Название: Kahramanlık Saldırısı
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Felsefe Yüzüğü
isbn: 9781632914910
isbn:
Thor döndü, yepyeni bir kuvvetle dolmuştu, avucuyla saldırganı hedef aldığında bembeyaz bir ışık haresi avucundan yayılıyordu. Asker savaş alanına doğru uçtu ve arkasındaki birkaç askeri de ağırlığıyla savurdu.
Üzerinden akan eneriyle beraber Thor yerinde durdu ve avucunu savaş alanına doğru yöneltirken küre şeklindeki ışık her yere dağılarak çok hızlı ve çok yoğun bir biçimde bir yıkım dalgası oluşturdu. Öyle ki dakikalar içinde tüm İmparatorluk askerleri koca bir yığın halinde ölü olarak yere serilmişlerdi.
Anın ateşi sakinlediğinde Thor saydı. Kendisi, Reece, O’Connor, Elden ve Conven hayattaydı. Yakındaki Krohn ve Indra da yaşıyordu, Krohn nefes nefeseydi. Tüm İmparatorluk askerleri ölmüştü ve ayaklarının dibinde Conval yatıyordu.
Dross da ölmüştü, bir İmparatorluk kılıcı kalbine saplanmıştı.
Hayatta kalan tek kişi Drake’ti. Orada bir İmparatorluk hançerinin açtığı yarayla inleyerek yatıyordu. Thor ona doğru ilerlerken Reece, O’Connor ve Elden onu sürükleyerek acı içinde ayağa kalkmasını sağladılar.
Drake acıyla yüzünü buruşturup alaycı ve küstah bir ifade takındı, yarı baygındı.
“Bizi en başta öldürmeliydin.” dedi, ağzından kan damlıyor ardından uzun uzun öksürüyordu. “Her zaman çok saftın. Çok aptaldın.”
Thor yanaklarına kanın hücum ettiğini hissetti, onlara inandığı için kendine daha çok kızıyordu. En çok da saflığının Conval’ın ölümüne sebep olmasına içerliyordu.
“Bunu sadece bir kez soracağım,” diye kükredi Thor.” Bana gerçeği söylersen yaşamana izin veririm ama yalan söylersen diğer iki kardeşinin yolundan gidersin. Seçim senin.”
Drake birkaç sefer öksürdü.
“Kılıç nerede?” diye haykırdı. “Bu sefer gerçeği söyle.”
Drake öksürükten boğulacak gibi oldu, sonra kafasını kaldırdı ve Thor’la göz göze geldi. Bakışları nefret doluydu.
Sonunda “Aslabatmaz” diye cevap verdi.
Thor diğerlerine baktı onların da hiçbir fikri yoktu aklı karışmıştı.
“Aslabatmaz?” diye sordu Thor.
“Dipsiz bir göl orası” diyerek Indra katkıda bulundu ve öne geldi. “Büyük Çölün en ücra köşesindedir. En derinden daha derin bir Göldür.”
Thor, Drake’e kaşlarını çatarak baktı.
“Neden?” diye sordu.
Drake öksürdü, güçten düşüyordu.
“Gareth’in emirleri,” dedi. “Onun asla geri getirilemeyecek bir yere gönderilmesini istedi.”
“Ama neden?” diye ısrar etti Thor, şaşırmıştı. “Neden Kılıcı yok etsin?”
Drake yukarı baktı ve gözleriyle buluştu.
“Eğer o kullanmayacaksa,” dedi Drake. “O zaman kimsenin kullanmaması için.”
Thor ona uzun ve acı acı baktı sonunda doğruyu söylediğine ikna oldu.
“O zaman vaktimiz az,” dedi Thor, gitmeye hazırlanırken.
Drake kafasını iki yana salladı.
“Oraya asla zamanında varamazsınız,” dedi “Sizden günlerdir öndeler. Kılıç zaten sonsuza kadar kayboldu. Vazgeçin ve Halka’ya dönün, hayatlarınızı kurtarın.”
Kafasını sallama sırası Thor’daydı.
“Senin gibi düşünmüyoruz,” diye cevap verdi. “Bizler hayatlarımızın kurtulması için yaşamıyoruz. Bizdeki kahramanlık içten gelir. Ve bu bizi nereye götürürse oraya gideriz.”
“Kahramanlığın sizi nereye getirdiğine bak,” dedi Drake. “Cesaretin bile diğerleri gibi senin de aptal olduğun gerçekliğini değiştirmiyor. Kahramanlığın ederi yoktur.”
Thor küçümseyerek ona baktı. Bu yaratıkla aynı evde büyütülüp tüm çocukluğunu geçirdiğine inanamıyordu.
Thor kılıcın kınını sıkarken parmak boğumları beyaza döndü her şeyden çok bu çocuğu öldürmeyi istiyordu. Drake’in gözleri Thor’un ellerine kaydı.
“Durma,” dedi Drake. “Öldür beni. Hemen yap ve bitir şu işi.”
Thor gözlerini dikip acı acı baktı, bunu yapmayı çok istiyordu ancak Drake’e eğer gerçeği söylerse onu öldürmeyeceğini söylemişti. Thor sözüne her zaman sadık kalırdı.
Sonunda “Yapmayacağım,” dedi. “Her ne kadar bunu hak etsen de ölümün benim elimden olmayacak çünkü seni öldürerek en az senin kadar aşağılık olurum.”
Thor döndüğünde Corven atılarak tiz sesini çınlattı:
“Kardeşim için!”
Hiç biri müdahale edemeden Conven kılıcını kaldırdı ve Drake’in kalbine sapladı. Conven’in gözleri çılgınlıktan ve acıdan parıldıyordu. Drake’i ölümle buluştururken vücudunun yere düşmesini ve ölmesini izledi.
Thor yere baktığında, ölü adamın Conven’in kaybı için sadece küçük bir teselli olduğunu biliyordu. Hepsi için geçerliydi. Ama bu da bir şeydi.
Thor önlerinde uzanan geniş çöle baktığında Kılıç’ın bu sınırların ötesinde bir yerde olduğunu biliyordu. Sanki gezegenler ötesindeydi. Tam da yolculuklarının sona erdiğini düşündüğü anda henüz başlamamış olduğunu fark etti.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Erec Dük’ün kalesindeki silah odasında bulunan bir grup askerin arasında Savaria’nın kapıları ardında güvenle oturuyordu. Hepsi de karşı karşıya kaldıkları canavarlar tarafından yaralanmış ve hırpalanmıştı. Yanında arkadaşı Brandt otuyordu ellerini kafasına almıştı, tıpkı diğerleri gibi. Odadaki hava hüzünlüydü.
Erec de bunu hissediyordu. Vücudundaki her kas lordun adamları ve canavarlarıyla girdikleri günün savaşından dolayı ağrıyordu. Hatırladığı kadarıyla savaşın en çetin günüydü ve Dük çok sayıda adam kaybetmişti. Eğer Alistair olmasaydı o, Brandt ve diğerleri şimdiye kadar çoktan ölmüş olurlardı.
Erec ona minnettardı ve dahası bu his aşkla yenilenmişti. Kız aklını çeliyordu ve bu daha önce başına hiç gelmemişti. Onun özel hatta kuvvetli olduğunun hep farkındaydı ancak СКАЧАТЬ