Usta ile Margarita. Bulgakov Mihail
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Usta ile Margarita - Bulgakov Mihail страница 30

Название: Usta ile Margarita

Автор: Bulgakov Mihail

Издательство: Can Yayınları

Жанр:

Серия:

isbn: 9789750720390

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      6

      Söylendiği gibi, şizofreni

      Beyaz gömlekli, sivri sakallı adam, Moskova yakınında nehir kıyısında kısa süre önce inşa edilmiş olan ünlü akıl hastanesinin kabul salonunda yeni gelenleri karşıladı. Saat sabahın bir buçuğu olmuştu. Üç hastabakıcı bir divanda oturan İvan Nikolayeviç’i göz hapsine almıştı. Çok üzgün olduğu anlaşılan Şair Ryuhin de İvan’ın yanına çökmüştü. İvan Nikolayeviç’i bağlamakta kullanılan peçeteler, yerde bir yığın olmuştu. İvan Nikolayeviç’in elleri ve ayakları artık serbestti.

      Beyaz gömlekli adamın içeri girdiğini gören Ryuhin, sarardı; öksürdü, çekinerek, “Merhaba doktor!” dedi.

      Doktor, Ryuhin’e doğru eğilerek selam verdi ama ona değil İvan Nikolayeviç’e baktı. İvan, kaşlarını çatmış, somurtuyor, kıpırdamadan oturuyordu. Doktorun gelişiyle kılı bile kıpırdamadı.

      Nedendir bilinmez, esrarlı bir havayla yan yan İvan Nikolayeviç’e korkuyla bakarak, “Doktor,” diye fısıldadı Ryuhin. “İşte tanınmış Şair Biezdomni. Şey… anlarsınız… fazla alkol almaktan… cinnet geçirmesinden korkuyoruz…”

      “Çok mu içerdi?” diye sordu, doktor dişlerinin arasından.

      “Arada içtiği olur tabii ama kendinden geçecek kadar değil…”

      “Hamamböceği, fare, iblis, kudurmuş köpek kovalamaya kalkışmış mı hiç?”

      “Hayır,” diyen Ryuhin irkildi. “Ona dün de rastladım, bu sabah da. Çok iyiydi.”

      “Neden içdonuyla? Yataktan mı kaldırdınız?”

      “Hayır doktor. Lokantaya bu kılıkta geldi.”

      “Yaaa!” dedi doktor; hoşnuttu. “Peki bu sıyrıklar ne? Kavga mı etti?”

      “Tahta perdeyi aşarken düştü. Lokantada da birine vurdu… Kim olduğunu bilmediğim birine…”

      “İyi, iyi,” dedi doktor. Sonra İvan’a döndü: “Merhaba!”

      “Selam parazit,” dedi İvan kalın, kaba bir sesle.

      Ryuhin öyle utandı ki, başını kaldırıp kibar doktora bakamadı. Ama doktor söylenenden hiç alınmadı. Alışkın, usta bir hareketle gözlüğünü çıkardı, beyaz gömleğinin eteğiyle camlarını sildikten sonra gözlüğü pantolonunun arka cebine yerleştirdi. Ardından İvan’a sordu:

      “Kaç yaşındasınız?”

      İvan kabaca bağırdı:

      “Beni rahat bırakacak mısınız, be adamlar? Canınız cehenneme!” Sonra herkese sırtını döndü.

      “Neden kızıyorsunuz? Size kötü bir şey mi dedim?”

      “Yirmi üç yaşındayım,” dedi İvan, telaşla. “Hepinizi şikâyet edeceğim. Özellikle seni yavşak!” dedi Ryuhin’e.

      “Hepimizi niçin şikâyet edeceksiniz?”

      “Benim, benim gibi aklı başında birini tutup zorla tımarhaneye sürükledikleri için,” karşılığını verdi İvan, öfkeyle.

      O an Ryuhin, İvan’a daha büyük bir dikkatle bakıp ürperdi; gözlerinde en ufak bir delilik belirtisi yoktu. Griboyedov’dayken bulanık bakan gözleri, eski canlılığına ve açıklığına kavuşuvermişti.

