Rus masalları. William Ralston Shedden Ralston
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Rus masalları - William Ralston Shedden Ralston страница 6

Название: Rus masalları

Автор: William Ralston Shedden Ralston

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-15-3

isbn:

СКАЧАТЬ Onu aldatıp altın küpünü elinden almanın bir yolu yok mu?” Papaz karısına da bundan bahsetti. Meseleyi konuşup tartıştılar.

      “Bana bak hanım. Bizim bir keçimiz var, değil mi?” diye sordu.

      “Evet.”

      “Pekâlâ, o zaman. Gece oluncaya dek bekleyelim. Sonra da işe koyulalım.”

      Gece geç saatlerde Papaz, keçiyi içeri getirip öldürdü. Sonra derisini soydu. Boynuzlarını, sakalını kopardı. Sonra keçinin derisinin içine girip karısına dedi ki:

      “İğne iplik getir, hanım. Keçi derisini etrafıma iyice sar ki kayıp çıkmasın.”

      Kadın, büyük bir iğneyle kalın bir ip getirip kocasının içine girdiği keçi derisini güzelce kapattı. Gecenin karanlığı iyice çökünce Papaz, yaşlı adamın evine gitti, pencerenin altına gizlendi ve oraya buraya vurmaya başladı. Sesleri duyan yaşlı adam birden yerinden zıpladı:

      “Kim var orada?”

      “Şeytan.”

      “Mübarek yer burası!” diye bağırdı köylü ve haç çıkarıp dualar okumaya başladı.

      “Bana bak ihtiyar,” dedi papaz, “istediğin kadar dua et, istavroz çıkar, yine de benden kaçamazsın. En iyisi altın küpünü bana ver, yoksa itaatsizliğinin bedelini fena ödersin. Talihsizliğine acıdım ve bir hazine bulmanı sağladım. Çünkü cenaze için paraya ihtiyacın olduğunu biliyordum. Ama sen ihtiyacın kadarıyla yetinmedin, bütün hazineyi yağmaladın.”

      İhtiyar adam pencereden başını çıkarınca, keçinin boynuzlarıyla sakalını gördü. Artık şüphesi kalmamıştı, karşısındaki Şeytan’ın ta kendisiydi.

      “Para falan umurumda değil, şu Şeytan’dan kurtulmalıyım,” diye düşündü yaşlı adam. “Daha önce parasız yaşıyordum, bundan sonra da öyle yaşamaya devam ederim.”

      Bunun üzerine altın küpünü alıp dışarı çıkardı ve yere fırlattı. Ardından da kapıları çabucak sürgüledi.

      Papaz, altın küpünü alıp eve koşturdu. Karısına dedi ki: “Gel, bak. Para artık bizim. Bu küpü gözden ırak bir yere koy. Sonra keskin bir bıçak alıp ipi kes de kimse görmeden evvel keçi derisinden çıkayım.”

      Kadın eline bir bıçak alıp iple diktiği yerleri açmaya başladı. Ama karısının açtığı yerlerden kan fışkırıyordu. Papaz acı içinde inledi:

      “Ah! Çok acıyor, hanım! Çok fena yandı canım. Dur, kesme, bırak!”

      Kadın, deriyi başka bir yerden açmaya çalıştı ama sonuç yine değişmedi. Keçinin derisi, adamın tüm vücuduna yapışmıştı. Ne yaptılarsa çare olmadı. Hatta ihtiyar adama parasını geri götürdüler ama Papaz, başındaki dertten kurtulamadı. Keçi derisi her yerine yapışmıştı. Belli ki Tanrı, açgözlülüğü yüzünden onu böyle cezalandırmayı uygun görmüştü.

      Karşı Teminat

      Bir zamanlar, nehir kenarındaki bir şehirde iki tüccar yaşardı. Biri Rus, diğeri ise Tatardı. İkisi de zengindi. Ama Rus tüccarın işleri çok kötü gittiği için malı mülkü kalmamıştı. Sahip olduğu her şeye el konmuş, parası çalınmıştı. Rus tüccarın elinde avucunda hiçbir şey kalmamıştı, Hint fakirine dönmüştü. Bu yüzden Tatar arkadaşına gidip biraz borç para istedi.

      “Bana teminat vermen gerek,” dedi Tatar.

