Profesör Challenger’ın Tüm Maceraları. Артур Конан Дойл
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Profesör Challenger’ın Tüm Maceraları - Артур Конан Дойл страница 17

Название: Profesör Challenger’ın Tüm Maceraları

Автор: Артур Конан Дойл

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-42-6

isbn:

СКАЧАТЬ ya da Profesör Challenger’ın direktifleri doğrultusunda daha ileriki bir tarih için bekletileceklerdi. Çünkü henüz kendisinin, bu bilinmedik ülkeye giderken bize vereceği direktiflere ne gibi hükümler koyacağını bilmiyorduk. Telefonla aradığımızda basına karşı ateş püskürmesini dinlemekten başka bir şey elde edememiştik. Konuşmayı bitirirken, gideceğimiz gemiyi haberdar etmemiz durumunda başlangıç için gerekli gördüğü talimatları ileteceğini söylemişti. İkinci bir arama ise karısının şikâyetçi bir havada meleyerek, kocasının şu anda bir öfke nöbetine tutulduğunu belirtmesinden başka bir fayda getirmemişti. Ricalar ederek, bizden, onu daha da alevlendirecek şeyler yapmamamızı istiyordu. Gün içinde daha sonraki bir üçüncü deneme, müthiş bir çatırtı sesiyle sona ermişti ve akabinde operatörden gelen mesaj, Profesör Challenger’ın alıcısının parçalandığını belirtiyordu. Bundan sonra, iletişim çabasından tamamen vazgeçtik.

      Ve şimdi sabırlı okuyucularım, artık size doğrudan hitap edemeyeceğim. Bundan sonra (tabii, eğer bu hikâyenin geri kalan kısmı gerçekten size ulaşırsa) olacaklar, ancak temsil ettiğim gazete kanalıyla yansıyabilecek. Bütün zamanların en harika, en olağanüstü yolculuğu olacak; bu yolculuğa zemin hazırlayan olaylar dizisini editörün ellerine teslim ediyorum ve eğer ki İngiltere’ye bir daha hiç dönemezsem, en azından bu işin nasıl başladığına dair bir kayıt olacak. Bu son satırları Francisca adlı feribotun bekleme salonunda yazmaktayım ve bunlar daha sonra pilot vasıtasıyla McArdle’ın emniyetine verilecek. Not defterini kapatmadan önce son bir tablo çizmek istiyorum; içimde taşıyacağım ülkenin son bir tablosu olacak bu. Sonbaharın bitimine yakın, sisli ve ıslak bir sabah; ince ve soğuk bir yağmur çiseliyor. Yağmurlukları parıldayan üç figür, iskele boyunca yürüyor, kalkış flamasının dalgalandığı borda iskelesine doğru yöneliyorlar. Önlerinde sandıklarla, paketlerle ve silah kutularıyla tepeleme yüklenmiş el arabasını ittiren bir hamal var. Profesör Summerlee, uzun ve melankolik silüetiyle başı önde, ayaklarını sürüyerek yürüyor, daha şimdiden kaderine küstüğü belli. Lord John Roxton, seri adımlarla yürüyor ve ince, hevesli yüzü, yürüdükçe boyun atkısıyla avcı şapkasının arasında parıldıyor. Bana gelince, artık bütün bu hazırlanma telaşesini ve ayrılık sızısını ardımda bıraktığım için mutluyum ve eminim ki bu, her hâlimden belli oluyor. Gemiye yaklaştığımız sırada aniden, arkamızdan bir bağırtı duyuyoruz. Bizi gitmeden önce görmek için söz vermiş olan Profesör Challenger bu. Soluk soluğa kalmış, kırmızı suratlı, öfkeli figür bize yetişiyor.

      “Hayır, teşekkür ederim.” diyor. “Gemiye hiç çıkmasam daha iyi olur. Size söylemek istediğim birkaç söz var sadece, onları da burada rahatlıkla söyleyebilirim. Hiçbir şekilde bu yolculuk için size minnettar olduğumu sanmanızı istemiyorum. Anlamalısınız ki bunun benim nazarımda hiçbir önemi yok, bu konuda en ufak bir kişisel borçluluk duymak gibi bir kaygı taşımıyorum. Gerçek, gerçektir ve sizin rapor edeceğiniz hiçbir şey, bunu hiçbir şekilde değiştiremez. Ancak olsa olsa bir kısım önemsiz insan topluluğunun heyecanlanmasına ve meraklarının giderilmesine aracı olabilir. Bilgiler ve hedefinizle ilgili talimatlarım, bu mühürlü mektupta. Bunu Amazon’da, Manaos adlı bir kasabaya ulaştığınızda açacaksınız ancak üzerinde belirtilen tarih ve saatten önce değil. Söylediklerim yeterince anlaşıldı mı? Şartlarıma kesinlikle uyulmasını tümüyle sizin şerefinize bırakıyorum. Hayır, Bay Malone, sizin mektuplarınıza bir kısıtlama getirecek değilim, ne de olsa yolculuğunuzun amacı gerçekleri ortaya çıkarmak. Ancak mutlak varış noktanızı kesinlikle açıklamayacaksınız ve geri dönene kadar da hiçbir şey basında yer almayacak. Güle güle, bayım! Talihsizce dâhil olduğunuz iğrenç meslek grubu için duygularımı hafifletmeyi bir nebze olsun başardınız. Güle güle, Lord John; anlıyorum ki bilim, sizin için kapalı bir kutu fakat sizi bekleyen av sahası için kendinizi tebrik edebilirsiniz. O sahaya eriştiğinizde eminim ki füze gibi üzerinize atılan dimorphodon’u nasıl yere mıhladığınızı anlatma şansına erişeceksiniz. Ve size de güle güle, Profesör Summerlee; eğer hâlâ kendinizi geliştirme yeteneğiniz kaldıysa ki samimi olarak bundan şüpheliyim, o taktirde Londra’ya daha aydınlanmış birisi olarak döneceksiniz.”