      “Aman Tanrım!” dedi Ryuhin, korkuyla, kendi kendine. “Kuşkusuz, hiçbir şeyi yok. Ne biçim iş bu? Ne hakla onu sürükleyerek buraya getirdik? Bir şeyi yok, iyi, yalnızca biraz yüzü sıyrılmış…”

      Doktor, pırıl pırıl madenî ayaklı arkalıksız beyaz iskemleye çökerken, sakin bir sesle, “Tımarhanede değilsiniz,” dedi, “bir kliniktesiniz. Gerekmediği halde burada sizi zorla tutmak kimsenin aklından geçmez.”

      İvan Nikolayeviç, doktora kuşkuyla bakıp homurdandı:

      “Tanrı’ya şükür! Aptallar alayı arasında sonunda aklı başında biri. Bu aptalların ilki de şu budala, şu işe yaramaz Saşka.”

      “İşte yaramayan Saşka da kim?” diye sordu doktor.

      Kirli parmağını Ryuhin’e uzatan İvan, “İşte o, Ryuhin!” diye yanıt verdi.

      Ryuhin, kıpkırmızı kesildi. “Gösterdiğim yakınlığa nasıl teşekkür ediyor,” diye düşündü üzüntüyle. “Gerçekten köpeğin biri bu herif.”

      Ryuhin’i yerin dibine batırmayı kafasına koyduğu anlaşılan İvan, “Ruhbilimsel yönden tam bir kulak21, üstelik büyük bir dikkatle proleter maskesi ardına gizlenen bir kulak. Şu üzgün surata bakın; onu, yazdığı mısralarla karşılaştırın. 1 Mayıs için yazdığı mısralarla! Hah hah hah ha!.. ‘Kalkın, isyan edin! Tabii ya kalkıp isyan etsinler (!)’ Gerçek düşüncelerini anlayabilmek için biraz da içine bakın… Şaşırıp kalırsınız!”

      İvan Nikolayeviç ardından, herkesi ürperten bir kahkaha attı.

      Güçlükle soluk alan Ryuhin, yüzü kıpkırmızı, nefret dolu bir düşmana arka çıktığını, bunun da koynunda yılan beslemek anlamına geldiğini düşünüyordu. İşin kötüsü, yapılacak bir şey yoktu. İnsan bir akıl hastasıyla nasıl kavga ederdi!

      Biezdomni’nin suçlamalarını büyük bir dikkatle dinleyen doktor, “Peki, sizi neden buraya getirdiler?” diye sordu.

      “Aşağılık hıyarlar, cehenneme kadar yolları var! Üstüme atılıp birtakım paçavralarla beni bağladılar. Sonra da bir kamyonete sürüklediler!”

      “Lokantaya neden bu kılıkta gittiğinizi sorabilir miyim?”

      “Kılığımın şaşılacak bir yanı yok,” dedi İvan. “Moskova Irmağı’nda yüzdüm, bu arada elbiselerimi çaldılar. Yerine de gördüğünüz pislikleri bıraktılar! Moskova’da çırılçıplak gezemezdim ya. Elimin altında ne varsa onu giydim. Çünkü hemen Griboyedov’a gitmem gerekiyordu.”

      Doktor, soru dolu bakışlarını Ryuhin’in üzerinde gezdirdi. Beriki homurdandı:

      “Lokantanın adıdır.”

      “Haaa!” dedi doktor. “Aceleniz neydi? Bir iş randevusuna mı yetişecektiniz?”

      İvan Nikolayeviç, çevresine kuşkuyla baktı:

      “Danışmanı yakalamaya çalışıyorum ben.”

      “Ne danışmanı?”

      “Berlioz’u tanır mısınız?” diye anlamlı bir ses tonuyla sordu İvan.

      “Besteci Berlioz’u mu?”

      İvan, bu soruya çok üzüldü.

      “Ne? Hangi besteci? Haaa! СКАЧАТЬ