Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü - Анонимный автор страница 4

Название: Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-35-5

isbn:

СКАЧАТЬ katarına koşul- (АДАМ КАТАРЫНА КОШУЛ-) [insan yerine konmak] 1. Büyümek, yetişkin olmak. 2. Durumu düzelmek, adam yerine koyulmak. “Sizdi kanday kılıp adam katarına koşuuga bolot?!” -BS2. (Sizi nasıl edip adam yerine koyacağız?)

      adam kıl- (АДАМ КЫЛ-) [adam etmek] Adam etmek.

      adam noo (АДАМ НОО) [insan noo] 1. Masalsı, mitik yaratık, dev. 2. Yabani adam: “Adam noo, çıñıroon / Aytılgandın baarı bar.” -SO. (Yabani adam, yaratıklar / Söylenenlerin hepsi var.)

      adam oozuna algıs (АДАМ ООЗУНА АЛГЫС) [insan ağzına alınmaz] 1. İnsan ağzına alınmaz. Ayıp sayılan, kaba, pis söz. 2. Yenilecek durumda olmayan, bozulmuş (yemek), ite atsan yemez.

      adebin ber- (АДЕБИН БЕР-) [edebini vermek] bk. adebin koluna ber-.

      adebin koluna ber- (АДЕБИН КОЛУНА БЕР-) [edebini eline vermek] Haddini bildirmek, yola getirmek, cezalandırmak: “Аnciyandаn Ürbülçök / Аşkеrе kırааn Burhuy / Аlаmın dеp kеliptir / Аtаgı çıkkаn kız Cаñıl / Аdеbin kоlgо bеriptir.” -АC. (Anciyan’dan Ürbilçök / Üstün yiğit Burhuy / Alacağım diye gelmiş / Namı duyulan Cañıl / Haddini bildirmiş.)

      adiden aş- (АДИДЕН АШ-) [haddini aşmak] Haddini aşmak, ölçüyü kaçırmak: “Adiden aşkan boluşsuñ / Kılasıñ kündö cıyındı.” -TS. (Haddini aşan yöneticisin / Her gün toplantı yapıyorsun.)

      aga aytkan kayran söz (АГА АЙТКАН КАЙРАН СӨЗ) [ona söyleyen kıymetli söz] Ona söylenen söz boş, ona söylemekle söz boşuna gider.

      aga emne cok (АГА ЭМНЕ ЖОК) [ona ne yok] Ona mı kalmış.

      aga ton (АГА ТОН) [ağabey kürk(ü)] etn. hlk. Evlilik sırasında erkek tarafından, kızın ağabeylerinden birine armağan edilen değerli elbise.

      ak alıp çık- (АК АЛЫП ЧЫK-) [ak alıp çıkmak (ak, Kırgız kültüründe süt ürünlerinin genel adı)] Uzaktan gelen misafirlere kımız, ayran ikram etmek: “Coldu katar ak alıp çıgıp suusun sungan kırgızdar arbın coluga baştadı.” -TM1. (Yol boyunca kımız, ayran gibi içecek ikram eden Kırgızlarla çok karşılaşmaya başladı.)

      ak altın (АК АЛТЫН) [ak altın] Pamuk, tarım bitkisi: “22 tonna ak altın cıynalıp alındı.” -KT. (Yirmi iki ton pamuk toplandı.)

      ak arala- (АК АРАЛА-) [ak aralamak] Ak düşmek: “Çaçın ak aralap kalıptır.” (Saçlarına ak düşmüş.)

      ak baş (АК БАШ) [ak baş] Atların ayağında çıkan yara.

      ak bata (АК БАТА) [beyaz dua] Hayır dua.

      ak bata, kızıl kan (АК БАТА, КЫЗЫЛ КАН) [ak dua, kırmızı kan] Yemin, ant: “Ak bata kızıl kanı bar / Cakıp menen Karmanap…” -CM. (Yeminleri var / Cakıp ile Karmanap…)

      ak bata, kızıl kan kıl- (АК БАТА, КЫЗЫЛ КАН КЫЛ-) [ak dua, kırmızı kan etmek] Ant içmek, yemin etmek: “Ak bata, kızıl kan kılıp kızımdı bereyin degen ubadam bar ele.” -KE2. (Ant içerek kızımı vereyim diye sözüm vardı.)

