RAUF VE 2125’LILER KULÜBÜ – GEÇMISTEN GELEN SÖVALYE. AYDIN ALMILA
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу RAUF VE 2125’LILER KULÜBÜ – GEÇMISTEN GELEN SÖVALYE - AYDIN ALMILA страница 4

Название: RAUF VE 2125’LILER KULÜBÜ – GEÇMISTEN GELEN SÖVALYE

Автор: AYDIN ALMILA

Издательство: Автор

Жанр:

Серия:

isbn: 9789752114050

isbn:

СКАЧАТЬ Asıl zor olan Geleceğin Anahtarı’na girmek olacak. Binanın hâlâ boş olduğunu varsayıyorum. Yoksa içeri girmeniz ve istediklerimi yapmanız güçleşecektir. Tatsız anıları canlandıracağını biliyorum, ama Santini’nin en üst kattaki odasında, kaçarken yanına alamadığı bir hologram taşıyıcı olacak. Onu bulmanız ve bana getirmeniz gerekiyor.

      Bir de biraz tuhaf bir istek olacak ama Rauf’un büyükbabasının çalışma masasında gümüş saplı bir mektup açacağı var. Onu da almayı unutmayın.

      Ve son olarak oradan ayrılmadan önce mutlaka Bayan Saçak’a durumu anlatın, elbette selamlarımı iletmeyi de unutmayın. Birinin ailelerinizi, aslında ortadan kaybolmadığınıza ikna etmesi gerekecek. İkna konusunda Bayan Saçak’ın eline kimse su dökemez! Okulla ilgili bir araştırma için görevlendirildiğinizi söyleyebilir. Ya da belki o daha inandırıcı bir bahane bulur.

      Elinizi çabuk tutun, zaman en büyük düşmanımız ve elbette Santini de öyle!”

      Mektup bittiğinde barakaya çöken sessizlik sadece birkaç saniye sürdü. Ardından her kafadan bir ses yükselmeye başladı.

      Kayla, “Ben bu işten hiçbir şey anlamadım.” dedi. “Geleceğin Anahtarı, Bay Santini, hurdacı dükkânı… Daha birkaç saat öncesine dek her şey çok eskide kalmış gibiydi. Oysa şimdi… yeniden başa mı dönüyoruz?”

      Rauf, Kayla’yı onaylarcasına başını salladı. Sonra gözleri Jak’a kaydı. Belki de o neler olup bittiğini açıklayabilirdi. Ancak çocuk az öncesinden daha da bitkin görünüyordu. Gözlerinin altı iyice çökmüştü.

      Rauf’un bir şey sormasına fırsat vermeden, “Ben yalnızca sizi Hurdacı’nın yanına götürmek için buradayım.” dedi. Sonra da etrafına göz atarak, “Yiyecek bir şeyler var mı?” diye sordu. “Kendimi çok bitkin hissediyorum.”

      Bunun üzerine Rauf yerinden fırlayıp sırt çantasından portakallı keki çıkardı. Keki gören Jak’ın gözleri yeniden parladı. O iştahla atıştırırken, Rauf düşünceli bir tavırla, “Demek ki neler olduğunu Hurdacı’yla karşılaşmadan anlayamayacağız.” dedi. “Önce istediği şeyleri bulalım.”

      Eris, “Zamanımızın az olduğunu ima etmiş, ama ne kadar zamanımız olduğunu yazmamış.” diye homurdandı. Geleceğin Anahtarı’na dönme fikri onun da en az diğerleri kadar hoşuna gitmemişti. Labirent Alarmı’na yakalandıkları anı hâlâ hatırlıyordu.

      İrene, “İşte bu yüzden elimizi çabuk tutmalıyız.” diye atıldı. “İşe en kolayından başlayalım. Dükkâna gidip şu defteri bulalım.”

      Rauf kuzinini, “Tamam.” diyerek onayladı. Sonra da, düşünceli bir tavırla, “Hurdacı, büyükbabamın çalışma masasında mektup açacağı olduğunu nasıl biliyor?” diye sordu. Aslında kendi kendine konuşuyor gibiydi. Ama İrene, “Bunu bilmeyecek ne var? Herkesin çalışma masasında bir mektup açacağı olur.” dedi.

      “Doğru, ama gümüş saplı olduğunu da belirtmiş. Bence tuhaf bir istek! 1904 yılında mektup açacağı kıtlığı yaşanıyor olmalı!”

