Yalvaran. Блейк Пирс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yalvaran - Блейк Пирс страница 7

Название: Yalvaran

Автор: Блейк Пирс

Издательство: Lukeman Literary Management Ltd

Жанр: Современные детективы

Серия: Bir Riley Paige Gizemi

isbn: 9781632918871

isbn:

СКАЧАТЬ

      Riley kişisel deneyimlerinden, gerçek tehlikenin daima çok yakın, şahsi ve beklenmedik olduğunu biliyordu. Aslında yakın zamanda iki davada yumruk yumruğa kavga etmek zorunda kalmıştı. Saldırganlardan birini kendi bıçağıyla ve diğerini de bir taşla öldürmüştü.

      Atış talimini bitirip uzaklaşan stajyerleri işaret ederek, “Bu çalışmaların bu çocukları gerçeklerine hazırlayacağını sanıyor musun?” dedi Bill.

      “Pek sanmıyorum,” dedi Riley. “Sanal gerçeklikte beyin senaryoyu gerçek olarak algılamaz çünkü kontrol edilecek bir tehlike, acı ya da öfke yoktur. İçimizde bir yerde gerçekten öldürülmeyeceğimizi biliriz.”

      “Doğru,” dedi Bill. “Bizim yıllar önce yaptığımız gibi onlar da bunun gerçekten neye benzediğini anlamalılar.”

      Riley, ateş alanından uzaklaşırlarken yandan Bill’e baktı.

      Tıpkı kendisi gibi o da kırk yaşındaydı ve koyu renk saçlarında beyazlar vardı. Riley Bill’i zayıf, narin erkek komşusuyla karşılaştırmasının ne anlama geldiğini düşünüyordu.

      Adı neydi? diye sordu kendine. Ah, evet, Blaine.

      Blaine iyi görünüyordu ama Riley onun parası var diye Bill’e yol vermek isteyip istemediğinden emin değildi. Bill güçlü, kuvvetli ve oldukça çekiciydi.

      “Buraya neden geldin?” diye sordu Riley.

      “Burda olabileceğini duydum,” dedi Bill.

      Riley huzursuzlukla ona baktı. Bu yalnızca arkadaşça bir ziyarete benzemiyordu. Bill’in ifadesinden onun henüz kendisine söylemek istediği şeyi söylemediğini sezinliyordu.

      Bill, “Eğer atışa devam edeceksen senin için zaman tutabilirim.” dedi.

      “Bu çok iyi olur,” dedi Riley.

      İkisi, Riley’in atabilecekleri serseri kurşunlara hedef olmayacağı ayrı bir bölüme geçtiler. Bill zamanlamayı çalıştırırken, Riley FBI’ın silah yeterlilik seviyelerini hedefe ateş ederek önce üç, sonra beş ve sonra yedi ve en son da on beş metre için sırayla geçti. Riley beşinci ve en son aşama olan barikatın arkasından yirmi beş metreye ateş etmeyi biraz zorlu bulmuştu.

      Riley ateş etmeyi bitirdiğinde kaskını çıkardı. O ve Bill hedefe gidip sonuca baktılar. Tüm kurşun izleri düzgün biçimde bir araya toplanmışlardı.

      “Yüzde yüz mükemmel sonuç,” dedi Bill.

      “İyi oldu bu,” dedi Riley. Hamlanmış olmaktan nefret ediyordu.

      Bill hedefin arkasındaki tel koruyucuyu işaret etti.

      “Gerçeküstü bir tür değil mi?” dedi.

      Bir sürü beyaz kuyruklu geyik tepenin üzerinde keyifle otlanıyordu. Aslında Riley’in ateş ettiği sırada oraya toplanmışlardı. Riley’in elindeki tabancaya göre bile kolay hedeftiler. Ama onlar üzerinde durdukları yüksekliğin hemen altından geçip hedefleri vuran binlerce kurşunu hiç umursamıyorlardı.

      “Evet,” dedi Riley, “ve güzeller.”

      Yılın bu zamanı bu bölgede geyikler çok görülürdü. Avlanma zamanıydı ve nedense geyikler burada güvende olacaklarını hissediyorlardı. Aslında FBI Akademisi’nin arazisi tilkiler, hindiler ve sıçan gibi hayvanlar için bir vahşi yaşam cennetiydi.

