“Bana pek ciddi göründüler,” dedi Michelangelo. Parmaklarını ağrıyan omuzunun eklem yerine bastırdı, ancak kemiklerini ve kaslarını hissetmedi. Ağrısı vardı, ama yakında iyileşeceğe benziyordu.
İkili Bargello’dan uzaklaşırken Granacci, hızlı bir şekilde son dört yılda şehirde meydana gelen değişikliklerden bahsetmeye başladı. Peder Savonarola’nın kazıkta yakılarak öldürülmesinden, Toskana topraklarını işgal eden Cesare Borgia’nın papalık ordusundan ve umutsuzca cumhuriyetlerini elde tutmaya çalışan aciz Floransa hükümetinden bahsetti. Granacci her zamanki gibi konuşup yürümeye devam ederken Michelangelo da mutlu bir şekilde onu izliyordu. Arkadaşını dinlerken Roma’da ne kadar yalnız olduğunu fark etmişti.
Dolambaçlı sokaklarda yürüdüler. Bazı dükkân sahipleri yeni gelen heykeltıraşı tanıyıp el salladı. Hatta birkaçı “Evine hoş geldin Michelangelo,” diye seslendi. Ama ismini hep o haşmetli “Lodovico Buonarroti’nin oğlu,” ifadesi takip ediyordu. Burada hâlâ babasının oğluydu. Bir kişi bile gelip onu muhteşem Pietà heykelinden dolayı tebrik etmedi. Kimse eserinin lafını ağzına bile almamıştı.
Granacci sonunda “Pekâlâ. Roma’da bir işin var mıydı?” diye sordu.
Michelangelo durdu. En ateşli destekçisi Granacci bile bilmiyordu. “Pietà adlı eserimi hiç duymadın mı?” diye sordu.
“Neyini?”
Michelangelo o an sanki nefessiz kaldı.
“Ah, evet doğru.” Eserini anımsamasıyla Granacci’nin çehresi değişti.
Michelangelo rahat bir nefes aldı.
“Evet duydum. Şu alışılagelmişin dışında genç Bakire Meryem ve İsa’lı heykel.” Granacci sıradan bir şeyden bahsediyormuşçasına Michelangelo’yu dirseğiyle dürterek “Eminim güzeldir dostum. Sen her zaman iyiydin zaten,” dedi. Granacci başka yorum yapmadan yürüyüşüne devam etti.
Michelangelo hayal kırıklığıyla yutkundu. Şerefine gösteri, şenlik ya da kutlama yemeği düzenlenmeyeceğini biliyordu. Buralarda hâlâ Medici ailesinin sarayından kovulmuş küçük heykeltıraş, Lodovico’nun oğlu Michelangelo’ydu.
Granacci “Dinle. Neden geri döndüğünü biliyorum,” dedi.
“Nedenmiş?” Şehirde pek tanınmadığını gören Michelangelo artık alacağı cevaptan emin değildi.
Granacci omuzunu silkerek “Duccio Taşı görevi tabii ki,” dedi.
Michelangelo durdu ve “Duccio Taşı da ne?” diye sordu.
Duccio Taşı, tarihteki en ünlü mermer parçası sayılabilirdi. Kırk yıldan fazla bir süre öncesine dayanan bu proje, eski Roma İmparatorluğu’ndan beri en büyük ve en pahalı heykel projesinin bir parçasıydı: Il Duomo’nun yüksek dayanma ayaklarını süslemek için Eski Ahit peygamberlerine ait on iki devasa mermer heykel yapmak. Halk arasında Operai olarak bilinen katedraldeki Sanat Eserleri Dairesi, Carrara tepelerinden tek bir devasa mermer bloğu satın alarak işe koyulmuştu. Yüksekliği üç adam boyundaydı. Bu yüzden tamamlandığında eski zamanlardan şu ana dek yapılmış en büyük heykel olacağı ümit ediliyordu.
