Название: Grimm Masalları
Автор: Братья Гримм
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-83-8
isbn:
Parmak Çocuk yeniden işe koyulduğunda muhafızlar içeriden gelen şıkır şıkır para seslerini duymuş ve hemen hırsızı yakalamak üzere içeri dalmışlar. Ama onların geldiğini fark eden minik terzi, hemen bir köşeye fırlayarak bir madenî paranın altına saklanmış ve: “Buradayım, buradayım!” diye seslenerek muhafızlarla alay etmiş. Adamlar o tarafa koşuşunca Parmak Çocuk bir başka köşedeki paranın altına saklanarak yine: “Buradayım, buradayım!” diye seslenmiş. Bu şekilde dalga geçerek nöbetçileri öyle çok oyalamış ki adamlar bir süre sonra yorularak çekip gitmişler. Parmak Çocuk paraların hepsini teker teker aşağıya attıktan sonra pencereden sıvışıvermiş.
Haydutlar ona: “Amma da cesur adammışsın! Bizim reisimiz olur musun?” diye sorup övgüler yağdırmışlar.
Parmak Çocuk onlara teşekkür ederek önce bütün dünyayı gezip görmek istediğini söylemiş. Sıra parayı paylaşmaya geldiğinde minik terzinin payına, daha fazlasını taşıyamayacağı için sadece bir sikke düşmüş. Sonra kılıcını kuşanmış ve haydutlara veda ederek yola koyulmuş. Birkaç ustanın yanında iş bulup çalışmış ama bu işler hoşuna gitmemiş. Sonunda bir handa uşak olarak çalışmaya başlamış.
Oradaki kızlar ondan pek hoşlanmamışlar çünkü Parmak Çocuk gizlice onların yaptıklarını, tabaklardan nasıl yemek aşırdıklarını, kilerden nasıl öteberi çaldıklarını görüyor ve patrona haber veriyormuş. Kızlar bu yüzden aralarında konuşup: “Ona gününü göstermeliyiz.” diyerek bir eşek şakası yapmaya karar vermişler. Kızlardan biri bahçede çimleri keserken Parmak Çocuk’un lahanaların arasında oraya buraya sıçradığını görmüş. Çimenlerden bir yığın yapıp Parmak Çocuk’u da içine alarak ineklerin önüne atıvermiş. Siyah, kocaman bir inek hiç farkında olmadan onu yutuvermiş. Ama ineğin midesi Parmak Çocuk’un hiç hoşuna gitmemiş çünkü karanlıkmış ve yakacak bir mum da yokmuş.
İnek sağılırken seslenmiş:
“Fış, fış, fış!..
Güğüm ne zaman dolacakmış?”
Ama süt sağma sesinden, ineğin sesi duyulmamış. Derken çiftlik kâhyası ahıra gelerek: “Bu inek yarın kesilecek.” demiş. Bu sefer Parmak Çocuk korkmuş ve cırtlak bir sesle: “Ben burada hapsoldum, önce beni dışarı salın!” diye seslenmiş.
Kâhya sesi duymuş ama nereden geldiğini anlayamayınca: “Neredesin?” diye sormuş. “Siyah ineğin midesinde.” diye cevap vermiş Parmak Çocuk ama adam bunun ne demek olduğunu anlayamadan çekip gitmiş.
Ertesi sabah ineği kesmişler. Onu parçalarına ayırırken şans eseri Parmak Çocuk’a bir şey olmamış ama sucuk yapılacak etlerin arasında, kasabın tezgâhına sürüklenmiş. Kasap işe koyulduğu anda var gücüyle: “Çok derin kesme, çok derin kesme, altında ben varım!” diye haykırmış.
Ancak satırın çıkardığı gürültüde çocuğun sesi kaybolup gitmiş. Parmak Çocuk çaresiz kalınca satır darbelerinin arasında sıçramış, hiçbir yerine temas etmeden tek parça hâlinde kurtulmuş. Bu sefer de kendisini yağ parçacıklarının arasına bırakarak pastırma yapılacak bölüme doğru kaymış. Bu bölüm öyle darmış ki çok uzun süre bu bacada asılı kalıp islenmiş.
Derken kış geldiğinde bir misafire pastırma ikram etmek üzere Parmak Çocuk’u bacadan aşağı indirmişler. Aşçı kadın pastırmayı dilimlerken Parmak Çocuk boynu kesilmesin diye kafasını fazla uzatmamaya dikkat etmiş. O anda bir fırsatını bularak sıçrayıp kurtulmuş. Ama evdeki işler kötüye gittiğinden Parmak Çocuk, daha fazla orada kalmak istememiş ve tekrar gezintilerine koyulmuş. Ancak özgürlüğü çok uzun sürmemiş ve açık arazide dolaştığı sırada bir tilki gelip onu kapıvermiş.