      “Birkaç gün önce öğrencilerimden biri araba park alanında bir ayı gördü,” dedi Riley.

      Riley koruyucu tele doğru birkaç adım attı. Geyikler başlarını kaldırıp ona baktılar ve yürüyüp gittiler. Silahların ateşlenmesinden korkmuyorlardı ama insanlara çok yakın olmak istemiyorlardı.

      “Oların bunu nasıl bildiğini düşünüyorsun?” diye sordu Bill. “Yani burasının güvenli olduğunu. Bunca silah sesine rağmen.?”

      Riley sadece başını salladı. Bu onun için bir sırdı. Babası onu çok küçükken ava götürmüştü. Babasına göre geyikler yalnızca yiyecek ve saklanmak demekti. Uzun yıllar boyunca Riley’in onları öldürmesi onu fazla ilgilendirmemişti. Ama bu durum sonradan değişmişti.

      Bu konuyu şimdi düşünmek Riley’e tuhaf geliyordu. Eğer çok gerekliyse bir insana öldürücü güç kullanmakta zorlanmıyordu. Ama şu masum canlılardan birini öldürmek ona inanılmaz geliyordu.

      Riley ve Bill yakındaki dinlenme yerine gidip bir banka oturdular. Buraya neyle ilgili konuşmaya geldiyse Bill hala suskun görünüyordu.

      “Sen neler yapıyorsun?” diye sordu Riley kibarca.

      Bunun hassas bir soru olduğunu biliyordu ve Bill’in çekincesini görüyordu. Bill’in işi ve ev yaşamı arasında yıllar süren gerginlikten sonra karısı onu kısa bir süre önce terk etmişti. Bill küçük çocuklarıyla görüşememekten dolayı üzülüyordu. Artık Quantico kasabasında bir dairede yaşıyordu ve haftasonlarını oğullarıyla geçiriyordu.

      “Bilmiyorum Riley,” dedi. “Buna nasıl alışacağımı bilmiyorum.”

      Açıkça yalnızlık çekiyor ve üzülüyordu. Kendi ayrılık ve boşanma süreci içinde bunları yeteri kadar yaşamıştı Riley. Üstelik ayrılıktan sonraki sürecin özellikle çok hassas olduğunu biliyordu. İlişki çok iyi gitmemiş olsa bile kendinizi yabancı bir dünyada, dostuluğun kaybolmuş yıllarında ve kendi başınıza ne yapacağınızdan tam emin olmadığınız bir durumda buluyordunuz.

      Bill, Riley’in koluna dokundu. Duygulanmış olduğu için sesi biraz kalındı ve, ‘’Bazen hayatta elimde kalan tek şeyin… sen olduğunu düşünüyorum.’’ dedi.

      Bir an Riley ona sarılmak istedi. İş ortağı olarak çalıştıkları zamanlarda Bill onu hem fiziksel hem de psikolojik olarak pek çok kez kurtarmıştı. Ama dikkatli olması gerektiğini biliyordu. Ayrıca insanların bu tür zamanlarda biraz çılgın olabileceklerini de biliyordu. Kendisi alkollü olduğu bir gece Bill’i aramış ve ona ilişki teklif etmişti. Şimdi durumlar tersine dönmüştü. Bill’in kendisine bağlanmaya hazır olduğunu, kendisinin ise tek başına yeterince özgür ve güçlü olduğunu hissetmeye başlamıştı.

      “Biz iyi ortaklardık,” dedi. Bu söz çok sıradandı ama söyleyecek başka söz bulamamıştı.

      Bill uzun ve derin bir nefes aldı.

      “Bu konuda konuşmak için buraya geldim,” dedi. “Meredith seni Phoenix davasına çağırdığını söyledi. Ben bu davada çalışıyorum. Bir ortağa ihtiyacım var.”

      Riley yalnızca kızgınlık hissiyle doldu. Bill’in ziyareti bir tür pusu gibi görünüyordu.

      “Meredith’e bu konuyu düşüneceğimi söyledim,” dedi.

      “Ve şimdi ben sana soruyorum,” dedi Bill.

      Aralarında СКАЧАТЬ