Tom Amca’nın Kulübesi. Гарриет Бичер-Стоу
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tom Amca’nın Kulübesi - Гарриет Бичер-Стоу страница 25

Название: Tom Amca’nın Kulübesi

Автор: Гарриет Бичер-Стоу

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99852-0-6

isbn:

СКАЧАТЬ sizi korusun!” dedi kadın elleriyle yüzünü kapatıp hıçkırıklara boğularak. Bu sırada onun ağladığını gören küçük çocuk, dizlerine tırmanmaya çalıştı.

      Hiç kimsenin Bayan Bird’den iyi bilmeyeceği nazik ve kadınca hizmetlerle zavallı kadın çok geçmeden sakinleştirildi. Ona ateşin yanında kanepede geçici bir yatak yapıldı ve kısa süre sonra çocuğuyla ağır bir uykuya daldı, ondan daha az bitkin görünmeyen çocuk kollarında deliksiz uykudaydı. Çocuğu ondan almak için yapılan nazik denemelere kaygılı ve endişeli bir biçimde karşı çıktı; uykusunda bile kolunu sıkıca ona dolamıştı, sanki tetikte gibi kavrayışından o zaman bile vazgeçmeyecekti.

      Bay ve Bayan Bird salona geri döndüler, garip gibi görünse de önceki konuşmalara ilişkin iki taraf da tek bir kelime etmedi; Bayan Bird örgü işleriyle meşgul oldu ve Bay Bird de gazete okuyormuş gibi yaptı.

      “Kimin nesi olduğunu merak ediyorum!” dedi Bay Bird sonunda işini bırakırken.

      “Uyanınca ve kendini dinlenmiş hissedince, göreceğiz.” dedi Bayan Bird.

      “Diyorum ki hanım!” dedi Bay Bird, gazetelerin ardında sessizce düşüncelere daldıktan sonra.

      “Evet, canım!”

      “Eğer canını sıkmazsa senin elbiselerinden birini giyer mi acaba, ne dersin? Senden epeyce iri görünüyor ama.”

      Cevap verdiği sırada, oldukça anlaşılır bir gülümseme Bayan Bird’ün yüzünü aydınlattı. “Bakarız.”

      Yine bir duraklama oldu ve Bay Bird gene kendini tutamadı:

      “Diyorum ki hanım!”

      “Evet! Şimdi ne var?”

      “Öğleden sonra uykularında üzerime örtmek için sakladığın eski ipek pelerin var ya, onu ona verebilirsin, giysilere ihtiyacı var.”

      Bu sırada Dinah kadının uyandığını ve hanımı görmek istediğini söylemek için içeri baktı.

      Bay ve Bayan Bird peşlerinde iki büyük oğluyla mutfağa gittiler, küçük olanı bu saate kadar sağ salim yatağa gönderilmişti.

      Kadın şimdi ateşin yanında kanepede oturuyordu. Daha önceki telaşlı çılgınlığından farklı olarak sakin, kalbi kırık bir ifadeyle durmadan alevlere bakıyordu.

      “Beni mi istediniz?” dedi Bayan Bird kibar bir ifadeyle. “Şimdi daha iyi hissettiğinizi umarım, zavallı kadın!”

      Uzun, titrek bir iç çekiş tek yanıttı ve koyu renk gözlerini kaldırıp öylesine mahzun ve yalvaran bir ifadeyle kadının üzerine bakışlarını dikti ki küçük kadının gözleri yaşlarla doldu.

      “Hiçbir şeyden korkmanıza gerek yok; burada hepimiz arkadaşız, zavallı kadın! Bana nereden geldiğinizi ve ne istediğinizi söyleyin.” dedi.

      “Kentucky’den geldim.” dedi kadın.

      “Ne zaman?” dedi Bay Bird soru sormayı üstlenerek.

      “Bu gece.”

      “Nasıl geldiniz?”

      “Buzların üzerinden karşıya geçtim.”

      “Buzların üzerinden karşıya geçmek!” dedi oradaki herkes.

      “Evet.” dedi kadın yavaşça. “Öyle yaptım. Tanrı’nın yardımıyla buzların üzerinden geçtim; zira arkamdaydılar, tam arkamda ve başka yolu yoktu!”

