Anadolu'nun Kültürel Kökleri. Reşit Ergener
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Anadolu'nun Kültürel Kökleri - Reşit Ergener страница 6

Название: Anadolu'nun Kültürel Kökleri

Автор: Reşit Ergener

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 9786258068955

isbn:

СКАЧАТЬ doğru saçılarak ekilmesini simgeleyebilir. Pek çok çiftçi topluluğunun inançlarında, tohumların dört yöne doğru saçılarak ekilmesi, doğanın yeniden canlanmasını amaçlayan bir töreni oluşturur. Bir baklava içinde birçok nokta, tohumların çoğalmasını, ekilen tarlada yaşamın yeşermesini simgeler (Gimbutas 1989, 145).

      İçleri noktalı baklava biçimleriyle bezeli çömlekler tanrıçanın rahmini, bu çömleklerin içinde saklanan tohumlarsa ölülerin ruhlarını simgeliyor olabilir. Eski Yunan'da, ocağın yanında duran çömleklerin içinde saklanan tohumlar, Demetrioi (Demeter'e ait) adıyla çağrılan ve tıpkı tohumlar gibi tanrıçanın rahminde dinlenen ölüleri simgelerdi (Gimbutas 1989, 145).

      Anadolu Uygarlıkları Müzesi'nde sergilenen Çatalhöyük buluntuları arasında, boyalı avuç içlerinin duvara bastırılmasıyla oluşturulmuş eller de var. Müzede elleri, Hacılar seramiği üzerinde de görüyoruz.

      El ve ayak resimleri binlerce yıl boyunca mağaraların, tapınakların, mezarların, vazoların üzerinde görüldü. Gimbutas'a göre, bu eller ve ayaklar tanrıçaya aittir ve tanrıçayla, onun enerjisiyle teması simgeler (Gimbutas 1989, 307).

      Çatalhöyük mühürlerinde sıklıkla rastlanan bir simge, V simgesidir. V ve iki V'nin birleşmesinden oluşan X simgeleri, Çatalhöyük mühürlerinin yanı sıra, Çatalhöyük ve Hacılar vazoları üzerinde de var. Yine aynı motifleri, Hacılar ve Can Hasan'ın erken kalkolitik yapıtlarında da görüyoruz. V ve iki V'nin birleşmesinden oluşan X simgeleri, İstanbul Sadberk Hanım Müzesi'ndeki Hacılar ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki Kuruçay ve Göller Bölgesi çömlekleri üzerinde görülüyor. Hacılar'da bulunan bir tanrıça figürünün göğsü X, üreme organı bölgesi V simgesiyle bezenmiş (Gimbutas 1989, 13).

      Hacılar, MÖ 6000

      Hacılar, MÖ 6000

      V ve X simgeleri, neolitik dokuma tezgâhlarının ağırlıkları üzerinde de görünür. Çatalhöyük kazılarını gerçekleştiren Mellaart'a göre, Eski Yunan'da Athena'nın korumasına giren dokumacılık, Çatalhöyük'te tanrıçanın korumasındaydı (Gimbutas 1989, 68).

      V simgesiyle kuş göçleri arasında ilginç bir ilişki olabilir. Kuşların göçü, bugün olduğu gibi binlerce yıl önce de önemli sayılmış olmalı. Göçmen kuşların ilkbaharda gelmeleri doğanın canlanmasının, sonbaharda gitmeleri doğanın ölümünün habercisiydi. Göçmen kuşlar uçarken türlü biçimler oluşturur. Bu biçimlerin en sık rastlananı V'dir. Gimbutas, V ve X simgelerinin, bu yüzden kutsal sayıldığını söylüyor. Neolitik dönemde, tanrıçanın kuş biçimiyle temsil edildiği figürler, V ve X ile bezendi (Gimbutas 1989, 29). Sibirya'da, Ukrayna'da ve Pireneler'de, V figürleriyle bezenmiş, MÖ yaklaşık 15.000-18.000'e tarihlenen kemikten yapılmış kuş yontuları bulundu (Gimbutas 1989, 4-5).

      Çatalhöyük ve Hacılar çömlekleri üzerinde en sık rastlanan simgelerden biri de kırık ve zikzaklı çizgiler. M simgesi de kısaltılmış bir zikzak motifi olarak değerlendirilebilir. Gimbutas, zikzakın bilinen en eski motiflerden biri olduğunu ve neandertal insan tarafından MÖ yaklaşık 40.000 yıllarında kullanıldığını söylüyor. Gimbutas'a göre, tarihöncesi dönemde zikzak ve M motifleri suyu, nemi simgeliyordu (Gimbutas 1989, 19). Anadolu'daki Yunan ve Roma tapınaklarını süsleyen ve yanyana gamalı haçlardan oluşan meander motifi de dekoratif amaçlı değildir. Zikzak kaynaklı bu motif de suyu simgeler (Gimbutas 1989, 25).

