Название: Selçuklu Anadolusu’nda Devlet-Toplum-Ekonomi / Makaleler
Автор: Mikâil Bayram
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-92-0
isbn:
1926’da yeni bir düzenleme ile Sadreddin Konevî’nin kitapları asıl yerinden Konya Yusufağa Kütüphanesi’ne konulmuş ve bugün burada hizmete sunulmaktadır. Sadreddin Konevî’nin kaç kitabı bulunduğu ve ne kadarının günümüze geldiği bu yazıda ele alınacaktır.
Sadreddin Konevî’nin babası Malatyalı Şeyh Mecidüddin İshak Anadolu Selçukluları devleti hizmetinde bulunmuş, birkaç defa diplomat olarak Bağdat’a gitmiş, bu yolculukları esnasında Musul ve Cizre’de devrin tanınmış ilim adamlarından İbnü’l-Esir kardeşlerle, İbnü’l-Cevzî ve oğlu Abdurrahman ile görüşmeleri olmuş ve onların birtakım eserlerini ve daha başka eserler edinmiştir. Bu eserler oğlu Sadreddin Konevî’ye intikal etmiştir ki bunların birçoğu müelliflerin veya yakınlarının el yazılarıdır. Diğer taraftan Sadreddin Konevî uzun süre Suriye ve Mısır’da üvey babası Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin yanında bulunmuş, üvey babasının da birçok eserleri Sadreddin Konevî’ye intikal etmiştir. Bu eserler arasında İbnü’l-Arabî’nin kendi el yazısı olan telif eserleri ve Mağrip’ten getirdiği birtakım şahsi eserleri de bulunmaktadır.
Sadreddin Konevî’nin kendi telifi olan eserlerin kendi el yazısı olan nüshaları da kitapları arasında bulunuyordu. Dostlarına ve devlet adamlarına yazdığı mektupları ve dostlarının kendisine yazdıkları mektuplar ve birtakım küçük risaleleri özel defterlerinde toplamıştı. Kısacası zengin ve muhtevalı bir koleksiyona sahip idi. Onun bu defterleri Anadolu Selçukluları döneminin ilmî, siyasi ve kültürel hayatı ile ilgili zengin bir arşiv niteliğinde idi.
Sadreddin Konevî, sürekli yazan, not düşen bir bilim adamıdır. (Bk. Burada Levha, IV. ve XII.) Dostlarına, devlet adamlarına mektuplar yazmakta bazen küçük bir hatırasını tarih vererek bir kenara kaydetmektedir. Fakat ömrünün son bir yılına ait hiçbir notuna rastlanmamaktadır. Bu durum onun ömrünün son yılında hasta olduğunu düşündürmektedir. Bu yazıya konu olan Vasiyye’sini muhtemelen hasta olduğu günlerde ya bizzat yazmış ya da yakınlarına yazdırmış olmalıdır.
Sadreddin Konevî’nin kitapları onun adına inşa edilen kitaplığa yerleştirilirken her kitabın kapak sahifesine (zahriye) şöyle bir vakıf kaydı yazmışlardır:
Bu vakıf kaydının kısaca tercümesi şöyledir: Kendisinin telifi olan bu kitap Sadru’ddin Muhammed tarafından kabri yanında inşa edilen kütüphaneye Müslümanların yararlanmaları için vakfedildi. Kitabın ancak rehin karşılığında kitaplıktan çıkarılmasını aksi hâlde yerinde ondan yararlanılmasını şart koştu… (Bk. Burada Levha, II.)
Bu ibare onun kendi telifi olan Denizlili Yusuf b. Ahmed tarafından 672 (1273) yılında kopya edilen Miftahu Cemi’l-gayb adlı eserinin 1a sayfasında yazılar vakıf kaydıdır.124 Diğer kitaplarının her birinin kapak sayfasında buna benzer bir vakıf kaydı yazılmıştır. Bu demektir ki ölümünden sonra S. Konevî’nin bütün kitapları tescil edilmiştir. Ancak bu kitaplarının miktarını ve adlarını öğrenebileceğimiz bir liste o günden günümüze gelmemiştir. Bu yüzden de S. Konevî’nin kaç kitabı bulunduğunu bilmiyoruz.
