Название: Eskimo masalları
Автор: Knud Rasmussen
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-605-7605-88-7
isbn:
Az sonra biraderlerin ortancasına rastladı. Bir oyukta oturmuş bir şeyler fısıldayıp duruyordu. Bunun üzerine sessizce ona doğru yürüdü. İyice yaklaşınca şu kelimeleri fısıldadığını işitti:
“Nukúnguasik’i ısırıp öldüreceksin; Nukúnguasik’i ısırıp öldüreceksin.”
Tupilak yapımı. Farklı hayvanların kemikleri kullanılmış. Canavar canlanmak üzere.
O anda anladı ki bu adam bir Tupilak yapmakta ve ona görevini söylemekteydi. Nukúnguasik hiç beklemediği bir anda adama bir tokat indirdi: “İyi de neredeymiş bu Nukúnguasik?”
Bunun üzerine adam korkusundan yere yığılıp öldü.
Ardından Nukúnguasik, Tupilak’ın adamın bedenini koklamakta olduğunu gördü. Tupilak artık canlanmıştı, şöyle bir havayı kokladı. Ne var ki Nukúnguasik, Tupilak’tan korktuğu için hiçbir şey yapmadan oradan uzaklaştı.
Evine doğru kürek çekmeye başladı. Biraderler ise ortancanın gelmesini beklemekteydi boş yere. Nihayet gün ışımaya başladı ama ortanca birader hâlâ ortalıkta yoktu. Güneş doğdu ama kardeşleri yine gelmedi. Biraderlerini aramaya gitmek için hazırlık yaptıkları sırada en büyük birader, Nukúnguasik’e şöyle dedi:
“Nukúnguasik, bizimle gel. Biraderimizi bulmamız gerek”
Böylelikle Nukúnguasik de onlarla gitti ama aradıklarını bulamadılar. Bunun üzerine Nukúnguasik dedi ki:
“Kimselerin gitmediği şu adaya gidip arasak iyi olmaz mı?”
Adaya daha önce gitmiş olduğu için devam etti:
“Oraya gidip güney tarafına bakabilirsiniz.”
Nukúnguasik, adaya varan biraderlerin bağırdıklarını işitti. En büyükleri şöyle diyordu:
“Ah, seni sefil! Ne diye böyle bir işe giriştin?”
Ölü biraderleri için ağlayıp sızladıkları işitiliyordu.
Şimdi Nukúnguasik de yanlarına gitmişti. O sırada hâlâ hayatta olan Tupilak yere yatmış, ölü adamın bedenini kemirmekteydi. Sonra biraderler, Tupilak’tan kurtulup ölü adamın cesedini oraya gömdüler, üzerine taş yığdılar. Sonra eve döndüler.
Nukúnguasik, o bölgenin en yaşlısı olana dek yaşadı ve yıllar sonra öldü.
Masalı burada bitiriyorum: Daha fazlasından haberim yok.
Qujâvârssuk
Bir zamanlar, güçlü bir adamın Ikerssuaq’ta toprağı vardı. Çevrede bu güçlü adamdan başka sadece bir kişi daha yaşamaktaydı: Şeytan balığı yiyerek hayatını sürdüren ihtiyar bir adam. Yaşlı adamda daima bol bol et bulunurdu. Güçlü adam ihtiyacından fazla balık yakaladığında bunları yaşlı adama verir, karşılığında da et alırdı.
Derler ki çıktığı avlardan asla eli boş dönmeyen o güçlü adam, zamanla sessizleşip tek kelime etmez hale geldi. Şüphesiz bunun nedeni, hiç çocuğunun olmamasıydı.
Yaşlı adam aslında bir büyücüydü. Günün birinde güçlü adam yanına gelip dedi ki:
“Yarın karım sahile inip senin balık tuttuğun tarafa gelince yanına git. Bunun karşılığında her günkü avımdan sana pay vereceğim.”
Güçlü adam, karısının dünyaya bir çocuk getirmesini çok istiyor ama bir türlü bu arzusuna kavuşamıyordu. İşte bu yüzden yaşlı adamdan yardım istemişti.
Yaşlı adam, kendisine söylenen bu sözleri unutmamıştı.
Öte yandan güçlü adam, karısına şöyle demişti:
“Yarın, ihtiyar adam balık tutmaya çıktığında güzelce giyinip sahile in, onun yakınına git.”
Kadın, kocasının dediğini yaptı. Sabah olduğunda, ihtiyar adamın dışarı çıkmasını bekledi. Adam yola çıkınca kadın da en güzel kıyafetlerini giyip sahile kadar peşinden gitti. Yanına yaklaştığında ihtiyar adam her zamanki gibi balık tutmaktaydı. Bunun üzerine kadın orada hevesle beklemeye koyulup gözlerini adama dikti. Adam ise bir kadına, bir denize bakıyordu. Bu, bir süre böylece devam etti. Kadın boş yere oracıkta dikilip adama baktı durdu. İhtiyar, bir türlü kadının yanına gelmiyordu. Kadın sonunda vazgeçip eve döndü. Eve girer girmez kocası kayığına atlayıp ihtiyar adamın yanına gitti ve sordu:
“Bugün karımın yanına gittin mi?”
Yaşlı adam cevap verdi:
“Hayır.”
Güçlü adam bir kez daha isteğini tekrarladı:
“O halde yarın mutlaka karımın yanına git.”
İhtiyar adam evine döndüğünde güçlü adamın sözleri hâlâ aklındaydı. Akşam olunca güçlü adam karısına da aynı şeyi söyleyip ihtiyarın yanına gitmesi gerektiğini tekrarladı.
Uyuyup uyandılar. Güçlü adam âdeti olduğu üzere ava çıktı. Karısı ise yaşlı adamın dışarı çıkmasını bekledi. İhiyar gözükür gözükmez en güzel giysilerini giyip peşinden gitti. Kadın sahile yaklaştığında adam her gün olduğu gibi kayığında oturmuş balık tutmaktaydı. İhtiyar adam, başını çevirip kadına bakınca önceki günden çok daha güzel giyinmiş olduğunu gördü. Kadına karşı büyük bir arzu duydu. Sonra yanına doğru kürek çekmeye karar verdi. Karaya varınca kayığından indi ve bu defa kadının yanına gitti.
Sonra yeniden kayığına binip kürek çekmeye başladı. Ne var ki o gün hiç balık tutamadı.
Aynı gün, güçlü adam kayığıyla yaşlı adamın yanına gelip sordu:
“Yine sözünü tutmayıp karımın yanına gitmedin mi yoksa?”
Bu sözleri işiten ihtiyar adam başını çevirip şöyle dedi:
“Bugün karının yanındaydım.”
Güçlü adam bunu duyunca yakaladığı foklardan birini getirip yaşlı adama verdi:
“Al bunu, senindir.”
İşte o zamandan sonra güçlü adam, ihtiyara hep bu şekilde avından pay verdi. İhtiyar, o gün adamın verdiği koca fok balığını sürükleyerek eve geldi.
Diğer yandan, güçlü adam da evine dönmüştü. Karısına dedi ki:
“Yarın kayığımla yola çıkacağım ama fok balığı avlamak için değil. Bu yüzden güneş batarken yolumu dikkatlice gözle.”
Ertesi gün kayığına binip gitti. Güneş batıya çekilince karısı sık sık dışarı çıkıp baktı. Sonunda kocasının geldiğini gördü. Güçlü СКАЧАТЬ