Название: Eskimo masalları
Автор: Knud Rasmussen
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-605-7605-88-7
isbn:
“Ne şanslı hayvan, oturup yemek yiyebiliyor.”
Sonra evin arka tarafındaki duvarları aşmaya çalıştı. Bunu yaparken çimenlere tutunarak ilerliyordu. Fakat oraya vardığında kuşun yediğinden başka yiyecek olmadığını gördü. Kuşun hiç aldırmadığını görünce biraz daha yaklaştı. Ama kuş birden başını kaldırıp canavarın yüzgecini ısırdı. Tupilak’ın çok canı yanmıştı, öyle ki suya atlayana kadar acıdan kıvranarak çırpındı durdu.
Bütün bu olaylar yüzünden öyle öfkeyle dolmuştu ki hemen onu yapmış olan adamın yanına yüzdü. Niyeti, onu yiyip bitirmekti. Oraya vardığında adamın yüzünü güneşe çevirip kayığında oturmakta olduğunu gördü. Tupilak’a söylediği sözleri tekrarlıyordu kendi kendine. Tupilak, uzun süre orada adamın kayığının altında bekleyip onu izledi, sonra aklından şunlar geçti:
“Madem bu kadar üzülecektim, beni ne diye yaptı?”
Sonra su yüzeyine çıkıp kayığa saldırdı. Adamı parçalayıp yedi. Suyun rengi adamın kanıyla kızıla boyanmıştı. Böylece karnını doyurduktan sonra Tupilak kendini çok iyi ve güçlü hissetmeye başlamıştı, neşesi de yerine gelmişti. Sonunda şöyle düşünmeye başladı:
“Şüphesiz diğer tupilaklar, beni yapan adamı öldürmüş olmamı utanç verici bulacaklar.”
Bu düşünce canını öyle sıkmıştı ki açık denize doğru yüzdü ve bir daha da görünmedi. İnsanlar, utancından böyle yaptığını söylerler.
Günlerden bir gün biri Qujâvârssuk’a şöyle dedi:
“Amerdloq’ta açlıktan ölen bir adamın adı verildi sana.”
Amerdloq halkının kalkan balığından başka bir şey yakalayamadığı söylenir.
Qujâvârssuk, Amerdloq’a gidip yaşlı bir adamın yanında kaldı. Orada yaşadığı sırada yine her gün iki fok balığı yakalamaya devam etti. Amerdloq halkı onun yeteneğinden bahsediyordu:
“Ülkemizde hiç bu kadar çok siyah fok olmamıştı. Ne zaman ava çıksa iki fok balığı yakalıyor.”
Nihayet büyük avcılardan biri Qujâvârssuk’la beraber ava çıktı. Zıpkınlarını hazırladılar. Karadan biraz uzaklaşınca Qujâvârssuk durdu. Diğer avcı ondan biraz uzaklaşmıştı, başını çevirince Qujâvârssuk’un çoktan bir foka zıpkınını sapladığını gördü. Sonra onun yanına doğru kürek çekti ancak Qujâvârssuk balığı öldürmüştü bile. Bunun üzerine delikanlının yanından bir süre ayrıldı. Geri döndüğünde Qujâvârssuk bir fok daha yakalamıştı. Qujâvârssuk eve doğru kürek çekti. Diğer adam ise bütün gün denizde kaldı ama tek bir fok balığı dahi göremedi.
Qujâvârssuk böylece büyük bir avcı olmaya devam etti. Bir gün annesi artık evlenmesi gerektiğini söyledi. Bu söze bir karşılık vermediği için annesi Qujâvârssuk’la evlenecek bir kız aramaya başladı. Yalnız oğlunun evleneceği kızın obur olmamasını istiyordu, böylece Qujâvârssuk’un avladığı et israf olmayacaktı. Evlenmemiş kızların hepsini çağırdı. Bir gün pek güzel olmayan bir kız geldi. Kadın bu kızı çok beğenmişti çünkü kız, akıllıca yemek yiyordu. Bu nedenle, oğlunu onunla evlendirmeye karar verdi. Bir gün oğluna şöyle dedi:
“Bu kızla evleneceksin.”
