Название: Kızılderili Mitolojisi
Автор: Daniel G. Brinton
Издательство: Maya Kitap
isbn: 9786258361001
isbn:
Rüzgârların hareketleriyle ilgili kadim inancın kisvesine bürünmüş doğal yaşamın kökeni ve yasalarıyla ilgili bu önemli ve olağanüstü inceleme, karşılaşmayı pek beklemediğimiz derin bir düşünceyi ortaya çıkarır. Belki de Kızılderililerde metafizik benzeri bir şeyin tek örneğidir. Bu, Kiçe efsanelerinin daha eski bölümlerinde açıkça görülür ve iki çevirisinde de kaybolmuş olmasına rağmen kesinlikle yerli kökenlidir.
Nereye gidersek gidelim aynı hikâyeyle karşılaşıyoruz. İnka İmparatorluğu, kayıt işinden sorumlu Amauta isimli rahiplerin kutsal ilahilerinde dört erkek kardeşe ve onların eşlerine dayandırılıyordu. Bu mitolojik medenileştiricilerin Pacari tampu denilen bir mağaran çıktıkları söylenir. Pacari tampu “Varoluş Evi” anlamına gelebilir ve bunlar, Aztek efsanesinde insanlar için dünyayı Tonacatepce’den (bizi var eden dağ) yaratan dört kahramanı anımsatır. Tonacatepce, Şafağın Konutları anlamına gelebilir (zira bu mitolojik isimlerin pek çoğu gibi bu da çifte bir yapı taşıması için bilerek seçilmiş gibi gözüküyor) ki bu, ulusun doğduğu yer olarak Uzakdoğu’da Tula’ya işaret eden bir başka Aztek efsanesini anımsatıyor. Mağaranın kendisi dikkatli okurlara Eolus mağarasını anımsatır veya İrokuaların, efendilerinin içinde rüzgârları hapsettiğini anlattıkları mağarayla kıyaslanabilir.106 Bu kardeşler, ortak bir soydan gelmiyorlardı. Sesleriyle yeryüzünü titretebiliyor, elleriyle dağları bir araya yığabiliyorlardı. Gök gürültüsü tanrısı gibi tepelerin üstünde duruyorlar ve yeryüzünün dört köşesine sapanla taş savuruyorlardı. Bir tanesi yenilince yukarıya, gökyüzüne kaçıyor veya taşa dönüşüyordu. Arazinin sahibi olan vahşilerin barbarca alışkanlıklarından vazgeçip toprağı sürmeye başlamalarını sağlayan şey, bunların yardımı ve nasihatiydi. Hiç şüphe yok ki bu hikâye, uzun zamandır izini sürdüğümüz Protean mitinin başka bir versiyonun ibarettir.107
Kıtadaki diğer pek çok kabile arasında aynı efsanenin izlerine rastlıyoruz ancak elimizde inceleme yapmak için yeterli güvenilir veri yok. Bunlardan dipnotta bahsetmek yeterlidir. Çünkü anlamlarını çözebilirsek bunların da bizi dört rüzgâra götürme ihtimali çok yüksektir.108
Bununla birlikte kimse, insanın kökenine ilişkin tek mitin bu olduğunu düşünmesin. Bu, pek çok mitten yalnızca bir tanesiydi. Zira, daha sonra göstermeye çalışacağım üzere, böyle mitlerin oluşumunu yöneten yasalar büyük biçim uyuşmazlıklarına izin vermekle kalmaz, aynı zamanda bunu dikte ederdi. Yağmur getiriciler olarak rüzgarların hareketini ifade etmek için yaratıcı hayal gücünün değindiği tek görüntü olmaktan da aynı derecede uzaktı. Bunlardan çok vardı, ancak hepsi çift yönlü (yeryüzünün köşelerinden veya dışarıdan merkezi noktaya doğru esmesi gereken rüzgârlar olarak) bir ayrıma dahil edilebilir. Bunlardan şu şekillerde bahsedilir: Dünyevi düzlemin köşelerinde duran ve yağmur püskürten tosbağalar,109 gökkubbeyi ayakta tutan ve devasa ciğerlerinden rüzgârlar üfüren dört tane kocaman karyatid,110 ilkel dünyanın sularını boşaltarak yüksekteki kırık su kabağından akan dört nehir,111 cennetten mısır getiren dört hayvan,112 hava tanrısının gönderdiği dört elçi ve (daha inceliksiz bir kinaye yöntemiyle) ana yönlere doğru fırlatılır fırlatılmaz yabani pirinç, tütün ve mısıra dönüşen tükürük.113
