Название: Kazak Folklorunun Tarihi
Автор: Avelbek Koniratbayev
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-48-5
isbn:
Avutma, ağıta yanıt olarak söylenilen bir şiir türüdür. Bu çoğunlukla delikanlılar tarafından söylenir.
Ağlama, kız, ağlama,
Gözünün yaşını dökme.
Erkek olarak doğsaydın
Seni bunun gibi ağlatır mıydı?
Biz vermek istemesek de,
Başlık parası veren seni bırakır mı?
Artık ağlamayın yeter.
diye söylenen şiir, bu durumlarda ortaya çıkmıştır.
Betaşar, gelin geldiğinde icra edilen bir şiir türüdür. Yüzü beyaz örtüyle örtülü olan gelinin yüzünü ozanlar açarlar. Ozan elindeki uzunca değnekle gelin örtüsünün kenarından birazcık açarak yeni akrabalarıyla tanıştırır. Betaşar şiiri şaka ağırlıklı olan bir şiirdir. Genellikle betaşar, “Gelin, gelin, gelmiş, gelin eve girmiştir” gibi sözlerle başlar. En sonunda ozan gelinin yüzünü açar ve toplanan kalabalığa gösteririr ve kalabalıktan görümlük ister.
Ozan, “Anlat, gelin, anlat, gelin! Atının başını çek, gelin” sözleriyle başlayıp öğüt nasihat dolu olan ikinci bölümünde ise yeni gelinin bundan sonraki tavır-davranışları ve işlerinin ne şekilde olması gerektiği anlatılır.
Hey gelinin yüzünü açışım
Yeni akrabalarınla tanıştırmamdır.
Büyüklerini say
Yeni hayat kapısı
Artık senin için açılmıştır.
Saksağan kuşundan da daha dikkatli gelin
Yumurtadan da ak pak gelin
Eşine sözünü dinle gelin
Halkın-yurdun tarafından sevil gelin.
diyerek sonunu şakaya bağlar. “Dedikodu etme, kendin yatıyorken, kocana “kalk, kalk” deme, çuvalın ağzı açık diye kurut (çökelek) çalma, akıllı ve hamarat ol, ulu orta konuşma, laf taşıma, herkese iyi davran” gibi öğüt ve nasihatlerde bulunulur.
Ozan betaşarın ilk bölümünde akrabaları tek tek tanıtır, ara ara eleştirir ve sonuna doğru ise halk arasındaki çeşitli karakterlere değinir. Kadı, bey, cimri, cömert, açgözlü, yalancı, kel olanları genel olarak betimler ve onlara “selam” verdirir:
Bazı kellerin kafası
Ot bitmemiş toprak gibi
Bazı kellerin kafalarını
Dört beş kurt ısırmış
Bazı kellerin kafaları
Ot bitmeyen yer gibi
Bütün kellere selam ver!
Halk arasındaki olumsuz karakterlerden biri olan cimrilik de ozanın dikkatinden kaçmamıştır:
Taylarını öven
Otu çok olan yeri benimseyen
Seksen soma bir atını
Sat dese de satmayan
Yaz kış hayatında
Hiç rahat yerde yatmayan
“Görümlük isterler” diye
Sağına soluna bakmayan
Cimri zengine selam ver.
Ozan, gelinin özellikle halk arasındaki yalancılardan uzak durması gerektiğini de dile getirir:
Arğımak binip ona yem veren
Faydası dokunmayan kişiyle gezmeyen
Kendisi sözü dışında
Başka kimseye inanmayan
Yalancıya da bir selam ver!
diyerek cimri ve yalancıları aşırı derecede yermeye çalışırdı. Betaşar, yeni gelin için bir ders mahiyeti taşır. Çünkü kimin kim ve kimin ne olduğunu ancak bu şekilde anlar.
Betaşar, eski örf-âdet ve evlilik hukukundan hareketle ortaya çıkan bir gelenek şiiridir. Şiirde evliliğin yaşamın anlamı olduğu anlatılır. Ama acı bir gerçek var ki Kazak evlilik yaşamında rastlanan başlık parası geleneği, mal-mülk karşılığı evlendirilme ve çok eşlilik (poligami) olayları çoğu zaman kötü sonla bitmiştir. Şeriata kurban giden Kazak kızların durumları çok zor olmuştur. Bunun belirtileri ağıt, jar-jar, vedalaşma şiirlerinde açıkça görülmektedir. Bu durumdan betaşar şiirinin bazı bölümlerinde bahsedilir.
Betaşar, halk dili ve anlayışıyla ortaya çıkan şiirlerin yaşam konularını içeren bir türüdür. Bu tür gelenek şiirlerinden eski dönemlerdeki yaşam tarzlarını anlayabiliriz. Sovyetler döneminde betaşar şiirinin yeni biçimi ortaya çıkmıştır. Bunun en güzel örnekleri Divayev tarafından toplanmıştır.
Kız çıkarma ya da gelin getirmeyle ilgili düğünlerde ozanlar toybastar söylemişlerdir. Ozan, şiirde düğün kutlamasını dile getirmekle birlikte kendi ustalığını da ortaya koymuştur:
Bellidir Kazak halkında dilin önemi
Düğün yaptın, halkı toplayıp şamatalı
Uğurlu sayılan çarşamba günü düğün yapmaktasınız
Düğünleriniz daha nice düğünlere ulaşsın.
diyerek şiiri sonlandırırmış. Evlilikle ilgili şiirler kız çocukları arasında ortaya çıkmıştır.
Cenaze İle İlgili Şiirler
Tarihî olaylar ve ölümle bağlantılı olarak ortaya çıkıp halkın ağzında korunmuş olan duyurma, baş sağlığı dileme, ağıt gibi geleneksel şiirlere cenaze şiirleri denilir. Şiirde bireyin, hatta bir ulusun durumu (morali) farklı açılardan ele alınır. Yurduyla, halkıyla, yaşamla vedalaşma şiirleri halkın zor ve acı günleri yaşadığında ortaya çıkmıştır. Bu şiirin, ölen kişinin sağlığında söylediği öğüt şeklinde söylenilen örneklerine de rastlanmaktadır. Gelenek-görenek şiirinin bu türüne üzüntü ve yas şiirleri de denilmektedir. Abay’ın “Doğumunda dünya kapısını şiirle açarsın, öldüğünde de kara toprağa şiirle girersin” dediği gibi Kazak halkında yeni doğan bebek için şildehana şiirlerinin ortaya çıkması gibi ölüm durumlarında da ölünün arkasından ağıtlar yakılmaktadır. Türkü, şiir, müzik göçebe halkın ayrılmaz unsurlarından sayılmıştır. İnsan morali ve yaşam olaylarını derinden işleyen bu tür şiirler çok büyük tarihî önem taşır.
Ölümü duyurma amaçlı ortaya çıkmıştır. Örneğin, Sarıbay’ın ölümünü ya da Jänibek Han’ın Jirenşe’ye karısı Karaşaş’ın ölüm haberini bildirmesi sosyal düşünceleri içeren duyurmalardır.
Duyurma, bazen şiir şeklinde bazen dombıra eşliğinde ezgiyle de yapılmıştır (Aksak Kulan Hikâyesi). Jänibek’in duyurması ise şiir şeklinde icra edilmiştir.
Cenaze şiirlerinin en yaygın türü СКАЧАТЬ