Sherlock Holmes Son Selam Bütün Maceraları 8. Артур Конан Дойл
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sherlock Holmes Son Selam Bütün Maceraları 8 - Артур Конан Дойл страница 10

Название: Sherlock Holmes Son Selam Bütün Maceraları 8

Автор: Артур Конан Дойл

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6485-23-5

isbn:

СКАЧАТЬ on bir ve on üç yaşlarında iki kız çocuğu. Bayan Burnet onların mürebbiyeleri. Kırklı yaşlarında bir İngiliz kadını. Ayrıca güvenilir bir erkek hizmetkârı var. Bu ufak grup, aileyi oluşturuyor. Birlikte geziyorlar, Henderson gezmeyi çok seviyor ve sürekli hareket hâlinde. Bir yıldır yoktu ve Büyük Kubbe’ye geçen hafta geri döndü. Çok zengin olduğunu da belirtmeliyim. Her türlü zevkini karşılayabilecek bir servete sahip. Bunun dışında, evde bir sürü uşak, seyis, bayan hizmetçi ve büyük, İngiliz çiftliklerinde bulunan ve fazla beslenip az çalışan her zamanki elemanlar bulunuyor.

      Bunların bir kısmını köydeki dedikodular vasıtasıyla, bir kısmını da kendi gözlemlerimden öğrendim. İşten atılan, kindar bir hizmetkâr gibisi yok. Bir tanesiyle tanışma şansına sahip oldum. Şans diyorum ama böyle birini aramasaydım karşıma çıkma ihtimali pek olmazdı. Baynes’ın da dediği gibi, hepimizin kendi metotları vardır. Bu metotlarım sayesinde Büyük Kubbe’nin eski bahçıvanı olan John Warner’ı buldum. Otoriter patronun öfkeli olduğu bir anında işten atılmış. Patronuna karşı duyduğu aynı korkuyu ve nefreti onunla paylaşan başka hizmetkârlar da var içeride. Artık bu konağın gizli sırlarının anahtarı var elimde.

      Çok ilginç insanlar Watson! Her şeyi anlıyormuş gibi yapmayacağım ama yine de çok ilginçler. Çift kanatlı bir ev ve hizmetkârlar öteki tarafta kalıyor. İki kanat arasında bağlantı yok, ailenin yemeklerini servis eden Henderson’ın özel uşağı dışında. Servisler belli bir kapıya getiriliyor, ikisinin arasındaki ortak tek nokta orası. Mürebbiye ile çocuklar pek fazla dışarı çıkmıyorlar, bir tek bahçede geziniyorlar. Henderson ise -kazara da olsa- tek başına dışarı çıkmıyor. Koyu tenli sekreteri gölgesi gibi peşinde. Hizmetkârlar patronlarının bir şeyden çok korktuğu görüşündeler. ‘Ruhu para karşılığında şeytana satılmıştır.’ diyor Warner, ‘Ve bir gün alacaklısı gelip kendine ait olanı talep edecektir.’ Nereden geldikleri veya kim oldukları konusunda kimsenin fikri yok. Bunlar, aynı zamanda şiddet yanlısı kimseler çünkü Henderson iki kere uşakları kamçılamış ve ancak yüklü bir tazminat ile mahkeme kapılarından uzak kalabilmiş.

      Evet Watson, şimdi bu yeni bilgiler ışığında durumu tekrar değerlendirelim. Mesajın bu ilginç aileden yollandığını ve önceden planlanmış bir şeyi yerine getirmesi için Garcia’ya gönderilmiş olduğunu varsayalım. Ama notu kim yazmış olabilir? Evin içinden biriydi ve kesinlikle bir kadındı. O zaman mürebbiyeleri Bayan Burnet’ten başka kim olabilirdi ki? Bütün akıl yürütmelerimiz bu yöne işaret ediyor. En azından bunu bir varsayım olarak kabul edebiliriz ve sonuçlarının nereye varacağını görebiliriz. Ayrıca Bayan Burnet’in yaşını ve karakterini düşünecek olursak benim ilk varsayımım olan bir aşk hikâyesinin varlığı ihtimali ortadan kalkıyor.

      Eğer mesajı bu bayan yazdıysa kendisi, Garcia’nın hem arkadaşı hem de suç ortağı olmalı kanaatimce. Bu durumda, onun öldüğünü duyunca acaba ne yaptı? Çok hain bir saldırıda hayatını kaybettiyse o zaman kadın asla konuşmaz; ama yine de onu öldürenlere karşı acı bir nefret besleyip elinden geldiğince öcünü almaya çalışacaktır. Onunla görüşüp ne yapmayı planladığını öğrenebilir miydik? İlk aklıma gelen buydu ama şimdi çok uğursuz bir gerçekle karşı karşıyayız. Cinayet işlendikten sonra hiç kimse Bayan Burnet’i görmemiş. Âdeta uçup gitmiş. Hâlâ hayatta mı? Yoksa davet ettiği arkadaşıyla beraber o gece öldürüldü mü? Veya onu bir yere mi kapattılar? İşte buna karar vermeliyiz.