“Hey, Bay Tilki! Yanlışlıkla boğazına takıldım, beni serbest bırak!” diye seslenmiş Parmak Çocuk. “Haklısın, zaten yutulur lokma değilsin. Eğer bana babanın kümesindeki tavukları getireceğine söz verirsen seni bırakırım.” demiş Bay Tilki. Parmak Çocuk da: “Seve seve. Tavukların hepsi senin olacak, söz veriyorum.” demiş.
Tilki onu serbest bırakınca hemen evine koşmuş. Babası, Parmak Çocuk’u görünce o kadar sevinmiş ki tavukların hepsini kendi isteğiyle Bay Tilki’ye vermiş.
“Ben de sana para getirdim.” diyen Parmak Çocuk, babasına haydutlardan aldığı sikkeyi vermiş ve: “Neden bütün tavukları tilkiye verdin?” diye sormuş. Babası da: “Ah sersem oğlum, kümeste bir sürü tavuğum olacağına bir tanecik oğlum olsun yeter.” diye cevap vermiş.
Genç Dev
Evvel zaman içinde bir köylü ile boyu parmak kadar olan, hiç büyümeyen bir oğlu varmış. Bu Parmak Çocuk yıllar boyunca bir kıl kadar bile uzamamış. Bir keresinde babası çifte sürmeye giderken oğlu da: “Baba, ben de seninle geleceğim.” demiş.
Babası da: “Benimle mi geleceksin? Hayır, olmaz; senin dışarıda işin yok, üstelik yollarda kaybolabilirsin!” demiş. Bunun üzerine Parmak Çocuk ağlamaya başlayınca babası dayanamamış, onu cebine koyarak yanında götürmüş. Adam tarlaya gittiğinde oğlunu tekrar cebinden çıkararak onu taze kesilmiş bir karığın üstüne bırakmış.
O sırada uzaktan kocaman bir dev görünmüş. Babası da uslu dursun diye, oğlunu korkutmak amacıyla: “Şu dev canavarı görüyor musun? İşte o, seni almaya geliyor.” demiş.
Ancak dev, büyük adımlarıyla bir çırpıda yanlarına yaklaşmış. Küçük Parmak Adam’ı dikkatlice iki parmağıyla kaldırmış, incelemiş ve tek kelime etmeden onu alıp gitmiş. Babası öylece kalakalmış, tek bir kelime edememiş ancak yaşadığı sürece bir daha oğlunu göremeyeceğini düşünmüş.
Dev; Parmak Çocuk’u eve götürmüş, beslemiş ve her nasılsa devlerin yanında yaşayan Parmak Çocuk, büyüyüp uzamış ve çok güçlenmiş.
İki yıl geçtikten sonra dev, genç oğlanı ormana götürmüş; amacı onun gücünü sınamakmış.
Dev, ona: “Kendine bir dal kopart.” demiş. Oğlan o kadar kuvvetliymiş ki koca, genç bir ağacı olduğu gibi yerinden söküvermiş. Ancak tatmin olmayan dev: “Bundan daha iyisini yapmalısın.” diyerek onu eve geri götürmüş ve iki yıl daha beslemiş.
Dev, oğlanı ormana tekrar getirdiğinde oğlanın gücü daha da artmış bir hâldeymiş; bu sefer yaşlı bir ağacı tamamen yerinden sökmeyi başarmış. Ancak deve bu da yetmemiş ve oğlanı alıp iki yıl daha besledikten sonra yine ormana getirmiş.
Bu sefer: “Şimdi benim için uygun bir dal kopart.” demiş. Oğlan en heybetli meşe ağacını tuttuğu gibi kopartmış ki ağaç ellerinde ikiye yarılmış. Üstelik bu, onun için çocuk oyuncağıymış.
Dev bu sefer: “Şimdi oldu, artık mükemmelsin.” demiş ve onu ilk bulduğu tarlaya geri götürmüş.
Oğlanın babası orada hâlâ saban sürüyormuş. Genç dev, ona doğru giderek: “Babam, genç oğlunun ne kadar da harika bir adam olduğunu görüyor mu?” diye sormuş.
Babası irkilerek: “Hayır, СКАЧАТЬ