Çingene Masalları. Francis Hindes Groome
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Çingene Masalları - Francis Hindes Groome страница 4

Название: Çingene Masalları

Автор: Francis Hindes Groome

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-7605-81-8

isbn:

СКАЧАТЬ güzellikteymiş. Derken genç bir delikanlı ortaya çıkmış, kızı kollarına alıp öpmüş. Horozlar ötene kadar da onunla kalmış. Şafak söküp de horozlar ötmeye başlayınca delikanlı çekip gitmiş. İhtiyar kadın, delikanlının ayaklarının horoz ayağı olduğunu görmüş. İhtiyar, oğlanın ayaklarına bakmaya devam ederken, “Nita, kızım, sen tuhaf bir şey gördün mü?” diye sormuş.

      “Görmedim.”

      “O zaman o çocuğun ayaklarının horoz ayağı olduğunu da fark etmedin yani?”

      “Hayır, görmedim.”

      Kız evine gidip uyumuş. Uyanınca da diğer kadınların yanına yün eğirmeye gitmiş. Çok geçmeden delikanlılar da sevgililerinin yanına gelmiş. Kızları öpmüş, bir süre yanlarında kalmış, sonra evlerine gitmişler. Genç kızın yakışıklı delikanlısı da gelmiş. Kızı kollarına almış, öpmüş, dans etmiş ve gün doğumuna kadar onunla kalmış. Derken horozlar ötmeye başlamış. Delikanlı horozların sesini duyar duymaz kızın yanından ayrılmış. Kulübesindeki ihtiyar kadın, “Nita, oğlanın ayakları at toynağıydı, fark ettin mi?” diye sormuş.

      “Eğer öyleyse de görmedim.”

      Kız evine dönmüş. Uyuyup uyanmış, yapması gereken işleri yapmış. Gece çöktüğünde eğirme tekerini alıp kulübedeki ihtiyarın yanına gitmiş. Diğer kızlarla delikanlılar da gelmiş. Herkes sevdiğiyle birlikteymiş. Genç kız bir süre bekledikten sonra delikanlı çıkıp gelmiş. Kız ne yapmış dersiniz? Büyük bir dikkatle oğlanın sırtına bir iğne ve iplik geçirmiş. Horozlar ötüp de oğlan gittiğinde, kız onun nereye gittiğini bilmiyormuş. Sabah kalkar kalkmaz ipin ucunu tutup yol boyunca takip etmiş. Oğlanın bir mezarda oturduğunu görmüş. Kız titreyerek evine dönmüş. Gece mezardaki delikanlı ihtiyar kadının evine geldiğinde kızın orada olmadığını görmüş. İhtiyar kadına, “Nita nerede?” diye sormuş.

      “Gelmedi.”

      Bunun üzerine delikanlı Nita’nın evine gitmiş. “Nita, evde misin?” diye seslenmiş.

      “Evdeyim,” diye yanıtlamış Nita.

      “Kiliseye geldiğinde ne gördüğünü anlat bana. Anlatmazsan babanı öldürürüm.”

      “Hiçbir şey görmedim.”

      Delikanlı şöyle bir bakmış5 ve kızın babasını öldürüp mezarına dönmüş.

      Ertesi gece yeniden gelmiş. “Nita, bana ne gördüğünü anlat.”

      “Hiçbir şey görmedim.”

      “Anlat, yoksa babanı öldürdüğüm gibi anneni de öldürürüm. Ne gördüğünü anlat bana.”

      “Hiçbir şey görmedim.”

      Delikanlı kızın annesini de öldürmüş ve mezarına dönmüş. Kız ertesi sabah uyanmış. Kızın on iki hizmetkârı varmış. Onlara, “Ne çok param, öküzüm, koyunum var görüyorsunuz, değil mi? Onların hepsi sizin olacak, çünkü ben bu gece öleceğim. Eğer beni ormandaki bir elma ağacının dibine gömmezseniz, mirasım size lanet getirecek.”

      Gece çökünce mezardaki delikanlı yeniden gelmiş ve “Nita, evde misin?” diye sormuş.

      “Evdeyim.”

      “Anlat bana Nita, üç gün önce ne gördün? Yoksa aileni öldürdüğüm gibi seni de öldürürüm.”

      “Sana anlatacak hiçbir şeyim yok.”

      Delikanlı, Nita’yı da öldürmüş, sonra etrafa bir bakış atarak mezarına dönmüş.

