Название: Anadolu'nun Kültürel Kökleri
Автор: Reşit Ergener
Издательство: Maya Kitap
isbn: 9786258068955
isbn:
Türkçe “boğa” ve “buzağı” sözcükleri de buza sözcüğüyle ilişkili olabilir mi? Nişanyan'ın etimolojik sözlüğünde, Orhun Yazıtları'nda boğa yerine buka denildiği, erken Türkçede buğra'nın her hayvanın, özellikle devenin erkeği anlamında olduğu, “fakat erken Türkçe ile Hint-Avrupa dilleri arasındaki iletişimin yön ve mahiyetinin açık olmadığı” belirtilir.
Byzantion adının etimolojisinden ve Bizans'ın kuruluş öyküsünde geçen adların anlamlarından yola çıkarak Byzantion'un “suyolu üzerinde”, “akarsuyun limana kavuştuğu yerde”, “inekle ilgili, ineğe tapan kişilerin yaşadığı” bir “yüce ana tanrıça yerleşimi” olduğunu düşünebilir miyiz? Öyleyse Bizanslıların “inekle ilgisi” neydi?
“İnek” birçok mitolojide vardır. Samanyolu'nun Mısır'da tapınılan göksel inek Hathor'un sütünden oluştuğuna inanılırdı. Aaron'un ve İsrailoğullarının da taptığı altın buzağıyı (güneşi), Hathor her gün yeniden doğururdu (Eski Ahit, Exodus-“Mısır'dan Çıkış” 32:4). İnek, Kali'nin sembolü olarak Hindistan'da günümüzde de kutsal sayılır (B. G. Walker 1988, 180-81).
Avrupa kıtası adını Zeus'un beyaz bir boğa kılığında sırtında gezdirdiği Europa'dan alır. Hera'nın, “Yüce Ana Tanrıça Yerleşimi” Byzantion'da, bir inek olarak temsil edildiği tapınağı vardı. Hera, “İo” adıyla İyonyalıların anasıydı.
Mitolojide İo, Zeus'un ölümlü sevgililerinden birinin de adıdır. Zeus, karısı Hera'nın öfkesinden korumak amacıyla İo'yu bir ineğe dönüştürür. Ancak Hera, İo'yu inek kılığında da olsa tanır ve onu peşine taktığı bir atsineği aracılığıyla rahatsız etmeyi sürdürür. İo, sinekten kurtulmak için Avrupa'dan Asya'ya kaçarken, üzerinde Byzantion'un kurulu olduğu su geçidinden geçer. Bu su geçidinin adı, bu yüzden “inek geçidi” anlamında Bosporos ya da Romalıların daha çok kullandığı biçimiyle Bosphorus'tur.
Eski Yunanlar, diğerleri gibi bu mitolojik öyküyü de kendileri oraya gelmeden önce var olan bir adı açıklamak amacıyla uydurmuş olmalı. Gerçekte Byzantion da olasılıkla bir sığır ticareti merkeziydi ve Bosporos “inek geçidi” değil, inek pazarıydı. “Bosporos” sözcüğünde inek anlamındaki Bos'u izleyen poros, Trak dilinde “geçit, pazaryeri” anlamında para sözcüğünden bozmadır (Umar, Bilge 1993, 172).
Sığır, ilkçağda yalnız ticareti yapılan bir ürün değil, kolaylıkla nakledildiği ve bölünebildiği için sıklıkla kullanılan bir değişim birimiydi de. İlyada'da pek çok şeyin, sığır cinsinden değeri bildirilir. Latincede pecu “sığır” ve pecunia “para” anlamındadır. Değerli metal külçelerinin değişim birimi olarak kullanılmasına başlayınca, bunlara sığır derisi biçimi verildi. Kıbrıs'ta üretilen sığır derisi biçimindeki bakır külçeleri, bütün Akdeniz'e dağıldı (Silver 1992, 29).
Amazonların ve tanrıçanın törensel silahı “çift yüzlü balta” (labrys) biçimini, sığır derisi biçimindeki metal külçelerden almış olabilir (Silver 1992, 29). Boğa kültünün yaygın olduğu Girit'te, Minos uygarlığı döneminde, Knossos'ta bir tünel vardı. Burası, “çift yüzlü baltanın yeri” ya da “çift yüzlü balta tapkısının yeri” (Silver 1992, 29) anlamında labyrinthos (labirent) olarak tanınır. Labar, Luwi dilinde balta anlamındadır (Umar, Bilge 1993, 498). Labyrinthos, olasılıkla “çift başlı balta” biçimindeki bakır külçelerin saklandığı bir depo-tapınaktı ya da kutsal hazineydi (Silver 1992, 29).
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Matrilineer sistem: Soyun anne tarafından geçtiği sistem.
2
Arı kolonisinde kraliçe arıyla çiftleşen arı hemen öldürülür. İngiliz ozan ve mitoloji yazarı Robert Graves, geçmişte kraliçeyle çiftleşen kralın da kraliçe arıyla çiftleşen erkek arı gibi öldürüldüğünü anlatır. Graves'e göre, zamanla, öldürmenin yerini hadım etme ve topal bırakma aldı. Daha sonra sünnet, hadım etmenin; topuklu ayakkabı giymek, topal bırakmanın yerini aldı (Graves, s. 333).