Название: Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt
Автор: Сюэцинь Цао
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-36-4
isbn:
“Kurtarın beni, bayan! Annem yine dövecek!”
He ananın sinir içinde geldiğini gören Xiren kendisine daha fazla hâkim olamadı.
“Üç gün içinde ikinci kez oluyor bu. Önce evlatlığına, şimdi de öz kızına. Kaç tane kızın olduğunu mu göstermeye çalışıyorsun, yoksa buranın kurallarını gerçekten bilmiyor musun?”
Bahçe’ye daha yeni gelmiş olan He ana, Xiren hakkında, az konuşması ve muhtemelen zararsız bir insan olması haricinde belirgin bir izlenim edinmemişti.
“Sizin yerinizde olsam kendi işime bakardım, bayan.” dedi kabalıkla. “Bu meselelerden anlamazsınız. Zaten siz çok yumuşak davrandığınız için böyle yoldan çıktı.”
Elini vurmak üzere kaldırıp tekrar Chunyan’in peşine düştü. Xiren o kadar sinirlendi ki eve geri döndü. Yolda yaban elması ağacının altında kuruması için mendilleri asan Sheyue’yi gördü. Kız omuzunun üzerinden bütün o bağrışmaların ne olduğuna bakıyordu.
“Senin yerinde olsam hiç aldırmazdım, kardeşim.” dedi Xiren’e. “Bırak ne hâlleri varsa görsünler.”
Bu arada Chunyan’e göz işareti yaptı. Chunyan hemen anladı ve Baoyu’ye sığınmak için içeri girdi. Öteki hizmetçiler keyifli bir beklentiyle birbirlerine güldüler.
“Şimdi sıkıntı çıkacak.” dediler. “Bakalım neler olacak?”
“Neden biraz sakin olmuyorsun?” dedi Sheyue kadına. “İçerideki herkese kafa tutacak değilsin ya?”
Kadın kızının içeriye, Baoyu’nün yanına gittiğini ve küçük beyin onun elinden tuttuğunu gördü.
“Merak etme!” dedi Baoyu kıza. “Ben seni korurum.”
Chunyan ağlayarak Yinger ve söğüt dallarıyla ilgili tüm hikâyeyi anlattı. Baoyu çok şaşırdı ama olanlar için numaradan kızı suçladı.
“Burada kavga edilmesi olacak şey değil; halanı neden üzüyorsun?”
“Bu kadıncağızın az önce söyledikleri doğru.” dedi Sheyue öteki hizmetçilere. “Biraz dikkatsizlik yapmış olabiliriz. Olup biteni bilmeden karışmaya hakkımız yok. Lafını dinleyeceği, neyin ne olduğunu bilen biri lazım bize.”
Hemen orada duran genç bir hizmetçiyi gördü.
“Gidip Pinger’yı çağır. O gelemiyorsa Bayan Lin’i getir.” dedi.
Küçük kız dediğini yapmaya giderken, yaşlı hizmetkârlar He ananın etrafını sardılar.
“Kızı geri çağırmalarını söyle, kardeşim!” dediler. “Eğer Bayan Pinger gelirse, başın derde girer.”
“Kim gelirse gelsin, ben haklıyım.” dedi kadın. “Kızını terbiye etmeye çalışan bir anneye karışmaya hiç kimsenin hakkı yok.”
Ötekiler onun cehaletine güldüler.
“Bayan Pinger’yı hiç tanımıyorsun. O Bayan Lian’in bir numarasıdır. Eğer keyfi yerindeyse, azarlanarak kurtulursun ama değilse başın belada demektir!”
O sırada küçük hizmetçi bir mesajla geri geldi.
“Bayan Pinger meşguldü ama bana neden geldiğimi sordu, ben anlatınca, ‘Kapı dışarı atın onu. Yan kapıdaki Bayan Lin’e söyleyin sopayla kırk kere vursun.’ dedi.”
Şimdi ağlayıp yalvarma sırası anneye gelmişti.
“Bu işi çok zor buldum.” dedi kadın. “Bir daha böylesini bulamam. Üstelik dulum. Evde kimsem yok. Sizin gözünüzle bakıldığında bu bir avantaj olabilir çünkü bütün ilgimi size yönlendirebilirim. Ama benim için tek geçim kaynağı bu. Eğer beni kovarsanız, nasıl hayatta kalırım bilmiyorum.”
Xiren ona acıdı.
“Eğer burada kalmak istiyorsan, rahat durup sana söyleneni yapmak zorundasın. Sürekli insanlara vurarak etrafta dolaşamazsın. Senin gibi biriyle ne yapacağız biz? Her gün bağırış çağırış buranın adını lekeliyor.”
“Aldırmayın ona.” dedi Qingwen. “Defedin onu. Kimin durup onun gibi biriyle tartışmaya zamanı var?”
Chunyan’in annesi diğer hizmetçilere yalvardı.
“Hatamı kabul ediyorum ama bana ne yapacağımı söylerseniz öğrenmeye hazırım. Bir şans daha verin, hanımlar, pişman olmazsınız. Başka birisinin tavırlarını düzeltmeye yardım etmek erdemli bir iştir, unutmayın.” Sonra da Chunyan’e seslendi. “Seni dövdüğüm için başım derde girdi. Hâlbuki pek dayak bile sayılmazdı. Destek ol bana, çocuğum.”
Baoyu de kadına acıdı ve kalabileceğini söyledi.
“Ama artık sorun istemiyorum! Sakın bir dert çıkarma, yoksa derhâl kapı dışarı edilip sopa yersin!” dedi.
Kadın Baoyu’ye, sonra sırayla herkese teşekkür etti. Pinger neler olduğunu görmek için geldiğinde He Ana gitmişti bile.
“Boş ver!” dedi Xiren. “Bitti.”
“Ne derler bilirsin, ‘Merhamet göstermek mümkünse gösterilmelidir.’ ” dedi Pinger. “Eğer çareyi onu bağışlamakta bulduysan bu bizi dertten kurtarır. Ama hiç anlamıyorum. Hanımefendiler gideli daha birkaç gün olmasına rağmen her yerde kıyametler koptu. Bir yerdeki sorunu halletmeye kalmadan başka bir yerde bir diğeri patlak veriyor. Hangi tarafa döneceğimi şaşırdım.”
“Sadece bizde olduğunu sanıyordum.” dedi Xiren. “Başkaları da olduğunu fark etmemişim.”
“Ah, bu da bir şey mi!” dedi Pinger. “Son üç dört gündür yedi sekiz tane sorun patlak verdi. Diğerleriyle kıyaslandığında bu hafif kalır. Bundan çok daha vahim ve saçma sapan bir derdimiz var.”
Xiren ne olduğunu merak etti. Ama Pinger ona anlattı mı, anlatmadı mı, cevabı gelecek bölümde.
60. BÖLÜM
Jia Huan’a gül kökü yerine yasemin tozu verilir.
Aşçı Liu’ya da gül özüne karşılık kurt mantarı tozu hediye edilir.
Hatırlarsınız, Xiren canını bu kadar sıkan şeyin ne olduğunu sormuştu Pinger’ya.
“Kimsenin aklına bile gelmeyecek bir şey.” dedi Pinger, gizemli bir şekilde gülerek. “Anlatınca çok güleceksin. Ama birkaç gün sonra söyleyeceğim çünkü henüz derinlemesine inceleyecek zamanım olmadı.”
Sahiden de öyle olduğunu kanıtlarmış gibi, o anda Li Wan’in hizmetçilerinden biri geldi.
“Bayan Pinger? СКАЧАТЬ