      “İyi ama sana kefil gösterebileceğim kimsem yok ki! Ama dur bir dakika. Kilisedeki haç var, işte onu teminat gösterebilirim sana!”

      “Pekâlâ, dostum!” dedi Tatar. “Teminatına güveniyorum. Ha senin dinin, ha benim dinim, ikisi de aynı benim için.” Bu sözlerin ardından Rus tüccara elli bin ruble verdi. Rus, parayı alıp Tatar’a veda ettikten sonra farklı yerlerde ticaret yapmaya devam etti.

      İki yılın sonunda, ödünç aldığı elli bin rubleyle tam yüz elli bin ruble kazanmıştı. Günün birinde gemisiyle Tuna Nehri’ne açılmış, mallarını bir yerden diğerine götürmek için ilerlerken birden bir fırtına çıktı. Az daha gemisi batacaktı. Sonra kilise haçını teminat göstererek arkadaşından borç para aldığını ama ödemediğini hatırladı. Hiç şüphesiz fırtınanın sebebi buydu! Böyle düşündükten kısa bir süre sonra fırtına dinmeye başladı. Tüccar bir fıçı aldı. Sonra elli bin ruble sayıp Tatar arkadaşına bir not yazarak parayla birlikte fıçıya koydu. Fıçıyı suya fırlattı ve içinden şöyle geçirdi: “Tatar’a teminat olarak haçı gösterdiğime göre, para mutlaka ona ulaşacaktır.”

      Fıçı hemen denizin dibine battı. Herkes gibi siz de paranın kaybolduğunu sandınız, değil mi? Peki gerçekte ne oldu?

      Şimdi, bizim Tatar’ın evinde bir Rus hizmetçi kız vardı. Bir gün su almak için nehir kenarına gitmişti. İşte o sırada suyun sürüklediği fıçı, kızın gözüne ilişti. Hizmetçi kız suya girip fıçıyı tutmaya çalıştı. Ama bir türlü başarılı olamadı! Elini her uzattığında fıçı geri çekiliyordu. Kız karaya döndüğünde ise fıçı arkasından geliyordu. Bir süre fıçıyı yakalamaya çalıştı; ama çabaları sonuçsuz kalınca, eve gidip olanları efendisine anlattı. Tatar tüccar, ilk başta kıza inanmadı ama sonunda nehre gidip fıçıyı bizzat kendisi görmek istedi. Suya vardığında kızın anlattıklarının doğruluğunu kendi gözleriyle görmüş oldu. Tatar, giysilerini çıkarıp suya girdi. Daha iki adım atmamıştı ki fıçı kendiliğinden ona yanaştı. Adam fıçıyı kavrayıp evine götürdü. İçini açıp bakınca parayı gördü. Paranın üzerinde ise bir not vardı. Notu çıkarıp okudu. Şunlar yazıyordu:

      “Sevgili dostum! Can bahşeden haçı kefil göstererek senden borç aldığım elli bin rubleyi geri ödüyorum.”

      Tatar, bu sözleri okuyunca can bahşeden haçın gücüne şaşırıp kaldı. Parayı dikkatlice sayıp eksik var mı diye baktı. Para tamdı.

      Bu arada Rus tüccar, beş sene kadar ticaret yaptıktan sonra hatırı sayılır bir hazineyle evine döndü. Fıçının kaybolduğunu düşündüğü için borcunu ödemeyi, ilk görevi olarak görüyordu. Bu nedenle, Tatar tüccarın evine gidip borç aldığı miktarda parayı arkadaşına uzattı. İşte o zaman Tatar ona olanları anlattı, nehir kenarında bir fıçı bulduğunu söyleyip parayla notu gösterdi:

      “Bu senin el yazın değil mi?”

      “Evet, benim yazım,” diye cevap verdi diğeri.

      Bu muhteşem olay herkesi şaşkına çevirmişti. Tatar dedi ki:

      “Öyleyse, bana borcundan fazlasını ödedin, kardeşim. O parayı geri al, lütfen.”

      Rus tüccar, Tanrı’ya şükranlarını sundu. Ertesi gün Tatar, bütün ev halkıyla birlikte vaftiz oldu. Vaftiz babası Rus tüccar, vaftiz annesi ise hizmetçi kızdı. Bundan sonra mutlu mesut yaşadılar, uzun bir ömür sürüp huzur içinde öldüler.

      Skazkalarda СКАЧАТЬ