Efsaneye göre gün yüzüne çıkarıldığı andan itibaren mermer taşın olağanüstü bir yönü vardı. Birçok dağı ve Arno Nehri’ni aştığı uzun ve meşakkatli yolculuğa rağmen Floransa’ya tek bir çizik almadan ulaşmıştı. Koskoca sert taş levha sanki yaşayan bir canlı gibiydi. Onu gören herkes şu ana dek çıkarılmış en beyaz ve en güzel taş blok olduğunu söylüyordu. Taşı gören katedralin ihtiyar heyeti, Floransa şehrinin ihtişam ve sadakatini yansıtması için mermerden Kral Davut heykeli yapılmasını buyurdu. Tek yapılması gereken şey, ona şekil verebilecek bir sanatçı bulmaktı.
Daha çok Donatello olarak bilinen Donato di Niccolò di Betto Bardi, heykelin karanlık çağlardan çıkarılıp eski Yunan ve Roma’ya ait muhteşem klasik sanatını çağrıştıran yeni bir döneme kavuşturulmasına yardımcı olmuştu. Donatello, önceden de iki tane Davut heykeli ve yine genç çobanın Golyat’ın kesilmiş kafası üzerinde duruşunu tasvir eden bronz bir heykelini yapmıştı. Bu yeni devasa mermer Davut heykelinin yapımı için o zaman yetmişli yaşlarında olan bu büyük ustanın görevlendirilmesi uygun görülmüştü.
Ancak Donatello’nun gözleri eskisi gibi görmüyor ve elleri yaşlılıktan titriyordu. Bu yüzden Operai’den, Duccio’lu Agostino’nun sorumlu olmasını rica etti. Görev Duccio’ya verildi ama herkes perde arkasından Donatello’nun çalışmaya katılacağını biliyordu. Sözleşmenin imzalanmasından kısa bir süre sonra Donatello öldü. Görev Duccio’ya kalmıştı ancak o, ustası kadar yetenekli biri değildi. Taşa vurduğu ilk darbe acemice, ikinci ise daha berbattı. Bir gün coşkulu bir şeyler yapmaktan yoksun Duccio, hiç el değmemiş mermer blok üzerine derin bir delik açtı. Çekici ve keskisini yere fırlatan Duccio, taşa şekil vermesinin imkânsız olduğunu söyledi. Ölüm döşeğinde Duccio’nun; kayanın sanki gerçek ustası kendisi değilmişçesine direndiğini sayıkladığı söylenmekteydi.
Duccio’nun başarısızlığından sonra diğer heykeltıraşlar, taş bloğu kurtarmaya çalıştılar ama hiçbiri başarılı olamadı. Duccio Taşı olarak bilinen mermer taş blok, katedralin dışında bir atölyeye kondu ve Il Duomo’yu devasa peygamber heykelleriyle süsleme programı utanç verici bir şekilde sona erdi.
“Duccio Taşı’na ne oldu peki?” diye tekrar sordu Michelangelo.
Granacci “Operai… Ona şekil verecek bir sanatçı arıyor,” diye kekeledi. “Haberin olduğunu sanıyordum.”
Michelangelo başını sallayıp “Hayır olmadı,” dedi. Dizleri titremeye başladı. Yoksa Operai; Duccio Taşı’nı -Donatello’nun bizzat dokunduğu tarihteki en ünlü mermer bloğu- tekrar diriltmeye mi çalışıyordu? Michelangelo’nun parmakları karıncalanmaya başladı.
Granacci “Üzgünüm, sana söylemeliydim,” diye mırıldandı.
Michelangelo, yüzüne yayılan bir gülümsemeyle “Pek tabii ki söylemeliydin,” dedi. Granacci’nin omuzunu tuttu. “O taş, bu elleri bekliyor. Bu görev benim olmalı.”
“Ama Michel,” dedi Granacci, başını öne eğerek. “Sana söylediğim de bu. Bu kesinlikle mümkün değil.”
“Neden?”
“Çünkü Operai, bu görevi çoktan başkasına verdi.”
Michelangelo, hâlâ hayatta olup şu anda Floransa’da yaşayan sanatçıları aklından geçirdi. Venüs’ün Doğuşu ve İlkbahar tablolarını yapan Sandro Boticelli, büyük bir usta olmasına rağmen heykeltıraş değildi. Pietro Perugino ve Michelangelo’nun ustasının kardeşi olan Davide Ghirlandaio da usta ressamlardı, ancak taş oyma konusunda Michelangelo’nun doğuştan yetenekleriyle СКАЧАТЬ