      ak bolot mizin calaş- (АК БОЛОТ МИЗИН ЖАЛАШ-) [ak polat ağzını yalaşmak] Ant içmek, yemin etmek: “Ak bolot mizin calaştım / Al cetkiz coogo karaştım / Aykölüm Manas sen üçün / Ar-namısıñ talaştım.” CM. (Ant içerek / Güçlü düşmanla savaştım / Yüce Manas’ım senin için / Namusunu korudum.)

      ak caan (АК ЖААН) [ak yağış] Çiseleyen yağmur.

      ak calgasın (АК ЖАЛГАСЫН) [ak nasip etsin] Yanlışlıkla yere süt ürünü dökülünce ‘Allah affetsin’ anlamında söylenen söz.

      ak cay (АК ЖАЙ) [ak yaz] Yazın tam ortası.

      ak cazganın kör- (АК ЖАЗГАНЫН КӨР-) [Hakk’ın yazdığını görmek] Allah’ın yazdığını görmek, başa geleni çekmek: “Kazattan kaytpay ölölük / Ak cazganın körölük.” -СО. (Savaştan kaçmadan ölelim / Allah, ne yazdıysa görelim.)

      ak cem (АК ЖЕМ) [ak yem] Alıcı kuşlar eğitilirken onlara verilen suda bekletip kanı temizlenmiş et parçası.

      ak cerden (АК ЖЕРДЕН) [hak(lı) yerden] Suçsuz yere: “Atamdı ak cerinen aydap ciberişken eken.” -ÇA1. (Babamı suçsuz yere sürgün etmişler.)

      ak col (АК ЖОЛ) [ak yol] 1. Doğru yol: “Ak col menen cürgün dep / Aytçı ele akıl bularga.” -G-K. (Doğru yolda olun diye / Söylerdi akıl bunlara.) 2. Yolculuk öncesi söylenen iyi yolculuklar, anlamındaki dilek sözü: “Bardıgı konoktorgo ak col kaalaştı.” -ÇA1. (Herkes misafirlere iyi yolculuklar diledi.)

      ak coldon adaş- (АК ЖОЛДОН АДАШ-) [hak yoldan sapmak] Doğru yoldan çıkmak, kötü yola düşmek: “Ak coldon adaşkandarga col körsötöt.” -KT. (Doğru yoldan çıkanlara yol gösterir.)

      ak coltoy (АК ЖОЛТОЙ) [ak uğurlu] Uğurlu, hayırlı: “Mektepteri ak coltoy bolsun!” -KT. (Okulları uğurlu olsun!)

      ak colu açıl- (АК ЖОЛУ АЧЫЛ-) [ak yolu açılmak] 1. Yolculuğu iyi geçmek: “Ak coluñar açılsın! -dep Akbalta, Cakıp, Çıyırdı ene bata berip uzatıp kalıştı.” -TM1. (“Yolculuğunuz iyi geçsin!” diye Akbalta, Cakıp, Çıyırdı Ana dua ederek uğurladılar.) 2. İşleri iyi gitmek: “Arman oydon cuulsa / Ak colubuz açılsa.” -CM. (Sıkıntılar gitse / İşlerimiz açılsa.)

      ak coluñ açılsın (АК ЖОЛУҢ АЧЫЛСЫН) [ak yolun açılsın] “Yolun açık olsun!” anlamında söylenen dilek sözü.

      ak cooluguñ başıñdan tüşpösün (АК ЖООЛУГУҢ БАШЫҢДАН ТҮШПӨСҮН) [beyaz örtün başından düşmesin] Yeni evlenmiş kadına “Allah bir yastıkta kocatsın!” anlamında söylenen söz.

      ak cooluk (АК ЖООЛУК) [beyaz örtü] Kadın, eş, zevce: “Toguz uuldun birine / Ak cooluk başın buubapsıñ, ata!” -ET2. (Dokuz oğlun hiç birine / Zevce alıp evlendirmemişsin, baba.)

      ak cuumal (АК ЖУУМАЛ) [beyaz tenli] Beyaz tenli: “Kempiri caş, kırktarga çıgıp kalgan, uzun boyluu, açık-ayrım, ak cuumal, arık çıray ayal.” -BE. (Eşi henüz genç, yaşı kırklara gelmiş, uzun boylu, açık sözlü, beyaz tenli, zayıfça bir bayandı.)

      ak СКАЧАТЬ