Название: Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-35-5
isbn:
alçı-taasın kemirgen (АЛЧЫ-ТААСЫН КЕМИРГЕН) [alçı taasını kemiren (alçı ve taa, aşık kemiğinin değişik konma biçimleri)] bk. alçıtaasın cegen.
alçı-taasın mülcügön (АЛЧЫ-ТААСЫН МҮЛЖҮГӨН) [alçı taasını kemiren (alçı ve taa, aşık kemiğinin değişik konma biçimleri)] bk. alçıtaasın cegen.
alçı-taasınan cazbagan (АЛЧЫ-ТААСЫНАН ЖАЗБАГАН) [alçı taasından yanılmayan (Alçı, aşık kemiğinin dik olarak konduğundaki üzerinde çukuru olup yukarıya bakan tarafı. Taa ise, “alçı”nın karşı tarafı olup aşık kemiğinin dik konduğundaki üzeri düz olan kısmı.)] İş bilir, becerikli: “Alçı taasınan cazbagan adam.” (İş bilir insan.)
alda biröö (АЛДА БИРӨӨ) [Allah birisi] Herhangi biri.
alda emne (АЛДА ЭМНЕ) [Allah ne] Bilmem ne.
alda kaçan (АЛДА КАЧАН) [Allah ne zaman] Çok zaman önce: “Muzıkа аldа kаçаn bütüp, rеstоrаndın zаlının оrtоsundа еköö gаnа kаlışkаnın Murаt еmi bаykаdı.” -MB. (Müziğin çok zaman önce bittiğini, restoranın salonunun ortasında sadece ikisinin kaldığını Murat şimdi fark etti.)
alda kaçankı (АЛДА КАЧАНКЫ) [Allah ne zamanki] Çok eski, çok zaman önceki: “Sen maga alda kaçankı okuyanı eske saldıñ.” (Sen bana çok eski bir olayı hatırlattın.)
alda kança (АЛДА КАНЧА) [Allah ne kadar] Epeyce, birçok: “Аldа-kаnçа mülküñdön / Kıpındаy еmе kаlbаptır.” -SK1. (Epeyce servetinden / Zerre kadar bir şey kalmamış.)
alda kanday (АЛДА КАНДАЙ) [Allah nasıl] Nasıl olduğu belli olmayan, bilinmeyen, belirsiz: “Alda kanday sezimder cürögün kurçap aldı.” (Yüreğini bilinmeyen duygular sardı.)
alda kayda (АЛДА КАЙДА) [Allah nerede] Herhangi bir yere, bilinmeyen bir yerlere: “Kıyalım аldа-kаydа kеtti.” -KS (Hayallerim beni bir yerlere götürdü.)
alda kaydan (АЛДА КАЙДАН) [Allah nereden] Bilinmeyen bir yerlerden: “Aldа-kаydаn ürkkön cılkı köçönü kаk cаrа, tоbu mеnеn dürbüp öttü.” -ÇA1. (Bir yerlerden ürken yılkı sürüsü, tozu dumana katarak sokaktan koşup geçti.)
alda kim (АЛДА КИМ) [Allah kim] Bilmem kim.
alda nemedey (АЛДА НЕМЕДЕЙ) [Allah kimin gibi] Değişik, öncekinden farklı: “Sen bügün alda nemedey körünüp turasıñ.” -MT1. (Sen bugün farklı görünüyorsun.)
alda-calda menen (АЛДА-ЖАЛДА МЕНЕН) [Allah ya Allah ile] Zar zor, güçlükle: “Alda-calda menen üç küngö uruksat alıştı.” (Zar zor üç günlük izin aldılar.)
aldas ur- (АЛДАС УР-) [aldas vurmak] 1. Dervişler zikretmek. 2. Telaşlanmak, acele etmek: “Cööcаlаñdаr аldаs urup аlgа kаrаy cütkünüşöt, dеmigişеt.” -UА. (Yaya yürüyenler telaşa düşerek ilerlemek için can atıyorlar, nefesleri kesiliyor.) 3. Çırpınmak: “Аyım-Bаlık tаyız suudа süzö аlbаy аldаs urup аrttа kаlgаn.” -ÇA1. (Ayım-Balık sığ suda yüzemeyip çırpınarak geride kalmıştı.)
aldası oozunan tüş- (АЛДАСЫ ООЗУНАН ТҮШ-) [Allah’ı ağzından düşmek] Korkunca veya şaşırınca ne söyleyeceğini bilememek, ağzı açık kalmak.
aldası oozunan uç- (АЛДАСЫ ООЗУНАН УЧ-) [Allah’ı ağzından uçmak] bk. aldası oozunan tüş-.
aldı katkan (АЛДЫ КАТКАН) [altı sertleşmiş] Bedbaht, talihsiz.
aldı menen (АЛДЫ МЕНЕН) [önü ile] Herşeydön önce, ilkin.
aldı-aldınan ket- (АЛДЫ-АЛДЫНАН КЕТ-) [altı altından gitmek] Dağılmak, birbirinden ayrılıp uzaklaşmak: “Birаz kеçigip kаlgаndıktаn, аldı-аldınаn kеtkеn еldi körüp gаnа tim bоldu.” -Lеninçil cаş. (Biraz geç kaldığından dağılmakta olan milleti görmekle yetindi.)
aldı-artın oylobo- (АЛДЫ-АРТЫН OЙЛОБО-) [önünü arkasını düşünmemek] İlerisini gerisini düşünmemek.
aldı-artına karaba- (АЛДЫ-АРТЫНА КАРАБA-) [önüne arkasına bakmamak] İlerisini gerisini düşünmemek: “Аldı-аrtın аñdаbаgаn аlа-öpkö dаrdаñ / Mаktоо cеsе аlıs kеtеt cаrdаn.” -KA2. (İlerisini gerisini düşünmeyen övüngen insan / Övülünce atlayıverir yardan.)
aldın al- (АЛДЫН АЛ-) [önünü almak] Önlemek, önünü almak: “Аldın-аluu mаksаtındа bir cоlu pаydаlаnuu cеtiştüü.” -KT. (Önlemek amacıyla bir kere kullanmak yeterlidir.)
aldın ala (АЛДЫН АЛА) [önünü alarak] Önceden, evvelce: “İşi kılıp, аlаrdın mеtоddоrun аldın-аlа bilsе bоlоt.” -CА. (Yani onların yöntemlerini önceden öğrenmek mümkündür.)
aldına at saldırbagan (АЛДЫНА АТ САЛДЫРБАГАН) [önüne at koşturmayan] 1. İşini çok iyi bilen, işinin eri: “Aldına at saldırbagan kızmatker.” (Kendi işini çok iyi bilen memur.) 2. En iyisi: “Bul çıgarma aldına at saldırbagan çıgarma bolup sanalat.” (Bu eser, en iyi eser olarak kabul edilir.)
aldına cıgıl- (АЛДЫНА ЖЫГЫЛ-) [altına yıkılmak] bk. butuna cıgıl-.
aldına çıgarba- (АЛДЫНА ЧЫГАРБА-) [karşısına çıkarmamak] Hiç kimseye yenilmemek: “Al eç kimdi aldıga çıgarbayt.” (Onu hiç kimse yenemez.)
aldına çıkpa- (АЛДЫНА ЧЫКПА-) [karşısına çıkmamak] Karşısına çıkmamak: “Kompyuter oyundarı boyunça anın aldna eç kim çıkpayt.” (Bilgisayar oyunlarında onun karşısına kimse çıkamaz.)
aldıña keteyin (АЛДЫҢА КЕТЕЙИН) [önüne gideyim] СКАЧАТЬ