Ali Akbaş Armağanı. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ali Akbaş Armağanı - Анонимный автор страница 25

Название: Ali Akbaş Armağanı

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-43-0

isbn:

СКАЧАТЬ bir kuşmuşum

      Kucağından uçmuşum.

      Anneciğim

      Düşümde bir mektupmuşum

      Gideceğim yeri unutmuşum.

      Anneciğim

      Aç beni, oku beni

      Basmadan uyku beni.

      Anneciğim

      Allah ne kadar yakın

      Konuştum duydu beni.

      Anneciğim

      Yollar beni çağırır

      Kuşlar beni

      Rüzgâr beni

      Uyku beni

      Su beni.

      (Uykuya Doğru)

      Ali Akbaş’ın şiirlerinin ileride de farklı nesilleri bir araya getireceğine eminim. Aslında Kuş Sofrası’nda hem çocukların hem de büyüklerin okuyabilecekleri lirik şiirler vardır. Gönülden diğer eserlerini de bir an önce yayımlanmasını dilerim.

      Ali Akbaş’la Üsküp’te ve Ankara’da birçok kez görüşme fırsatım oldu. Ankara’ya gittiğimde, orada oturan bütün öğretmen, yazar ve dostlarımı ararım ve görüşürüm. Bunların arasında şairimiz Ali Akbaş ve ailesi de vardır. Çünkü dostluk göğü süsleyen bir yıldızdır fakat sönmemesi için onu korumak gerek.

      1. Lama Dalaj. (2008). Kniga na mudrosta. Magor – Skopje, 28.

      2. Akbaş Ali. Акбаш Али. (2008). Kuş Sofrası. Птичја софра. Топер – Скопје, 128.

      ALİ AKBAŞ’IN MAL VARLIĞI

      Özcan ÜNLÜ

      Gül yapraklı ekmekle dolu bereketli Kuş Sofrası

*

      Kızların gümüş hâreli çayda –hâlâ- kilim dokuduğu Masal Çağı

*

      Dedesinin fukara komşusu Deli Ali’den dinlediği destanlar ve halk hikâyeleri

*

       Herkesin ağzına kadar başkası olduğu dünya adasında sadece bir ‘Kızıl

      Elma’: Türkümü unutturdun!/ Beni böyle eve köye koymazlar

*

      Masal ülkesi köyü Çatova’dan Ankara’ya götürüp biriktirdiği çocukluk hatıraları

*

       Uzun kış gecelerinde, tandır başında tatlı dilli Güz Ana’dan dinlediği masallar ve maniler

*

      Beynini kaynatan temmuz sıcağında döven sürerken avuçlarına kazınmış nasırlar

*

       Kurak tarlalarda çift sürerken okuduğu Kerem ile Aslı ve dahi Karacaoğlan şiirleri

*

      Hemen tamamı ıslıkla da çalınabilen ağıtlar ve türküler

      Gül ağacı boğum boğum

      Gül yaprağın döktü bugün

      Kardeşe inkisar eden

      Muradına yetti bugün

*

       Rüya gibi hatırladığı babasının ardından edindiği çiçeklerle, kuşlarla, gökyüzüyle ve yıldızlarla konuşma ilmi

*

      Gizli hazinesinde sakladığı “Manevera” ve “Kemik Gitti” oyunları

*

       Herkesin unuttuğu zaman dilimlerinde keş fedip okuduğu Abdullah Kozanoğlu ve Feridun Fazıl Tülbentçi duyarlılığı

*

      “Yazıp-çizmede faydası olmuştur” dediği ortaokul Türkçe hocası Ali Arıkan’dan tevarüs ettiği adamlık

*

       Türk Dünyası’nın dört bir köşesinde çok biriktirilmiş, hiç ‘kullanılmamış’ dostlar/dostluklar

*

      Yaşı kaç olursa olsun kendini Küçük Prens olarak da gören herkes için söylediği nahif çocuk şiirleri

*

       Sancak’tan Kaşgar’a, Tuzhurmatı’dan Kazan’a.. dünya coğrafyasına yayılmış Türk acı larına karşı besleyip büyüttüğü yardımseverlik ve merhamet

*

      Savaş yüzünden, ekmeksizlik kederinden mülteci olmuş ya da iltica ettirilmiş bütün canlar için yazdığı Göç

      Sirkeci’den tren gider

      Ona binen verem gider

      Bir kampana çalar analar ağlar

      Oğul oğul, çocuklar öksüz, gelinler dul

      Akşam olur, hüzün çöker

      Omuzlarım bir bir düşer

      Sirkeci’den tren gider

      Gözyaşımı döker gider

      Sirkeci’den tren gider

      Evim barkım viran gider

*

       Bir dağ köyündeki Elif ’e verdiği sözü tutamamanın verdiği sahih mahcubiyet

*

      Mavi dumanlı koyda devşirip Hoca Ahmet Yesevi ve Yunus Emre ruhuyla üflediği binlerce yıllık keder

*

      Dede Korkut duruluğunda Türkçe söyleyiş

      Dün ola, düğün ola

      Düşte gördüğüm ola

      Ya yaza, ya kışa

      Ayrılanlar kavuşa

      Dargınlar barışa

      Sayrılar sağ ola

      Bozkırlar bağ ola

      Yaz gele, kış geçe

      Kırk gün kırk gece

      Bir ulu şenlik ola

      Dirlik düzenlik ola

*

      Zamana ve zamana olanın tahribine karşı güçlü bir direnç

*

      “Sazdaki naz”ı anlayabilme cehdi ve berrak bir türkü duyarlılığı

      Bağlama dediğin üç tel bir tahta

      Ne şaha baş eğmiş ne taca tahta

      Tüm dertleri özetlemiş bir ah’ta

      Bozkırda naradır bizim türküler

*

      Tabiilik, millîlik, yerlilik ve özgünlük: Vay, çekicim Çekoslovak, testerem Alman

*

       “Bir ince sanat” olan hayata dağlar, ovalar, ırmaklar, köyler, harmanlar, çocuklar, tarih, mekân ve aşk penceresinden bakabilme kudreti

*

      Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, erenler ve СКАЧАТЬ