Oğlu, âdeti olduğu üzere annesine itaat etti.
Qujâvârssuk evlendikten sonra Amerdloq’taki güçlü adam her gün pencereden sesleniyordu:
“Qujâvârssuk! Balinayı avlayıp mesane derisini hangimiz ele geçireceğiz, bakalım!”
Qujâvârssuk cevap vermeyince yaşlı adam konuşmaya katıldı: “Balinalar için sadece benekli deri kullanırız. Şimdi balinaların hepsi nehrin ağzında.”
Sonra dinlenmeye gittiler.
Qujâvârssuk uyudu, sonra kalkıp kuzeye doğru gitti. Biraz ilerleyip küçük bir haliç ağzına vardı. Etrafına bakınca nefes almak için sudan başını çıkarmış benekli bir fok balığı gördü. Balık yine suya girince genç adam onun olduğu tarafa doğru kürek çekti, zıpkının ucunu ve ipini taktı. Balık bir kez daha nefes almaya çıktığında hemen onun olduğu yere kürek çekip zıpkınıyla vurdu. Sonra avıyla birlikte vakit kaybetmeden eve döndü.
Yaşlı adam deriyi hazırlayıp evin arkasına astı. Fakat orada asılı duran deriden bir ses geliyordu. Oysa evde kimsecikler yoktu. Yaşlı adam bu işten hiç hoşlanmamıştı.
Sarqiserasak ile karşılaşmış avcılar. Sarqiserasak, yarım bir kayığa binip karşısına çıkan herkesi küreğiyle korkutan bir canavardır.
Kış mevsimi yaklaşınca yaşlı adam Qujâvârssuk’a şöyle dedi:
“Çok yakında balinalar sahile gelecek.”
Bir gece Qujâvârssuk evden çıktığında batı yönünden derin nefes sesleri geldiğini işitti. Sesler giderek yaklaşıyordu. Ömründe ilk defa böylesine yüksek sesle nefes alan birini duymuştu. Hemen içeri girip duyduklarını usulca karısına anlattı. Bunun üzerine uyuyor sandığı yaşlı adam seslendi:
“Sen ne anlatıyorsun orada?”
“Ağır nefes sesleri duydum ama ne olduğunu anlayamadım. Güneşin olduğu yerden gelmiyor bu sesler,” dedi Qujâvârssuk.
Yaşlı adam çizmelerini giyip dışarı çıktı. Sonra geri döndü:
“Bir balinanın nefesi bu.”
Sabah henüz gün ışımadan koşuşturma sesleri duyuldu. Sonra biri gelip pencereden seslendi:
“Qujâvârssuk! Balinaların nefesini ilk duyan bendim.”
Bunu söyleyen kişi, genç adamı geçmeye çalışan güçlü adamdı. Qujâvârssuk, âdeti olduğu üzere hiçbir şey söylemedi ama onun yerine yaşlı adam cevap verdi:
“Qujâvârssuk gece duydu sesi, henüz gün ağarmamıştı.” Adamın gülüp gittiğini gördüler.
Güçlü adam balinanın yanına gitmek için çoktan umiakını4 suya indirmişti. Sonra Qujâvârssuk da evinden çıktı. Qujâvârssuk kayığını suya indirdiğinde, öteki çoktan uzaklaşmıştı. Bu arada içi su dolduğundan dolayı Qujâvârssuk kayığı tekrar kıyıya çekip suyu boşalttı. O zaman birkaç kürekçi bulmak geldi aklına. Bulduğu adamlarla birlikte suya açıldı. Amerdloq’lu güçlü adamın çok ilerlemiş olduğunu görebiliyorlardı. Onun olduğu yere varmadan önce Qujâvârssuk kürekçilerine durmalarını söyleyip sessiz olmalarını istedi. Ne var ki kürekçiler ilerlemek istiyor, balinanın oraya kadar gelmiş olamayacağını düşünüyorlardı. Bunun üzerine Qujâvârssuk “Su yüzüne çıkınca balinayı göreceksiniz,” СКАЧАТЬ
4
Umiak: Eskimoların kullandığı büyük kayık. Kayak diye bilinen küçük kayıklardan farklıdır. (ç.n.)