Название: Tom Amca’nın Kulübesi
Автор: Гарриет Бичер-Стоу
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-99852-0-6
isbn:
Burada zil çaldı ve Tom salona çağrıldı.
“Tom.” dedi efendisi nezaketle. “Bu beyefendiye istediği zaman seni yerinde bulamazsa kaybedeceğim bin dolarlık kefalet verdiğimi bilmeni isterim; bugün başka işlerini halletmek üzere gidecek ve günün geri kalanında istediğini yapabilirsin. İstediğin yere git evladım.”
“Teşekkür ederim, efendim.” dedi Tom.
“Bana bak.” dedi tüccar. “Efendine o zenci numaralarını çekme sakın, zira orada olmazsan ondan her sentini alırım. Eğer bana kulak verirse hiçbirinize güvenmemeli, yılan balığı gibi kaygansınız!”
“Efendim.” dedi Tom, dimdik duruyordu. “Yaşlı hanımım sizi kollarıma koyduğunda, ben sadece sekiz yaşındaydım ve siz de bir yaşında bile değildiniz. ‘Burada.’ dedi. ‘Tom, bu senin genç efendin;
ona iyi bak.’ dedi. Şimdi size soruyorum efendim, size verdiğim bir sözü tutmadığım ya da size ters düştüğüm bir durum oldu mu, özellikle de Hristiyan olduğumdan beri?”
Bay Shelby oldukça etkilenmişti ve gözleri yaşlarla doldu.
“Benim iyi oğlum.” dedi. “Tanrı biliyor ki doğruyu söylüyorsun ve eğer elimden bir şey gelseydi, dünyalar seni alamazdı.”
“Bir Hristiyan kadın olduğuma emin olduğum kadar eminim ki…” dedi Bayan Shelby. “Tutarı bir araya getirir getirmez bedelini verip seni geri alacağız, beyefendi.” dedi Haley’e. “Onu kime satacağınız konusunu iyice düşünün ve bana haber verin.”
“Tanrı’m, evet, öyleyse.” dedi tüccar. “Bir sene içinde fazla yıpranmadan geri getirip size satabilirim.”
“O zaman sizinle alışverişimi yapar ve sizin de yararınıza olmasını sağlarım.” dedi Bayan Shelby.
“Elbette.” dedi tüccar. “Benim için fark etmez; iyi bir iş de olabilir, kötü bir iş de, ben iyi bir iş yapıyorum. Benim tek istediğim ekmek paramı kazanmak, biliyorsunuz, bayan; bu hepimizin istediği şey sanırım.”
Bay ve Bayan Shelby tüccarın laubali yüzsüzlüğünden dolayı kızmış ve küçük düşmüş hissediyordu ama ikisi de duygularına gem vurmanın mutlak gerekliliğini görüyordu. Adam daha umutsuzca çıkarcı ve duygusuz biri gibi göründükçe, Bayan Shelby’nin onun Eliza ve çocuğunu tekrar ele geçirmekte başarılı olabileceği korkusu daha da büyüdü ve elbette her türlü kadınca hilelerle onu alıkoymak için istekleri de arttı. Bu sebeple nazikçe gülümsedi, onu onaylayarak yakın bir tavırla sohbet etti ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmemesi için elinden geleni yaptı.
Saat ikide Sam ve Andy atları direklere getirdiler, belli ki sabahki koşuşturmanın ardından tazelenmişlerdi ve canlanmışlardı.
Sam istekli ve hazırdaki işgüzarlığının bolluğuyla akşam yemeğinden yakıtını yeni almıştı. Haley yaklaşırken, harekâtın şüphesiz ve üstün başarısından emin şekilde Andy’ye abartılı hareketlerle böbürleniyordu, artık “Ona çok yaklaşmıştı.”
“Efendinin sanırım köpeği yok.” dedi Haley, düşünceli bir şekilde, ata binmeye hazırlanırken.