      Anadolu Uygarlıkları Müzesi'nde, kadın biçimli bir Hacılar vazosunun alt kısmında, spiral biçiminde yılan motifi görülür. Spiral biçiminde yılan motifi, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde neolitik çömlekler üzerinde de görülür. Gimbutas'a göre yılan, yaşam gücünü, dünya yaşamına tapmanın doruğunu simgeler (Gimbutas 1989, 121). Kutsal olan yılanın bedeni değil, kıvrılan ve dönen bu bedenin yaydığı enerjidir. Aynı enerji, spiral motifinde, asma dalında, erkek üreme organında ve sarkıtlarda da vardır ama en güçlü olarak yılanda hissedilir. Bu özellikleri nedeniyle yılan simgesi; V, X, zikzak ve meander simgeleriyle birlikte görünür.

      Gimbutas'a göre iç içe geçmiş ya da tek spiraller, svastika gibi dört yöne dönen figürler, hilal ve çengeller, dönemsel olan ve bir çember ya da spiral biçiminde dönen yaşamı ve zamanı simgeler (Gimbutas 1989, 295).

      Can Hasan

      Son olarak, Anadolu Uygarlıkları Müzesi'nde, özellikle Can Hasan seramiği üzerinde görülen bir motif olan ağ üzerinde duracağız. Gimbutas, ağ motifinin, suyla ilgili simgelerden biri ve V, zikzak ve M motifleriyle ilişkili olduğunu düşünüyor. Yağmur sularının diyagonal ağ desenleriyle temsil edildiği düşünülürse, ağ ve su arasındaki ilişki daha iyi anlaşılır. Öte yandan, neolitik nesneler üzerinde, ağ bezemesinin, üremeyle ilgili yumurta, üreme organı, rahim ve yaprak bezemeleriyle bir arada göründüğünü göz önüne alan Gimbutas, ağın, yaşam verebilme gücü olan bir tür sıvıyı da simgelediğini düşünür (Gimbutas 1989, 81).

      Pagan Bir Simge: Haç

      Hıristiyanlık öncesinde haç birçok halk tarafından yatay ve dikey düzlemlerin birliği ve evrenin kozmolojik temsili olarak kabul edilirdi. Roma kentleri bir haçla dörde bölünürdü. İlk Hıristiyanlar haçı pagan bir simge olarak görüp reddetti. En eski tasvirlerinde İsa çarmıha gerili olarak değil, Hıristiyan cemaatini simgeleyen bir koyunu kucaklamış bir çoban olarak gösterilir.

      Daha sonraları Hıristiyanlar haçı ölüme karşı kazanılmış zaferin simgesi olarak benimsedi. Bu anlamda bilinen en eski haç simgesi Palmyra'da bulunmuştur ve 134 yılına tarihlenir. Büyük Konstantin döneminde haç, Hıristiyanlığın simgesi olarak benimsenir.

      Konstantin, babası Konstantius Chlorus'un ölümünden sonra Galya Sezarı oldu. İtalya Sezarı olan Maxentius bunu kabul etmedi. Konstantin'in ve Maxentius'un orduları 8 Ekim 312'de, Roma'nın 8 km kuzeyinde, Tiber Nehri üzerindeki Milivia köprüsünde karşılaştılar. Tarihçi Eusebios'a göre savaş başlamadan önceki öğleden sonra, Konstantin gökte üzerinde Hoc Vince (“Bununla Kazan”) yazan bir haç gördü. Bir başka tarihçi Lactantius'a göre, savaştan önceki gece gördüğü rüyada, Konstantin'e askerlerin kalkanlarına İsa'nın adının ilk harfleri olan chi ve ro harflerini yazdırması söylendi. Bir arada yazıldıklarında chi ve ro harfleri bir haç oluşturur.

      Chi Ro

      Konstantin'in annesi Helena, Kudüs'e hac ziyareti yapma geleneğini başlatanlardan biridir. Helena, Kudüs'ü 327 yılında, 72 yaşındayken ziyaret etti. Helena bu ziyaretinde Afrodit'e adanmış eski bir tapınağın kalıntıları arasında tahta parçaları buldu. Bu tahta parçalarının İsa'nın ve iki hırsızın çarmıha gerildiği haçlara ait olduğu ileri sürüldü.

      İsa'nın çarmıha gerildiği haçın nasıl tespit edildiği konusunda değişik inançlar vardır. Bir inanışa göre “gerçek” haç üzerine konulan bir ceset canlandı. Bir başka inanışa göre “gerçek” haçın üzerine konulan bir hasta iyileşti. “Gerçek” haçın üzerinde “Yahudilerin Kralı” yazdığına da inanılıyordu.

      Helena'nın bulduğu tahta parçalarının СКАЧАТЬ