elbette.” dedi yabancı umursamaz bir esnemeyle. Daha sonra ev sahibine giderek, hemen bir yazılacak yazıları olduğunu belirtip özel bir oda istediğini söyledi.
Ev sahibi dalkavukluk edip genç yaşlı, kadın erkek, büyük küçük yedi tane zenci ayarladı, çok geçmeden Efendi’nin odasını hazırlama gayretiyle keklik sürüsü gibi vızır vızır dönmeye, koşuşturmaya, birbirlerinin ayaklarına basmaya ve birbirilerinin üzerine devrilmeye başladılar, o ise bu sırada odanın ortasında bir sandalyede rahatça oturuyor ve yanında oturan adamla konuşuyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
İngilizce Grameri (1795), Lindley Murray (1745-1826), zamanının en güvenilir Amerikalı gramercisi. (y.n.)
2
Bu tanımdaki bir makine gerçekten Kentucky’deki genç melez bir adamın icadıdır. (Bayan Stowe’un notu.) (y.n.)
3
Hamlet’ten çok az yanlışlık olan bir alıntı, Oyun III, sahne I, satırlar 369-370. (y.n.)