      Kayla aceleci bir tavırla, “Bunu da Hurdacı’ya sorulacaklar arasına eklersin.” dedi. “Eee, ne yapıyoruz? Gecenin bu saatinde dükkânın olduğu o ürkütücü yere mi gidiyoruz?”

      Rauf arkadaşına, “Sanırım başka seçeneğimiz yok.” diye karşılık verdi. Eski anılar canlanmak üzereydi.

      Hurdacı laboratuvarında sabırsızca bir ileri bir geri yürüyordu. Çocukları alıp getirmesi için Jak’ı 2139’a göndermekle doğru yapıp yapmadığından emin değildi. Onları tehlikeye atmak, yapmak isteyeceği son şeydi. “Sanki başka çaren var mıydı?” diye kendi kendine söylendi.

      Birkaç gün önce Santini’yle karşılaştığı o anı yeniden düşündü. Santini’nin neyin peşinde olduğunu bilmek için yıldız falcısı olmaya gerek yoktu! Bilim Müzesine giderken burun buruna gelmişti. Her ikisi de bu karşılaşmayı beklemiyordu. Birbirlerine tehditkâr bakışlar savurmuşlardı. Hurdacı kendini düello yapmak üzere olan bir şövalye gibi hissetmişti. Ancak bu düello için kılıçtan fazlası gerekiyordu. Üstelik Santini’den daha hızlı davranmalıydı. Hologramlar işini kolaylaştıracaktı. Şu not defteri eline geçer geçmez işe koyulacaktı.

      3. BÖLÜM

      HURDACI DÜKKÂNINDA

      Hurdacı dükkânına yaklaştıklarında rüzgâr daha kuvvetli esmeye başlamıştı. Sanki mümkünmüş gibi gece gözlerine daha karanlık görünüyordu. Birbirlerine yakın ilerliyorlar, bir yandan da çevreye göz atmayı ihmal etmiyorlardı. Sadece İrene kimseye belli etmeden kıs kıs gülüyordu. Hologram taşıyıcıyla Rauf’u korkuttuğu günler aklına gelmişti. Ancak dükkânın kapısının önüne vardıklarında o da ciddi bir havaya büründü. Laboratuvarı gözünde canlandırması öyle kolay olmayacaktı. Üzerinden epey zaman geçmişti. Arkadaşlarının birkaç metre önündeydi. Dükkânın anahtarını Hurdacı’nın bıraktığı yerde buldu.

      Kapıyı açmak biraz zaman aldı. Paslı kilit zorluk çıkarıyordu.

      Eris sabırsızca, “Kapıya omuz atsak açmıştık bile.” diye söylendi. Kayla, “Ona kapıyı açmak değil, kırmak denir.” diye karşılık verdi. O sırada kapının korkunç gıcırtısı rüzgârın uğultusunu bile bastırınca çocuklar ister istemez irkildiler. İrene zafer kazanmış bir tavırla güldü. Birer birer hurdaların, tozun, kirin ve karmaşanın içine daldılar.

      Rauf hepsinin arkasındaydı. İçeri adım atmadan önce sokağa yeniden göz gezdirdi. Yerde uçuşan kâğıtlar ve çer çöp dışında hareket yoktu.

      Rauf’un ardından kapının kapanmasıyla, gölgelerin arasından Sedna adındaki kara kuru adamın çıkması bir oldu. Erislerin evinden beri gizlice çocukları takip ediyordu. Barakanın dışında beklemiş, içeride konuşulanları dinlemeye çalışmıştı. Ama rüzgârın uğultusu buna izin vermemişti. Duyduğu bölük pörçük cümleler yetersizdi. Yine de çocukların bir iş çevirdikleri belliydi. Ne olduğunu öğrenmeden peşlerini bırakmaya niyeti yoktu. Dükkânın penceresine yaklaşıp içeri göz atmayı denedi. Kirden kararmış camlar bunu mümkün kılmadı. Umutsuzca hayıflandı. Hazırlıksızdı. Metrelerce uzaktaki konuşmaları dinlemesini sağlayacak cihazlarını yanına almaya fırsat bulamamıştı. Kapının önünde gizlenip dışarı çıkmalarını beklemekten başka şansı yoktu.

      Kayla, “Ne kadar karışık ve pis!” diye söylendi.

      Rauf etrafa göz gezdirirken, “Hep böyleydi.” dedi. Hurdacı’yla СКАЧАТЬ