“Yığınla var.” dedi Sam zafer kazanmış gibi. “Bruno var, çok güzel havlar! Bunun yanında, her bir zencinin huyu, o ya da bu şekilde bir köpeği vardır.”
“Pöh!” dedi Haley ve sözü edilen köpeklere ilişkin bir şeyler daha söyledi, Sam bunlara mırıldanarak yanıt verdi:
“Onlara sövmeye ne gerek var.”
“Ama efendin zencileri izlemek için köpek yetiştirmemiş. (Öyle olmadığını biraz biliyorum.)”
Sam onun ne demek istediğini tam olarak biliyordu ama ona içtenlikle ve umutsuz bir saflıkla bakmaya devam etti.
“Köpeklerimiz çok keskin koku alırlar. Uygulamada değil pek ama cinsleri iyi sanırım. Eğer onları harekete geçirirseniz, her şeyde mesafe katederler. Buraya gel, Bruno.” diye çağırdı, hantal Newfoundland’e ıslık çalarak, o da onlara doğru paldır küldür koşmaya başladı.
“Sen bir bak oralara!” dedi Haley, kalkarken. “Hadi acele et şimdi.”
Sam dediği gibi acele davranırken, bir yandan da Andy’yi gıdıklamayı el çabukluğuyla becerdi, bu da Andy’nin Haley’nin gazabını üstüne çeken bir kahkaha patlatmasına sebep oldu ki Haley sürücü kamçısıyla onu susturdu.
“Sana çok şaşırdım, Andy.” dedi Sam müthiş bir ciddiyetle. “Bu iş çok ciddi, Andy. Oyun oynamamalısın. Efendi’ye böyle yardım edemezsin.”
“Nehre giden düz yoldan gideceğim.” dedi Haley kararlı bir şekilde, malikâne sınırlarına geldikten sonra. “Bütün yolları biliyorum, yer altına doğru giderler.”
“Elbette.” dedi Sam. “İşte fikir bu. Efendi Haley hedefi tam ortadan vuruyor. Şimdi nehre iki yol var, toprak yol ve ana yol, efendi hangisinden gitmek ister?”
Andy bu yeni coğrafik durumu duyduğuna şaşırarak masumca Sam’e baktı ama coşkulu bir tekrarlamayla hemen söylediğini onayladı.
“Çünkü.” dedi Sam. “Ben Lizy’nin daha az geçilen yol olduğu için toprak yolu seçtiğini düşünüyorum.”
İhtiyar bir kurt ve doğal olarak her şeyden şüphe eden biri olmasına karşın, bu bakış açısı Haley’nin aklına yatmıştı.
“İkiniz de lanet yalancılarsınız!” dedi, bir anlığına düşündükten sonra dalgınca.
Adamın konuşmasındaki düşünceli, dalgın ton Andy’yi müthiş şekilde eğlendirmiş görünüyordu ve biraz geride kalarak, atından düşme pahasına şöyle bir silkelendi, bu sırada Sam’in yüzünü hareketsiz bir biçimde çok ciddi bir üzüntü kaplamıştı.
“Elbette.” dedi Sam. “Efendi ne isterse onu yapar, eğer efendi en iyi yol olduğunu düşünüyorsa düz yoldan gider. Bize hepsi aynı. Şimdi biraz düşününce, bence düz yol şüphesiz en iyisi.”
“Doğal olarak tenha yoldan gitmiştir.” dedi Haley, Sam’in düşüncelerine kulak asmadan sesli düşünerek.
“Kimse bilemez.” dedi Sam. “Kızlar gariptir; yapacağını düşündüğünüz şeyleri hiçbir zaman yapmazlar, genelde tersini yaparlar. Doğaları bile zıttır ve eğer bir yoldan gittiğini düşünüyorsanız kesinlikle diğer yoldan gidin, o zaman onları bulursunuz. Benim kişisel görüşüme göre Lizy bu yolu seçmiştir, o zaman düz yoldan gidelim.”
Bu СКАЧАТЬ