      Hizmetçiler ertesi sabah uyandıklarında Nita’yı ölü bulmuşlar. Bedenini alıp dikkatle dışarı çıkarmışlar. Sonra duvarda bir delik açıp Nita’yı delikten geçirmiş ve tıpkı kızın söylediği gibi ormandaki elma ağacının dibine gömmüşler.

      Aradan yarım yıl geçmiş. Günlerden bir gün prensin biri tazıları ve köpekleriyle yabantavşanı avına çıkmış. Tazılar ormanda dolaşırken genç kızın mezarının yakınına gelmişler. Mezardan bir çiçek çıkmış. Öyle güzel bir çiçekmiş ki bu, bütün krallıkta bir eşi benzeri yokmuş.6 Tazılar, genç kızın gömüldüğü yerde toplanıp havlamaya, mezarı kazmaya başlamışlar. Prens, boynuzunu çalarak köpekleri yanına çağırmış ama köpekler gelmemiş. Prens, “Hemen oraya gidin,” demiş.

      Dört avcı, hayvanların yanına gelince bir mum gibi yanan çiçeği görmüş. Prensin yanına döndüklerinde Prens, “Ne var orada?” diye sormuş.

      “Daha önce hiç görülmemiş bir çiçek.”

      Delikanlı bunu duyunca genç kızın mezarına yaklaşmış. Çiçeği görür görmez koparmış. Eve döndüğünde annesiyle babasına göstermiş. Sonra da bir vazoya yerleştirip yatağının başucuna koymuş. Ancak çiçek vazodan çıkmış, bir takla atmış7 ve yetişkin bir kadına dönüşmüş. Delikanlıyı tutup öpmüş, ısırmış, sarılmış, onu kollarına almış, ellerini başının altına koymuş. Prens hiçbirinin farkında değilmiş. Şafak sökerken kız yeniden çiçek oluvermiş.

      Delikanlı ertesi sabah hasta uyanmış. Annesiyle babasına, “Omzum ağrıyor, başım ağrıyor,” diye sızlanmış.

      Annesi bir şifacı çağırıp delikanlıya baktırmış. Oğlan yiyecek içecek bir şeyler istemiş. Bir süre oyalanmış, sonra yapması gereken işleri yapmaya gitmiş. Akşam yeniden evine döndüğünde yiyip içmiş, kanepeye serilmiş. Bir süre sonra uyku onu ele geçirmiş. O sırada çiçek yeniden yükselip yetişkin bir kadına dönüşmüş. Genç adamı kollarına almış, onunla kol kola uyumuş. Prens gece boyunca uyumuş. Kız da sabah yeniden vazoya dönmüş. Oğlan uyandığında annesiyle babasına kemiklerinin ağrıdığını söylemiş. Babası karısına, “Çiçek geldikten sonra başladı. Önemli bir şey olmalı, çocuk çok hasta. Bu gece nöbet tutalım. Bir kenarda duralım da oğlumuzu ziyaret eden kimmiş görelim,” demiş.

      Gece çöktüğünde prens yatağına girip uyumuş. Genç kadın vazodan çıkıp dönüşmüş. Dünyada ondan daha güzel bir şey yokmuş. Kraliçe ve kral, genç kızı görür görmez yakalamışlar. Prens de uykusundan uyanmış ve güzeller güzeli genç kadını görmüş. Onu kollarına alıp öpmüş, sonra yatağına yatıp sabaha kadar uyumuş.

      Hemen evlenmişler. Halk, bütün ülkede eşi benzeri bulunmaz güzellikteki bu kadına büyülenmişçesine bakıyormuş. Prens ve karısı altı ay birlikte yaşamışlar ve kadın iki elinde iki elma taşıyan altın saçlı bir oğlan doğurmuş.8 Prens halinden çok memnunmuş.

      Derken kızın eski âşığı, yani onu kendine âşık eden ve öldüren vampir bunları duymuş. Kalkıp genç kıza gelmiş ve “Nita, beni ne yaparken gördüğünü anlat,” demiş.

      “Hiçbir şey görmedim.”

      “Bana СКАЧАТЬ



<p>5</p>

Dr. Barbu Constantinescu, kötü nazarla büyü yapmanın uzun ve güzel bir formülünü verir.

<p>6</p>

Ölen bir kızın çiçeğe dönüşmesi motifi, Hint masallarında çok yaygındır.

<p>7</p>

Dá pes pe sherésti, kelimesi kelimesine, “kendini başının üzerinde döndürmek”. Çingene masallarında bu pek vakur olmayan hareket, neredeyse her dönüşümden önce görülür.

<p>8</p>

Altın saçlı çocuk başka masallarda da karşımıza çıkar. İki elma, doğum izleri olabilir.