Nerdesin, gençlik ateşi,
Dürtüp okşamaz mısın yüreği?
Faydasını bilip bilimin,
Şaşaasını yormaz mısın âlemin?
Adamın, bulup hilesini,
Düşünmeden kişiliğini.
Seçsin gönül silahını,
Büyümeden ele gelmez ki.
Kim bilir aşkı, mürüvveti,
Onun tadına bakmasa?
Başı, kökten kim verir ki,
Kaygı canına batmasa?
Esirgemez canını ardından gelir
Dost yoldaşlığını ispatlasa…
Önüne alıp kim gelir,
Erinmeden yürüyüp bakmasa…
Mal bakıcılığı faaliyeti olsa,
Helal kazansa, acele etmeden…
Boş patırtıyla avare olmasa,
Sanatın halini düşünmeden…
Şimdi ne edeceğiz,
Hepsinden de boş kaldık?
“Gel ağzıma düş” diyeceğiz,
Yaptık ettik, boş saldık!
Işıldamaz kara gönlüm, ne yapsa da
Işıldamaz kara gönlüm, ne yapsa da,
Semada ay ile gün, göz kamaştırsa da,
Bana, âlemde senin gibi yar yok galiba,
Sana, benden üstün sevgili bulunsa da…
Biçare âşık özlese de, sararıp solsa da,
Yar yoldan çıkıp güzel söze aldansa da,
Rıza gösterip dayanır ya, yâr davasına,
Eziyet etmesi ile yergisine tapınsa da…
Tuğır 14 Tulpar’ı 15 geçemez atak yapsa da
Tuğır Tulpar’ı geçemez atak yapsa da,
Ona da puhu tüyü, muska takılsa da…
Kızdırmadan beni, açık ara koşmaz ya,
Hevesliler, sağdan soldan sataşsa da…
İt eniği kurt avlayabilir mi, atılsa da?
Tanrı korur, var gücüyle tam vursa da…
Arsız adam, şımarıp, höykürüyor ya,
Her yerde germeye sıkıca bağlansa da…
Kudurdu çoğunluğu bırakıp azıcığı,
Şikâyetçi Rus, onların ganimet ortağı…
Bazen onu ganimete boğar, bazen bunu,
Semey’in bu kasabası, sevdi ya kovculuğu…
Kara hatuna
“Kara hatun” düşünülen kara hatun,
Kapışarak alır ya tatmin duygusun…
“Ala yazmış zengini” lafı bitmez ki,
Ne edersin Kazak’ın örfünü âdetini…
1890
Zengin azaldı
Zengin azaldı,
Yok maksadı,
Ülkede iyi kalmadı.
Eldeki erkek,
Aylaklık ederek,
Atıp ülkesini tutmadı.
Yerli, yersiz,
Söz teşbihsiz,
Baş ile ayağı, aynı sıktı.
Rus azarlayınca,
Yönetici halka,
Evden ürüyen iti andırdı.
Kendi ululara
İtibarı olmayana
Bakmadan, kendi halkına…
Sözü bağlamadan,
Mantıklıyı ayırmadan,
Yurda vurur heyecanla…
Bilemedik,
Delirmedik,
Aynı iyiye temelli…
Eline alıp,
Bela salıp,
Gözetlediği öz eli…
Saçtı malını,
Verdi varlığını,
Olduğunda yurduna.
Şefkatleşmez
Artık pişmez
Hiç benzemez dışına…
El de yaman,
Er de yaman,
Gözetlediği öz eli…
Kongre var ülkede,
Sancak düşüncede,
Şifa bulmaz ki körü-keli…
Gitti birlik,
Söndü erlik,
Artık kime yüz dönülecek?
Ülkende gerginlik,
Ateşin geçik,
Kaysa ayağın, kim gömecek?
Geçti ömrüm
Caydı gönlüm
Bu dünyanın işine…
Yaşı akran
Canı emsal olan
Dost da demiş kişiye;
“Söze ümitlense,
El gerekliyse,
Ne olacak gururun?
Niyeti şüpheli,
Aklı dalavereli,
Yurt bu mu, bulduğun?”
Çare bulamadan
Çare bulamadan,
Ateş alevi gibi
Kaygı doldu gövdeye,
Sırlaşamadan,
Söz açamadan
Kul köleye.
Boşuna utanıp,
Nafile sıkılıp,
Kimi gördüysem, ben ondan,
Yüzümü kapattım,
Çok şaştım,
Doğruca kaçtım, hemen ordan.
Uyku, yemekse
Kaldı öylece
Gereksiz iş oldu…
Öylesine yatışım,
Huzurlu kalışım
Güç oldu…
Genç СКАЧАТЬ
14
Tuğır: Soylu olmayan, ancak dayanıklı ve ağır yük taşıyabilen at.
15
Tulpar: Uzak yolculuğa dayanıklı, büyük savaşlarda kahramanların bindiği, soylu ve çok hızlı koşan at.