Japon masalları. Yei Theodora Ozaki
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Japon masalları - Yei Theodora Ozaki страница 8

Название: Japon masalları

Автор: Yei Theodora Ozaki

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-13-9

isbn:

СКАЧАТЬ artık o zararlı porsuk yüzünden emeklerinin heba olmayacağını düşünerek sevinmişti.

      Gün batarken işini bırakıp evine dönmek için yola çıktı. Çok yorgundu ama eve gidince sıcak porsuk çorbası içeceğini düşününce neşelendi. Porsuğun kaçıp yaşlı karısından intikam alacağı aklının ucundan bile geçmedi.

      Bu arada porsuk, yaşlı kadının kılığına bürünmüştü. Yaşlı çiftçinin yaklaştığını görür görmez onu karşılamak için küçük evin verandasına çıktı:

      “Sonunda geldin. Porsuk çorbasını yaptım, kaç saattir seni bekliyorum.”

      Yaşlı çiftçi hemen hasır sandaletlerini çıkarıp küçük akşam yemeği tepsisinin önünde oturdu. Ona hizmet edenin karısı değil de porsuk olduğundan bihaber adamcağız, hemen çorbayı istedi. Sonra porsuk birden kendi şekline döndü ve bağırdı:

      “Karısını yiyen ihtiyar! Mutfağa git de kemiklere bak!”

      Porsuk, alaycı kahkahalarla evden kaçıp tepelerdeki mağarasına gitti. Yaşlı adam tek başına kaldı. Gördüklerine, duyduklarına inanamıyordu. Gerçeği anlayınca öyle dehşete düştü ki, oracıkta bayıldı. Bir süre sonra kendine geldiğinde gözyaşlarına boğuldu. Adamcağız, hıçkırıklar içinde acı acı ağlıyordu. Çaresizce bir o yana bir bu yana sallandı durdu. Evde yaşananlardan habersiz, o kötü hayvanı yakaladığı için mutlu bir şekilde tarlada çalışırken sadık karısının porsuk tarafından öldürülüp çorba yapılmış olmasına bir türlü inanamıyordu. Korkunçtu bu, gerçek olamazdı. Olamaz! O berbat düşünce aklına geldi: o pis hayvanın, zavallı karısından yaptığı çorbayı içecekti az kalsın! “Aman tanrım, aman tanrım!” diye sızlandı durdu. Oradan çok uzakta olmayan, yine aynı dağlarda yaşayan iyi huylu bir tavşan vardı. Yaşlı adamcağızın ağlayıp sızladığını duyunca hemen ne oluyor diye öğrenmeye geldi, yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu. Yaşlı adam başına gelenleri tavşana anlattı. Olanları duyunca tavşan, kötü niyetli ve düzenbaz porsuğa çok kızdı. Yaşlı adama, “Her şeyi bana bırak, karının intikamını alacağım,” dedi. Çiftçi nihayet teselli buldu, gözyaşlarını silerek bu güç durumda yardımına koştuğu için tavşana teşekkür etti.

      Tavşan, çiftçinin sakinleştiğini görünce porsuğa vereceği ceza için plan yapmaya başladı.

      Ertesi gün hava güzeldi ve tavşan, porsuğu bulmak için dışarı çıktı. Ormanda, yamaçlarda ve tarlalarda onu aradı ama hiçbir yerde göremedi. Bunun üzerine tavşan, porsuğun mağarasına gitti ve onu orada saklanırken buldu. Yaşlı adamın gazabından korkan porsuk, çiftçinin evinden kaçtığından beri orada saklanıyordu.

      Tavşan şöyle seslendi:

      “Böyle güzel bir günde neden dışarıda değilsin? Haydi, gel benimle. Tepelere gidip çimen keselim.”

      Porsuk, tavşanın dostluğundan hiç şüphe duymadan onunla dışarı çıkmayı kabul etti. Çiftçiyle karşılaşmaktan korktuğu için onun yaşadığı bu yerden uzaklaşacak olmaktan memnundu. Tavşan, evlerinden çok uzağa götürdü porsuğu. Bu tepelerde uzun, kalın ve tatlı çimenler vardı. Hemen işe koyuldular. Kestikleri çimenleri eve götürüp kışın yemek üzere saklayacaklardı. Diledikleri kadar çimen kestikten sonra bunları balyalar hâlinde bağlayıp sırtlarına aldılar ve evlerine doğru yola çıktılar. Bu sefer tavşan, porsuğun önden gitmesini istedi.