      “Tanrı’m, hanımım.” dedi Cudjoe. “Buzlar kırılmış kütlelerdi, suda sallanıyor, aşağı yukarı batıp çıkıyorlardı!”

      “Biliyorum öyleydi, biliyorum!” dedi çılgın gibi. “Ama yaptım! Yapabilir miyim diye düşünmedim, başarabileceğimi düşünmedim ama umursamadım! Eğer yapamasaydım ölürdüm. Tanrı bana yardım etti; deneyene kadar kimse Tanrı’nın onlara ne kadar yardım edeceğini bilemez.” dedi kadın, ışıldayan gözleriyle.

      “Köle miydiniz?” dedi Bay Bird.

      “Evet, efendim; Kentucky’de bir adama aittim.”

      “Size kötü mü davranıyordu?”

      “Hayır, efendim; çok iyi bir efendiydi.”

      “Peki hanımınız size kötü mü davranıyordu?”

      “Hayır, efendim, hayır! Hanımım bana hep iyi davranırdı.”

      “O zaman güzel evinizi terk edip kaçmanızın ve böyle tehlikelere atılmanızın sebebi ne?”

      Kadın keskin, dikkatli bakışlarla Bayan Bird’e baktı ve derin bir matem içinde olduğu gözünden kaçmadı.

      “Hanımefendi.” dedi birden. “Siz hiç çocuğunuzu kaybettiniz mi?”

      Beklenmeyen bir soruydu ve yeni bir yaraya tuz basmıştı; zira ailenin sevgili çocuğunu mezara koyalı sadece bir ay olmuştu.

      Bay Bird döndü ve pencereye yürüdü, Bayan Bird gözyaşlarına boğuldu ama sesini toparlayarak şöyle dedi:

      “Bunu neden soruyorsunuz? Bebeğimi kaybettim.”

      “O zaman beni anlarsınız. Birbiri ardına iki tane kaybettim, gelirken onları orada gömülü bıraktım ve sadece bu kaldı. Onsuz bir gece bile uyumadım; elimde olan tek şey oydu. Gece gündüz huzurum ve gururumdu; hanımefendi, onu benden alacaklardı, -satmak için- güneyde satacaklardı hanımefendi, tek başına, hayatında anasından hiç uzak kalmamış bir bebeği! Buna dayanamadım, hanımefendi. Eğer yapsalardı, hiçbir zaman iflah olmazdım; kâğıtların imzalandığını ve satıldığını öğrenince, onu alıp gece kaçtım ve beni takip ettiler, onu satın alan adam ve efendinin bazı adamları. Tam arkamdan geliyorlardı ve onları duydum. Direkt buzun üzerine atladım ve nasıl karşıya geçtim bilmiyorum ama ilk bildiğim şey, kıyının yukarısında bir adam bana yardım ediyordu.”

      Kadın ne hıçkırdı ne de ağladı. Gözyaşlarının kuruduğu noktadaydı ama çevresindeki herkes kendi karakterine özgü biçimde samimi sempati işaretleri gösteriyordu.

      İki küçük oğlan, annelerinin orada olmadığını bildikleri mendillerini bulmak için ceplerini ümitsizce araştırdıktan sonra kendilerini kederli bir şekilde annelerinin eteğine atıp orada gözlerini, burunlarını sile sile içten bir şekilde hıçkırdılar. Bayan Bird mendiliyle yüzünü bayağı bir saklamıştı ve kara, dürüst yüzünden yaşlar inen yaşlı Dinah bir zenci din toplantısının coşkusuyla “Tanrı bize acısın!” diye haykırıyordu. Bu sırada yaşlı Cudjoe elleriyle gözlerini sertçe oğuşturuyor, yüzünü şekilden şekle sokuyor, arada sırada büyük bir coşkuyla aynı perdeden bağırıyordu. Senatörümüz ise bir devlet adamıydı ve elbette ki diğer ölümlüler gibi ağlaması beklenemezdi, o da odadakilere sırtını döndü ve pencereden baktı, boğazını temizlemekle ve gözlüklerini silmekle meşgul görünüyordu, aralarında ciddi bir şekilde onu gözleyecek СКАЧАТЬ