Cennetin yüksek tepesinde oturan dünyanın efendisinin sarayından sürekli olarak, yeryüzüne hayat verip onu bereketlendiren dört rüzgâr eser ve dört nehir akar. Eski İran mitlerinde tüm besleyici nehirlerin ana yönlere doğru dalgalandığı yerde tanrısal bir çeşmeden (Ahura Mazda’nın bakire kızı Arduisur) bahsedilir. Tibetliler, kutsal Himavata dağının üzerinde hayat ağacı Zampu’nun yetiştiğine ve bu ağacın köklerinden çıkan hayat suyunun dört akarsuyla dünyanın dört köşesine doğru aktığına inanır. Ayrıca aynı hikâye Kouantun Dağı’ndaki Çinliler, Meru Dağı’ındaki Brahmanlar ve Kafkasya’daki Elburz Dağı’nda yaşayan Persler tarafından da anlatılır.114 Bütün uluslar, kutsal dağlarını “dünyanın merkezi” olarak adlandırır; bunun sebebi yalnızca kutsal dağın yaşanabilir dünyanın merkezi olduğuna inanılması değil ayrıca bu sayede, tıpkı göbek kordonundan geçen cenin gibi, yeryüzünün bereketlenmesidir. Bunlar her şeyden çok; bereketli, keyif ve huzur verici manzaralar ve ebedi gençlik olarak düşünüldü. Orada şifalı sular aktı, hayat ağacı çiçek açtı. Buralar, tanrıların ve insanların buluşma noktası için uygundu. Böylelikle, yeryüzü cennetinin hikâyesi oluştu: Feridun’un gül bahçesi ve dünyanın cennet bahçeleri. İsim, kökeni gösterir. Zira paradise115
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Waitz, Anthropologie der Naturvölker, s.256.
2
Carriere, Die Kunst im Zusammenhang der Culturentwickelung, s.66.
3
Doğrusunu söylemek gerekirse Afrika’nın bası kıyısında yaşayan Yebuların çokbireşimli bir dil konuştukları ve diğer taraftan Meksika’da yaşayan Otomilerin Çince gibi tek heceli bir dilleri olduğu söylenir. Max Meuller daha da ileriye giderek Turan dillerinde bitişme süreci denen şeyin Amerika’da çokbireşimli olarak adlandırılan şeyle aynı olduğunu ileri sürer. Bu görüş, kabul edilemez. İlkinde kökler aynı kalıp biçimlendirici unsur alırlar ve ön ekler kullanılmaz; ikincisindeyse ön ekler yaygındır ve biçimlendirici unsurlar kökle harmanlanır. Her ikisi de yapısal değişiklik geçirir. Bunlar çok önemli ayrımlardır.
4
Gaius Cornelius Tacitus MS 56-120 yılları arasında Roma’da yaşamış hatip, avukat, senatör ve tarihçidir. İmparatorluğun kuzeyindeki Germenler üzerine yazdığı eserleriyle СКАЧАТЬ
105
Bunlar ve Miken kabartmalarında dört küreyle tasvir edilen “quatre actes de la puissance gcneratrice jusqu’a l’entier dcveloppement des corps organisés,” arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Bkz. Guigniaut,
106
Müller,
107
Müller,
108
Brezilyalı Tupiler, dört kardeşten geldiklerini ileri sürerler. Bunlardan üçünün ismi 1550 civarında onlar arasında bir tutsak olan Hans Staden tarafından Krimen, Hermittan ve Coem olarak veriliyordu. İkincinin sabah, (
109
Mandans in Catlin,
110
The Mayas, Cogolludo,
111
The Navajos, Schoolcraft,
112
The Quichés, Ximenes,
113
Iroquouis, Müller,
114
Bu mitler için bkz. Sepp,
115
Yeryüzü cenneti (ç.n.)