(Çocuğu işe gönder, peşinden kendin git)
Türkiye
Çocuğu işe sal, ardınca sen git. (Özdemir 1981: 60)
Karaçay-Malkar
Sen biy, men cüyüshan,kayda bizni eşekge kuvuşhan.
(Sen bey, ben prens, nerede bizim eşeğe kolan kayışı)
Türkiye
Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 244)
Karaçay-Malkar
Suv çelekni tübü suvda kalır. (Su kovasının dibi suda kalır)
Türkiye
Su testisi su yolunda kırılır. (Özdemir 1981: 162)
Karaçay-Malkar
Sütden avzu küygen suvnu ürüb urtlar.
(Sütten ağzı yanan suyu üfleyip içer)
Türkiye
Sütten ağzı yanan ayranı üfleyerek içer. (Özdemir 1981: 163)
Karaçay-Malkar
Tama tama köl bolur. (Damlaya damlaya göl olur)
Türkiye
Damlaya damlaya göl olur. (Özdemir 1981: 64)
Karaçay-Malkar
Tav ne miyik bolsa da avuş tabılır.
(Dağ ne kadar yüksek olsa da geçit bulunur)
Türkiye
Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar. (Özdemir 1981: 63)
Karaçay-Malkar
Tav tavga tübemeydi, adam adamga tübeydi.
(Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur)
Türkiye
Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. (Özdemir 1981: 63)
Karaçay-Malkar
Tavuk tüşü tarı bürtük. (Tavuğun düşü darı tanesi)
Türkiye
Aç tavuk düşünde darı görür. (Özdemir 1981: 11)
Karaçay-Malkar
Teli kolannı süyer. (Deli alacayı sever)
Türkiye
Deli alacayı sever. (Aksoy 1996:88)
Karaçay-Malkar
Teli şohungdan akıllı cavung aşhı.
(Deli dostundan akıllı düşmanın iyidir)
Türkiye
Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun. (Özdemir 1981: 65)
Karaçay-Malkar
Temir suvugunçu cazıladı. (Demir soğuyuncaya kadar şekil verilir)
Türkiye
Demir tavında döğülür. (Özdemir 1981: 66)
Karaçay-Malkar
Tengizni malın tonguz aşar. (Denizin malını domuz yer)
Türkiye
Devlet malı deniz, yemeyen domuz.
(Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 122)
Karaçay-Malkar
Terekni alması köb bolsa başın enişge tutar.
(Ağacın meyvesi çok olsa başını aşağı tutar)
Türkiye
Ağaç meyvesi olunca başını aşağı salar. (Özdemir 1981: 13)
Karaçay-Malkar
Teşikli taş cerde kalmaz. (Delikli taş yerde kalmaz)
Türkiye
Delikli taş yerde kalmaz. (Özdemir 1981: 65)
Karaçay-Malkar
Töngeregen taşha tük çıkmaz. (Yuvarlanan taşta yosun çıkmaz)
Türkiye
Yuvarlanan taş yosun tutmaz. (Özdemir 1981: 185)
Karaçay-Malkar
Ullu söleşme da ullu kab. (Büyük konuşma büyük ye)
Türkiye
Büyük lokma ye, büyük söyleme. (Özdemir 1981: 54)
Yüksek Kafkas dağları ile çevrili, zor tabiat şartlarına sahip bir ortamda, hayvancılığa dayalı bir ekonomiye sahip olan Karaçay-Malkarlıların sosyo-kültürel yapıları da bu çevre içinde şekillenmiş ve gelişmiştir. Bu hayat tarzının izlerini atasözlerinde görmek mümkündür. Tabiatla, dağlarla, çeşitli yabani ve evcil hayvanlarla ilgili atasözlerinin çokluğu bu gerçeğe işaret etmektedir. Kahramanlık, yiğitlik, mertlik, tok gözlülük ile ilgili atasözleri de Karaçay-Malkar halkının karakteri ve dünya görüşü ile yakından ilgilidir.
Tubanlı Köl ve Çotça Tav / Gonaçhir Vadisi – Karaçay
KARAÇAY-MALKAR ATASÖZLERİ
Abadanı ne etse, gitçesi da anı eter.
Büyüğü ne yapsa, küçüğü de onu yapar.
Acal cetginçi ölüm coḳ.
Ecel gelinceye kadar ölüm yok.
Acal cetse, bolcal coḳ.
Ecel gelse, vade yok.
Acal sorub kelmez, kelse ḳaytıb ketmez.
Ecel sorup gelmez, gelse dönüp gitmez.
Acallıġa oḳsuz şkok atılır.
Eceli СКАЧАТЬ