      Böylece, topukları üzerinde döndü. Bir dakika sonra trenine doğru yol alırken, güverteden, kısa, basık silüetinin yumuşak hareketlerle uzaklaştığını görebiliyordum. Şu anda kanal boyunca iyice ilerlemiş durumdayız. Mektuplar için son çan çalıyor ve kaptan için veda vakti. Bundan sonra ufukta kaybolan bir tekneyiz artık. Tanrı geride bıraktıklarımızı korusun ve bizi sağ salim geri döndürsün.

      7. BÖLÜM

      “Yarın, Bilinmeze Doğru Yola Çıkıyoruz”

      Bu hikâyenin ulaştığı kişileri, lüks kabinli gemide geçirdiğimiz yolculuğun ayrıntılarıyla veya Para’da kaldığımız bir haftayı anlatarak (araç gereçlerimizi toparlamaya canıgönülden yardımcı olan Pereira da Pinta şirketine içten teşekkürlerimi sunmanın haricinde) sıkmak istemiyorum. Aynı şekilde Atlantik’i geçtiğimiz gemiden biraz daha ufak bir buharlıyla, geniş ve yavaşça akan bir nehirde yaptığımız yolculuğa da kısaca değiniyorum. Sonunda kendimizi Obidos Boğazı’nda bulmuş ve Manaos kasabasına ulaşmıştık. Britanya ve Brezilya Ticaret Şirketi Temsilcisi Bay Shortman, bizi buradaki yetersiz imkânlara sahip bölge motellerinin eline bırakmayarak kendi çiftliğinde ağırladı ve Profesör Challenger tarafından verilen talimatların bulunduğu mektubun açılacağı gün gelinceye kadar burada kaldık. O gün olup biten şaşırtıcı olayları aktarmaya başlamadan önce, yol arkadaşlarımın ve daha öncesinde ekibimize kattığımız yardımcıların daha ayrıntılı bir portresini çizmek istiyorum. Bu rapor, dünyaya açıklanmadan önce sizin ellerinizden geçeceği için, ben her ne kadar serbest bir tarz kullansam da bu materyalin sunumunu sizin inisiyatifinize bırakıyorum Bay McArdle.

      Profesör Summerlee’nin bilimsel başarıları herkesçe iyi bilindiği için onları burada tekrar ele almayı gereksiz buluyorum. Aslında kendisi böyle sıkı bir yolculuk için ilk bakışta tahmin edilenden daha hazırlıklı. Uzun, zayıf, iplik gibi vücudu, yorgunluğa karşı umarsızlığı, yarı alaycı mizah anlayışı ve çoğunlukla hoşgörüsüz yapısı, etrafındaki şartlardan hiç etkilenmiyor. Altmış altı yaşında olmasına rağmen, karşımıza zaman zaman çıkan zorluklara karşı şikâyet ettiğini hiç mi hiç duymadım. Onun varlığının yolculuk için bir engel teşkil ettiğini düşünmüştüm ancak şimdi onun en az benim kadar dayanıklı olduğuna kesin kanaat getirmiş durumdayım. Yapı itibarıyla doğal olarak sert ve kuşkucu birisi. Ta başından beri Profesör Challenger’ın tam bir şarlatan olduğuna, hepimizin saçma sapan ve nafile bir işin peşinde koştuğumuza olan inancını gizleme ihtiyacını hiç duymamıştı. Ona göre Güney Amerika’da elde edeceğimiz tek şey, tehlike ve hayal kırıklığıydı, bunun sonucunda da İngiltere’de alay konusu olacaktık. Profesör Summerlee, ince gövdesini eğip bükerek ve ince keçi sakalını sallayıp durarak, Southampton’dan ayrılmamızdan Manaos’a varıncaya kadar, kafamızı bu türden fikirlerle doldurma çabasını sürdürmüştü. Bütün benliğiyle kendini bilime adamış bir insan olduğu için, karaya çıktıktan sonra etraftaki böcek ve kuş çeşidinin zenginliği, onu biraz olsun teselli edebildi. Günlerini, elinde bir tüfek ve kelebek ağıyla ağaçların arasında geçiriyor ve akşamları da ele geçirdiği çok çeşitli örnekleri kataloglamakla meşgul oluyordu. Daha ufak gariplikleri arasında kılık kıyafetini hiç umursamamasını, kişisel temizlikten habersiz olmasını, aşırı derecedeki unutkanlığını ve yabani gül ağacından yapılma kısa piposunun müptelası olmasını sayabiliriz. Gençliğinde çok sayıda bilimsel araştırmaya katılmış (Robertson’la Papua’da bulunmuş) ve bu tip СКАЧАТЬ