Ancak Fatih Sultan II. Mehmet zamanında Karaman ili fethedilince o bölgedeki vakıfları tescil etmek amacıyla 880 (1475-76) yılında Karaman iline gönderilen Osmanlı il yazıcıları Konya’da Sadreddin Konevî’nin vakfını da tescil etmişlerdir. Bu arada Konevî’nin kütüphanesindeki kitapları da tek tek kaydetmişlerdir. Bu kayda göre Konevî’nin vakfı olan kitapların sayısı 200 küsur eserdir.125 Bu liste ile bugün Konya Yusufağa Kütüphanesinde bulunan Sadreddin Konevî’nin kitapları karşılaştırıldığı zaman yedi yüzyılı aşan tarih süreci içinde pek çok kitaplarının zayi olduğu görülmektedir. Bu kitapların ne şekilde zayi olduğunu açıklamaya geçmeden önce Sadreddin Konevî’nin şahsi kitapları ile ilgili bazı önemli tarihî bilgileri kısaca hatırlatmam gerekmektedir.
Sadreddin Konevî hayatta iken etrafında çok sayıda talebeleri bulunuyordu. Bu talebeleri onun gözetiminde bilimsel çalışmalarını yürütüyorlardı. Onun ve hocası İbnü’l Arabî’nin eserlerini okuyor, istinsah ediyor ve hatta onun teşvik ve yol göstermeleriyle şerhler, telifler yapıyordu.126 Onun ölümünden sonra da müellefat sahibi olan bazı talebeleri ünlenmişlerdir. Bunlardan çok tanınmış olanları şunlardır:
1. Kutbuddin Şirazî (710/1310)
2. Müeyyeddüddin Mahmud el-Cendî (700/1301)
3. Fahruddin-i İrâkî (688/1289)
4. Şihabü’d-din Çoban el-Eraklî (?)
5. Saidüddin el-Fergânî (692/1393)
6. Zeynüddin Muhammed b. Ebi Bekr er-Razi (678/1279)
7. İzzü’d-din Muhammed eş-Şirvânî (?)
Dönem dönem birçok tanınmış bilim adamları İbnü’l-Arabî’nin ve S. Konevî’nin eserlerinin ana nüshalarına ulaşmak için uzak yerlerden Konya’ya kadar gelerek Sadreddin Konevî Kütüphanesi’nde bir süre çalışma imkânı bulmuşlar onun ve İbnü’l-Arabî’nin eserlerini istinsah ederek götürmüşlerdir. Bunların tanınmış olanlarından birkaçı şunlardır:
1. Ünlü Dilci Mecdü’d-din Muhammed el-Fîrûzâbâdî (817/1414)
2. Molla Abdurrahman Cami (898/1492)
3. Fatih Sultan Mehmet’in Hocası Akşemseddin (862/1457)
4. Yâr Ali Şirazî (814/1412)
5. Seyyid Şerif el-Cürcânî (816/1414)
6. Tarihçi Bedrüddin el-Ayni (823/1420)
Kadı Burhâneddin’in özel tarihçisi Aziz-i Esterâbâdî’nin bildirdiğine göre Eretna Oğulları devri bilginlerinden Yâr Ali Şirazî Kayseri’den birkaç halı ile Konya’ya gelmiş ve Sadreddin Konevî’nin makamına halıları hediye etmiştir.127 Yâr Ali bu vesile ile bir müddet Konya’da Sadreddin Konevî’nin özel defterlerini mütalaa etme imkânı bulmuş ve defterlerde bulunan mektup ve risalelerden müteşekkil iki Mecmuatü’r-resâü meydana getirmiştir. Bu mecmualardan biri Ayasofya (Süleymaniye) Kütüphanesi no. 2349’da kayıtlıdır. Bu mecmuada Yâr Ali Şirazî, Sadreddin Konevî ile Ahi Evren diye tanınan Kırşehirli Hace Nasîrüddin Mahmud’un birbirlerine yazdıkları mektupları kopya ederek bir eser vücuda getirmiştir. Ancak Yâr Ali bu mektupların Sadreddin Konevî ile İranlı Filozof СКАЧАТЬ
124
Bk. Burada Levha: II.
125
Bk. İ. Hakkı Konyalı,
126
Bk. Burada Levha: III.
127