      Biraz ilerledikten sonra tavşan, çakmak taşı kullanarak porsuğun çimen balyasını ateşe verdi. Porsuk, çakmak taşının çıtırdama sesini duyunca sordu:

      “O ses ne öyle, çat çat?”

      “Bir şey değil, canım,” diye cevap verdi tavşan. “Çat çat dedim çünkü bu dağın adı Çatırtı Dağı’dır.”

      Çok geçmeden alevler, porsuğun sırtındaki kuru çimen balyasına yayıldı. Porsuk, yanan çimenin çıtırtısını duyunca yine sordu: “O ne?”

      “Şimdi de Yanan Dağ’a geldik,” dedi tavşan.

      Balya çoktan yanmış ve porsuğun sırtındaki tüyler de kül olmuştu. Porsuk, yanan çimenlerin kokusundan artık ne olduğunu biliyordu. Acıyla çığlık atan porsuk var gücüyle deliğine koşturdu. Tavşan takip etti ve onu, yatağına uzanmış, acı içinde kıvranırken buldu.

      “Ne şanssızsın,” dedi tavşan. “Nasıl oldu bu, hiç anlamıyorum! Sana ilaç getireyim de sırtın hemen iyileşsin.”

      Tavşan mutlu bir şekilde giderken porsuğun cezasının daha yeni başladığını düşünüyordu. Porsuğun, yanıkları yüzünden ölmesini diledi; çünkü ona güvenmiş yaşlı ve çaresiz bir kadını öldürdüğü için her şeyi hak ediyordu. Evine gidip sos ve kırmızı biber karışımından bir merhem hazırladı.

      Merhemi porsuğa götürdü. Sürmeden önce merhemin canını çok yakacağını ama sabretmesi gerektiğini çünkü bunun yanık yaralarına çok iyi gelen bir ilaç olduğunu söyledi. Porsuk teşekkür edip merhemi hemen sürmesi için yalvardı. Yaralı sırtına kırmızı biber sürüldüğü an porsuğun duyduğu acıyı tarif etmeye kelimeler yetersiz kalır. Olduğu yerde kıvranıp duruyor, acısından uluyordu. Onu izleyen tavşan, çiftçinin karısının intikamı alınıyor diye düşündü.

      Porsuk, bir ay kadar yatakta kaldı ama sonunda kırmızı bibere rağmen yanıkları düzeldi, iyileşti. Tavşan, porsuğun iyileştiğini görünce bu hayvanı öldürecek başka bir plan hazırlamaya girişti. Bir gün porsuğu ziyaret edip iyileşmesini kutladı.

      Sohbetleri esnasında tavşan, balık avlamaya gideceğinden bahsetti. Hava güzel ve deniz sakinken balık tutmanın ne kadar güzel olduğunu anlattı.

      Porsuk, tavşanın anlattıklarını büyük bir zevkle dinledi ve bir ay boyunca yaşadığı acıyı ve hastalığı unutup onunla birlikte balığa gitmenin ne kadar eğlenceli olacağını düşündü. Tavşana, tekrar balığa gideceği zaman onu da yanında götürüp götüremeyeceğini sordu. Tavşan tam da bunu istiyordu. Hemen kabul etti.

      Tavşan evine gidip biri tahtadan diğeri çamurdan iki tekne yapmaya koyuldu. İşi bitince teknelere şöyle bir baktı.

      Planı işe yarar da bu defa kötü porsuğu öldürebilirse bütün bu zahmete değecekti.

      Sonunda, tavşanın porsuğu balık tutmaya götüreceği gün gelip çattı. Ahşap tekneyi kendisi aldı, toprak tekneyi ise porsuğa verdi. Teknelerden hiç anlamayan porsuk, yeni teknesini görünce çok sevindi; tavşan ne kadar iyi, diye düşündü. Teknelerine binip yola çıktılar. Sahilden biraz uzaklaştıktan sonra tavşan, hangisinin daha hızlı gideceğini görmek için yarışmayı teklif etti. Porsuk, buna hemen kandı. İkisi de var güçleriyle kürek çekti. Yarışın tam ortasında porsuğun teknesi parçalanmaya başladı. Çamur iyice yumuşamıştı. Korkuya kapılan porsuk, “Yardım et!” diye tavşana bağırdı. Ama tavşan, yaşlı kadının intikamını aldığını, başından beri niyetinin bu olduğunu söyledi. Porsuk artık yaptığı kötülüklerin cezasını alacak, kimsenin yardımını alamadan boğularak ölecek diye seviniyordu. Küreğiyle, СКАЧАТЬ