      Meselenin zorluğunu takdir edeceksin Watson. Arama izni çıkartmak için hiçbir gerekçemiz yok. Mahkeme zaten söylediklerimize inanmayacaktır. Kadının ortadan kaybolmasının hiçbir değeri yok; çünkü o ilginç evde yaşayan herkes bir haftalığına yok olabilir veya izne çıkabilir. Ama bununla birlikte kadının hayatı tehlikede olabilir. Benim tek yapabileceğim, evi sürekli izlemek ve ajanım Warner’ı bahçe kapısında nöbetçi bırakmak. Bunun daha fazla devam etmesine izin veremeyiz. Eğer kanunlar bir şey yapamıyorsa bu riske kendimiz atılmalıyız.”

      “Ne öneriyorsun?”

      “Hangisinin onun odası olduğunu biliyorum. Hemen yanındaki ek binadan oraya girilebiliyor. Benim önerim, bu gece ikimiz birlikte oraya gidelim ve bu gizemi çözmeye çalışalım.”

      İtiraf etmeliyim ki bu pek cazip bir teklif değildi. Kasvetli eski ev, tuhaf ve dişli sakinleri, gittiğimizde ne tür tehlikelerle karşılaşacağımızı bilmememiz ve yasaları ihlal edişimiz… Bütün bunlar hevesimi kırmaya yetmişti. Ama Holmes’un bu korkunç mantığında öyle bir ikna edicilik vardı ki onun önerdiği bu maceradan kendimi alıkoymam imkânsızdı. Ve sadece bunu yaparak bir çözüme ulaşabilirdik. Sessizce onun elini tuttum. Artık ok yaydan çıkmıştı.

      Ancak kaderde macera dolu bir son görememek varmış. Saat beşe geliyordu ve güneş, o mart akşamında batmak üzereydi. Aniden çok heyecanlı bir köylü odamıza daldı.

      “Gittiler Bay Holmes! Son treni yakaladılar. Kadın kaçıp kurtuldu. Şu an aşağıdaki arabada.”

      “Mükemmel Warner!” diye bağırdı Holmes ayağa fırlayarak, “Watson, bütün boşluklar hızla doluyor.”

      Arabada sinirleri harap, yarı çökmüş bir kadın vardı. Kartala benzeyen, bir deri bir kemik kalmış yüzünde, yeni yaşanmış dehşetin izleri görülebiliyordu. Başı kayıtsızca göğsüne doğru düşmüştü. Ama kafasını kaldırıp da bize doğru baktığında büyük göz bebeklerinin ortasında koyu noktaların olduğunu görebiliyordum. Afyon ile uyuşturulmuştu.

      “Sizin dediğiniz kapıda nöbet tuttum Bay Holmes.” dedi gizli ajanımız, işten atılan bahçıvan, “Araba evden çıkar çıkmaz onu istasyona kadar takip ettim. Bu bayan ayakta uyuyor gibiydi ama trene bindirmeye çalıştıklarında birdenbire canlanıp onlarla mücadele etmeye başladı. Onu vagonun içine ittiler. O da tekrar dışarı çıkmayı başardı. Ben de onu kaptığım gibi arabaya bindirdim. Her neyse, buradayız işte. Kadını götürürken arabanın penceresinde gördüğüm yüzü asla unutmayacağım. O adam düşündüğünü yapabilseydi eğer eminim çok kısa bir hayatım olacaktı; kara gözlü, somurtkan, sarı tenli bir şeytandı.”

      Onu yukarı taşıyarak kanepeye yatırdık ve iki fincan sert kahve içirerek kısa sürede uyuşturucunun etkisini yok etmeyi başardık. Holmes, Baynes’ı çağırarak hızlıca olanları anlatmıştı.

      “Ah efendim, siz de benim peşinde olduğum delilleri elde etmişsiniz!” dedi dedektif tüm samimiyetiyle Holmes’un elini sıkarken, “En başından beri sizinle aynı izin peşindeydik.”

      “Ne? Siz de mi Henderson’ın peşindeydiniz?”

      “Ah, Bay Holmes, siz Büyük Kubbe’de çalılıkların arasında sürünürken ben de ağaçlardan birinin tepesindeydim. Sizi aşağıda gördüm. Mesele, hangimizin daha önce bir delil bulacağıydı.”

      “O hâlde niye o melezi tutukladınız?”

      Baynes kıkırdamıştı.

      “Henderson -yani kendisine öyle diyor- ondan şüphelenildiğini anlamıştı. Yani, tehlikede olduğunu hissettiği sürece geri çekilip harekete geçmeyecekti. Ben de yanlış adamı tutuklayarak gözümüzün onun üzerinde olmadığı izlenimini yaratmaya çalıştım. Böylece, muhtemelen tabanları yağlayacaktı. Ben de Bayan Burnet’i kurtarma şansını yakalayacaktım.”

      Holmes СКАЧАТЬ