Kuvvetten çıkar bunlar, bilsen gerek.
Akıl, gayret ve yüreği ahenkli tutarsan,
Tamamen özge olursun elden o zaman.
Tek tek kimseyi bahtiyar etmeyecek,
Yol da yok ki, anlayışsıza “iyi” diyecek…
Akıl da; öfke de yok, alaycılık da yok,
Gaile kılar şahlanıp kaynayan yürek çok,
Hiç biri gün göremez, diğeri olursa yok,
Bu üçünün doğrusunu bilim bilir en çok…
Âşıklık ile müptelalık ikisi iki ayrı yol
Âşıklık ile müptelalık ikisi iki ayrı yol,
Müptelalık, sadece nefs için emin ol.
“Senden üstünü yok,” vuruldum ya bir yol,
Ben ne olursam olayım, sen, sağ-salim ol…
Sen gönlümün huzuru olmuşsun,
Saklanma, nurunla can şad olsun.
Birine taraf olsan, birinden uzak olursun,
Ne işvelisin, diri cana neler yapıyorsun?
Âşıklık gelse yener, tuş eder gibi seni,
Cılızlaştırır sıtma hastalığı sarmış gibi.
Bütün vücut donar, soğur ümidi kesilirse,
Tutuşur, yanıp kül olur, bir kez ümitlenirse.
Kor oldu canım
Kor oldu canım,
Günüm sensiz ya benim,
Pek bitik halim,
Yazgıdan gelen cefayı,
Yazmışsa Allah’ı,
Ne görmez ki kulları?
Terennüm ediver dilim,
Sararınca bu dertten,
Büküldü belim.
Yar cayınca her yeminden,
Elemlendi gönül içten,
Ne yapsa olur, hafiften?
Özledim seni,
“Görmedim” diye bir hayli
“Adam” sayıp beni,
Sen, mektup göndermedin ki.
Yürek öylesine ısınmıyor ki,
Hüzünlenince cesedi.
Bu benim feryadım,
Ulaşsa yârin civarına,
O verir ilacım; varsa
Maşukunun yanına,
Düzeltip düşüncesini
İyileştirmez mi tenini?
Sen beni ne edeceksin?
Sen beni ne edeceksin?
Beni terk ederek,
Hüner göstereceksin…
Öylesine,
Yine aldatıp,
Efsunlayıp,
Kendi kendinle gideceksin.
Niye avare edersin?
Kavuşmadan,
Rahatlaşmadan,
Derinlemesine…
Yine yaddan,
Zengine aldan…
Ömür boyu hakir edersin.
Niçin bozarsın şevkimi?
Et yürek tutuştu,
Yandı ateş oldu,
Alev düştü içime…
İt gibi biçare,
Kederli…
Sen kestin ya esintimi…
Kim bilir bugünün ertesini?
Ölüm söylemez,
Gelse dönmez
Kişiye…
Bugünkü gün vakti
Varım şimdi…
Dost edindin sen ecnebiyi…
Âşıklık; sıkıntılı yol…
Yetsen – yetersin,
Yetmez geçersin…
Ne oldu?
Hayal içinde ömür
Sürdür…
O beni bir yol, düşünmüş müdür?
Gevşedi el-ayak işte,
Erişemeden yemine,
İçim dertle
Doldu bile…
Ecel vakti
Çattı geldi…
Ben öleyim, sen kal diri…
İçten yürek; aynı yürek,
Gene tedirgin olup,
Yoldan korkup
Vazgeçmeyecek…
Çekilip
Dönmeyecek…
Ölse de bir sözle, daha ne gerek?
Bilirsin sen uyanık,
Ben kölene
“Oldu” deme,
Gel, yardım etsene…
Kınayıp hiç kimse
Söylemez de…
Merhamet edip, erken gelsene!
Hakikaten aşığım ben sana!
İncinerek gezsem,
Seni görsem,
“Kem-küm” diyerek…
Bir söz söyleyecek,
Mecalim yok inan,
Eriyip gider bedenim, işte o zaman…
Dikkatini sen bana
Bir kez vermedin,
Tez gelmedin…
Beni izledin.
İçinde sıcak
Kan yok bak,
Taş kalpli yar, hoşça kal!
Yar, senin gönlün tok,
Ak etini,
Nur betini
Şahsî
Kılmadıktan sonra
Allah,
Biçare kılsa, çözüm yok…
Sen attın uygunsuz ok,
Tanrı – kadı
Taş tartı,
Haşarı
Kalma çok,
Yemin bozanın, yerinde kor çok…
Delikanlı sözü (Selam söyledim, Kalemkaş)
Selam söyledim, kalem kaş,
Sana СКАЧАТЬ