Sherlock Holmes Son Selam Bütün Maceraları 8. Артур Конан Дойл
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sherlock Holmes Son Selam Bütün Maceraları 8 - Артур Конан Дойл страница 11

Название: Sherlock Holmes Son Selam Bütün Maceraları 8

Автор: Артур Конан Дойл

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6485-23-5

isbn:

СКАЧАТЬ geçen dakika daha da güçleniyor.” dedi Holmes mürebbiyeye bakarak, “Ama söyler misiniz Baynes, bu Henderson denen adam kim?”

      “Henderson…” diye başladı müfettiş, “Onun asıl adı Don Murillo’dur. Bir zamanlar ona ‘San Pedro’nun Kaplanı’ derlerdi.”

      San Pedro’nun Kaplanı! Bu adamın geçmişinin tamamı yıldırım hızıyla zihnimden geçti. Bir ülkeyi yöneten en iffetsiz, en kana susamış zorba olarak nam salmıştı. Üstelik medeniyet iddiasıyla yapmıştı bunları. Güçlüydü, korkusuzdu, yorulmak bilmezdi. Korkudan sinmiş halkına on on iki yıl boyunca tiksindirici ahlaksızlıklarını dayatmıştı. Orta Amerika’da onun adını duymak yeterince dehşet vericiydi. Bu sürenin sonunda ona karşı evrensel bir ayaklanma söz konusu olmuştu. Ama zalim olduğu kadar kurnaz da bir adamdı ve yaklaşmakta olan tehlikelerin ilk fısıltılarında, tayfası, onun sadık taraftarlarıyla dolu bir gemiye bütün hazinelerini gizlice nakletmişti. Ertesi gün isyancıların taarruz ettiği yer, aslında boş bir saraydı. Diktatör, iki çocuğu, sekreteri ve servetiyle birlikte firar etmişti. O andan itibaren bütün dünyadan silinmişti âdeta ve Avrupa basınında sık sık adı geçiyordu.

      “Evet efendim, Don Murillo, San Pedro Kaplanı.” dedi Baynes, “Eğer araştırırsanız San Pedro’nun resmî renklerinin yeşil ve beyaz olduğunu göreceksiniz, tıpkı notta söz edildiği gibi Bay Holmes. Kendisine Henderson diyordu ama ben onun izini sürdüm: Paris, Roma, Madrid ve hatta 1886 yılında gemisinin geldiği Barcelona… İntikam almak için hep onun peşindeydiler; ama izini daha yeni yeni bulabildiler.”

      “Onu bir yıl önce buldular.” dedi Bayan Burnet. Artık oturmuş, sohbeti dikkatle dinliyordu. “Bir kere öldürme girişiminde bulundular ama şeytan onu korudu. Bu sefer asil kahraman Garcia şehit düştü. O canavar da hâlâ dolaşıyor sokaklarda! Ama bir başkası gelecek ve ardından biri daha… Ta ki adalet yerini bulana kadar. Bundan yarın güneşin doğacağına emin olduğum kadar eminim.” Nefretinden doğan hırs yüzünden elini yumruk yapmıştı. Beti benzi atmıştı.

      “Ama bu meseleye nasıl oldu da karıştınız Bayan Burnet?” diye sordu Holmes, “Bir İngiliz hanımefendisinin böyle vahşice bir maceraya karışması şaşılacak şey doğrusu.”

      “Karıştım çünkü şu dünyada adaleti başka türlü sağlayamazdık. Yıllar önce San Pedro’da akan onca kan, İngiliz kanunlarının umurunda mı? Veya bu adamın çaldığı bir gemi dolusu hazine için bir şey yapacaklar mı? Bunlar, size göre, başka bir gezegende işlenmiş suçlar gibi; ama biz gerçekleri biliyoruz. Cehennemde bile Don Murillo’dan daha beter bir şeytan yoktur. İntikam almak için çığlık atan kurbanları olduğu sürece bizim için huzur yok.”

      “Şüphesiz dediğiniz gibi biri olmalı.” dedi Holmes. “Çok gaddar olduğunu daha önce duymuştum. Ama siz nasıl etkilendiniz bu adamdan?”

      “Size her şeyi anlatacağım. Tehlikeli bir rakip olarak gördüğü herkesi sözde bahanelerle öldürüyordu. Onun politikası öldürmekti. Benim kocam -benim gerçek adım Sinyore Victor Durando’dur- Sen Pedro’nun Londra elçisiydi. Orada tanışıp evlendik. Şu dünyada ondan daha asil bir adam tanımadım. Maalesef Murillo, onun nasıl biri olduğunu duymuş, bir bahane bularak da yanına çağırmıştı. Onu öldürttü. Sanki kaderi içine doğmuştu ve beni yanında götürmeyi reddetmişti. Mallarına el konuldu ve ben düşük bir gelir ve kırılmış bir kalple ortada kalakaldım.

