Название: Çingene Masalları
Автор: Francis Hindes Groome
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-605-7605-81-8
isbn:
Sonra kız kardeşi oğlana, “Kardeşim, Kirli Ruh On İkinci Bölge’den gelmek üzeredir. Gelince seni mahvedecek,” demiş.
Kirli Ruh gelir gelmez gürzünü çıkarıp on iki kapıyı açmış ve gürzü kancasına asmış. Cosmas gürzü alarak on iki bölge öteye savurmuş. Kirli Ruh gürzü alıp eve dönmüş ve “Hanım, fani kokusu alıyorum,” demiş.
(Bu arada kadın, kardeşini bir küpeye dönüştürerek kulağına takmış.)
Kadın da “Sürekli fanileri yiyorsun. Fani olduğum için beni de yemeye niyetleniyorsun,” diye cevap vermiş.
Kirli Ruh, “Yalan söyleme, kayınbiraderim gelmiş,” demiş.
“Peki kayınbiraderin gelmiş olsaydı onu yer miydin?”
Kirli Ruh, “Yemezdim,” diye cevap vermiş.
“Onu yemeyeceğine kılıcın üzerine yemin et.”
Daha sonra kardeşini kulağından çıkararak masaya oturtmuş. Oğlan masada Kirli Ruh’la birlikte yemek yemiş.
Delikanlı dışarı çıkıp9 atının topuk eklemine doğru sürünerek saklanmış. Kirli Ruh uyandığında her yere bakmış ama onu görememiş. Borusunu ağzına götürüp üflemiş ve bütün kuşları atın üzerine toplamış. Kuşlar atın her bir kılını aramışlar. Tam oğlan saklandığı yerden çıkacakken horozlar ötmüş ve oğlan düşmüş.
Cosmas ortaya çıkıp Kirli Ruh’a gitmiş. “İyi günler enişte.”
Kirli Ruh ona, “Neredeydin?” diye sormuş.
“Atın hemen önündeki samanların içindeydim.”
Cosmas daha sonra onlardan ayrılıp diğer kız kardeşlerine gitmiş ve onlarla da aynı bu kardeşiyle olduğu gibi tanışmış.
En küçük ablası, “Nereye gidiyorsun kardeşim?” diye sormuş.
“Beyaz kısrağa bakıp taylarından birini alacağım ve Yılan-Kadın’ı yeneceğim.”
Ablası oğlana, “Git kardeşim,” demiş. “Eğer tayı alırsan bana gel.”
Oğlan gitmiş.
Bir grup köylü, öldürmek için bir kurtun peşindeymiş. Kurt, “Cosmas, beni terk etme. Köylüleri yanlış yere gönder, beni öldürmesinler. Kıllarımdan birini al ve cebine koy. Beni düşündüğün an her neredeysen orada biteceğim.”
Cosmas biraz daha ilerledikten sonra kanadı kırık bir kargayla karşılaşmış. Karga, “Yanımdan geçip gitme Cosmas. Kanadımı iyileştir. Ben de cebine koyman için sana bir tüyümü vereyim. Başın nerede derde girerse girsin yanında olacağım.”
Biraz daha ilerleyen adam bir balıkla karşılaşmış. “Cosmas, yanımdan geçip gitme. Beni atının kuyruğuna bağlayıp suya götür. Ben de sana iyilik yaparım,” demiş balık.
Cosmas balığın dediğini yapıp onu suya bırakmış.
Derken beyaz kısrağın sahibi olan ihtiyar kadınla karşılaşmış. Kadın kapısının önünde oturuyormuş. Genç adam, kadına, “Beyaz kısrağın taylarından birini bana verir misin ihtiyar?” demiş.
İhtiyar kadın, “Eğer üç günlük koşuda onu bulursan, taylarından biri senindir. Ama bulamazsan başını kesip şuradaki kazığa geçiririm,” demiş.
“Bulurum,” demiş adam.
Kadın beyaz kısrağı oğlana vermiş. Adam kısrakla gidip onu bulmaya çalışmış. Kısrak koyunların arasında koşup kendini toprağa saklamış. Delikanlı uyanıp kısrağı aramış ama bulamamış. Aklına kurt gelmiş ve onu düşünmüş.
Kurt gelip, “Sorun nedir delikanlı?” diye sormuş.
“Beyaz kısrağı bulamıyorum,” demiş delikanlı.
Kurt, “Şuradakini görüyor musun? Koyunların en büyüğünü. İşte o. Git de ona sopayı tattır,” demiş.
Delikanlı gidip ona seslenince kısrak yeniden ata dönüşmüş. Oğlan, kısrakla beraber ihtiyar kadına gitmiş.
İhtiyar kadın, “İki günün daha var,” demiş.
“Pekâlâ ihtiyar,” demiş delikanlı.
Ertesi gün oğlan kısrakla beraber yeniden yola koyulmuş ve onu bulmaya çalışmış. (İhtiyar kadın, kısrağı güzel saklanamadı da bulundu diye kırbaçlamış. Beyaz kısrak, “Affet ihtiyar. Bu sefer bulutlara saklanacağım, beni asla bulamayacak,” demiş.)
Delikanlı kısrakla beraber gidip onu aramaya başlamış. Kısrak bulutlara gitmiş. Delikanlı çalışmaya koyulmuş. Sabahtan öğlene kadar aramış durmuş. Sonra aklına karga gelmiş. Onu düşünür düşünmez karga gelip, “Sorun nedir delikanlı?” diye sormuş.
“Şey, beyaz kısrağı kaybettim, bulamıyorum.”
Karga, bütün kargaları çağırmış. Kısrağı bulana kadar her yeri aramışlar. Sonunda gagalarında taşıyarak kısrağı oğlana getirmişler. Delikanlı kısrağı alıp ihtiyar kadına götürmüş.
“Bir günün daha var,” demiş ihtiyar kadın.
Sabah olduğunda delikanlı, kısrağı bir kez daha bulmak zorundaymış. (O gece ihtiyar kadın beyaz kısrağı öldüresiye kırbaçlamış. Kısrak da kadına, “Bu kez de beni bulursa çatlarım, doğruca denize gideceğim,” demiş.)
Delikanlı kısrakla birlikte gittikten sonra kısrak denize saklanmış. Delikanlı aramış taramış ama onu bulamamış. Aklına balık gelmiş. Balık hemen karşısında bitip, “Sorun nedir delikanlı?” diye sormuş.
“Beyaz kısrağın nereye gittiğini bilmiyorum.”
Balık gidip bütün balıkları çağırmış. Beyaz kısrağı, ardında tayıyla birlikte oğlana getirmişler. Delikanlı kısrağı alıp ihtiyar kadına gitmiş. Kadın, “Hangisini istersen al tatlım,” demiş.
Delikanlı en genç tayı seçmiş.
İhtiyar kadın, “Onu alma delikanlı, iyi bir at değil o,” demiş. “Daha güzelini al.”
Delikanlı da, “Öyle olsun,” demiş.
Delikanlı biraz daha ilerlediğinde tay bir takla atmış ve yirmi dört kanatlı altın bir ata dönüşmüş. Yılan’ın böyle bir atı yokmuş. Oğlan ablalarına gidip üçünü de almış. Sonra Yılan-Kadın’ı da alıp hepsini evine götürmüş. Ne Kirli Ruh ne de ejderha onu yakalayabilmiş. Oğlan eve dönmüş. Düğün yapmış, yiyip içmişler. Ben de onları orada bırakıp bu hikâyeyi sizlere anlatmaya geldim.
9
Bu noktada bahis ya da ona benzer bir şeyin atlandığı çok açık.