      Sonra o zorbanın çöküşü yaşandı. Sizin de anlattığınız gibi paçayı kurtarmıştı. Birçok hayatı mahvetti; birçok insan, onun, en yakınlarını ve en sevdiklerini işkencelere maruz bırakarak kurban etmesini izledi. Tabii bu insanlar onun peşini bırakmaya niyetli değillerdi. Bir araya gelip bir topluluk kurdular ve işi bitirene kadar asla dağılmamaya yemin ettiler. Devrilmiş diktatörün adını Henderson olarak değiştirdiğini öğrendikten sonra benim görevim, onun yanında bir iş bulmaktı. Böylece onun her hareketini diğerlerine bildirebiliyordum. Bunu da mürebbiye göreviyle yerine getirebiliyordum. Her yemekte karşısında oturan kadının, bir saat içinde aldığı kararla ölüme gönderdiği adamın karısı olduğunu bilmiyordu. Ona gülümsedim, çocuklarına karşı görevimi yerine getirdim ve zamanın gelmesini bekledim. Paris’te bir girişimde bulunulmuştu ama başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Sürekli Avrupa’da zikzaklar çizerek takipçileri atlatmak amacıyla oradan oraya dolaşıp durduk ve en sonunda İngiltere’ye ilk geldiğinde kiraladığı bu eve yerleştik.

      Ama burada da adaletin temsilcileri onu bekliyordu. San Pedro’nun ileri gelenlerinden birinin oğlu olan Garcia, onun bu eve geri döneceğini biliyordu, mütevazı görevleri olan iki güvenilir arkadaşıyla birlikte buraya yerleşti. Üçü de intikam ateşiyle yanıp tutuşuyordu. Gündüzleri harekete geçemiyorlardı. Çünkü Murillo, her türlü önlemi alarak etrafında pervane olan Lucas olmadan dışarı çıkmıyordu -eski parlak günlerinde bu adam Lopez adıyla tanınıyordu. Ancak geceleri yalnız uyuyordu. Her şeyin acısını çıkartmak kolay olabilirdi. Önceden kararlaştırdığımız bir gecede arkadaşlarıma son talimatlarımı gönderdim. Ne de olsa adam sürekli tetikteydi ve oda değiştiriyordu. Kapıların açık olup olmadığını kontrol edecektim ve yola bakan bir pencerede yeşil veya beyaz bir ışıkla her şeyin yolunda olup olmadığını veya girişimlerimizin ertelenmesi gerektiğini işaret edecektim.

      Ama hiçbir şey yolunda gitmedi. Bir şekilde Sekreter Lopez’in şüphesini çekmiştim. Notumu bitirmeden arkamdan sessizce yaklaşmış ve üzerime saldırmıştı. O ve patronu beni sürükleyerek odama götürmüşlerdi ve suçu kanıtlanmış, vatan haini bir kadınmışım gibi beni yargıladılar. Yapılacak olan saldırıdan nasıl kurtulacaklarını bilselerdi beni hemen oracıkta bıçaklayarak öldürürlerdi. Aralarında epey tartıştıktan sonra beni öldürmenin çok tehlikeli olacağına karar verdiler. Ama Garcia’dan sonsuza kadar kurtulmak niyetindelerdi. Beni bağladılar. Murillo ben adresi verinceye kadar kolumu büktü. Garcia için bunun ne anlama geleceğini bilseydim, yemin ederim, kolumu koparsalar bile ağzımı sıkı tutardım. Lopez benim yazdığım notun üzerine adresi ekledi, mühürledi ve hizmetkârlardan Jose ile yolladı. Onu nasıl öldürdüler bilemiyorum ama darbeyi indiren Murillo olmalı; çünkü Lopez’i yanıma dikmişti. Sanıyorum yolun kıvrıldığı yerdeki karaçalıların arasına gizlenip o geçtiği sırada üzerine saldırdı. Asıl niyetleri, onu eve çağırıp olaya bir soygun süsü vermek ve sonra da onu öldürmekti. Ama sonra bunun, soruşturma sırasında kendi kimliklerinin ifşa edilmesine sebep olacağını düşündüler ve daha başka saldırılara meydan vermemek adına bundan vazgeçtiler. Garcia’nın ölümüyle diğer takipçilerin korkacağını ve bu eylemlerini sona erdireceklerini düşündüler.

      Eğer yaptıklarından haberdar olmasaydım her şey onlar için yolunda gidebilirdi. Şüphesiz benim hayatım da birçok defa tehlikeye girdi. Odama kapatıldım, onların en iğrenç tehditleriyle korkutuldum, hatta hevesimi kırmak için beni hırpaladılar. Omzumdaki bıçak izine bakın, bunlar da kollarımdaki yaralar. Bir keresinde pencereden sesimi duyurmaya çalışmıştım. Hemen ağzımı tıkamışlardı. Tutsaklığım beş gün boyunca sürdü. Bana yeterince yiyecek de vermiyorlardı. Bugün öğleden sonra çok güzel bir öğlen yemeği getirilmişti; ama bitirdikten sonra uyuşturulduğumu anladım. Yarı iteklenip, yarı taşınarak arabaya götürüldüğümü, sonra da trene bindirildiğimi hayal meyal hatırlıyorum. İşte o zaman, tam trenin tekerlekleri harekete geçeceği sırada özgürlüğümün kendi ellerimde olduğunu anladım. Ok gibi fırladım. Sürükleyerek geri getirmeye çalıştılar. Beni arabasına götüren bu iyi niyetli adam olmasaydı onların elinden asla kurtulamazdım. Tanrı’ya şükür, şimdi onların ellerinden СКАЧАТЬ