Название: Yalvaran
Автор: Блейк Пирс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Современные детективы
Серия: Bir Riley Paige Gizemi
isbn: 9781632918871
isbn:
Ama bunun şu an için çok da önemli olmadığını anımsattı kendisine. Tekrar bir ilişkiye başlamak şu an düşündüğü en son şeydi. Hayatını düzene sokması için yapılması gereken önemli işler vardı ve bu yolda ilerlemeye başlamıştı.
Yine de çekici bir adamla birkaç dakika sohbet etmek ve nihayetinde komşulara sahip olmak ona iyi gelmiş ve bundan mutluluk duymuştu.
*
Riley ve April yemek için masaya oturduklarında April elinden telefonunu bırakmıyordu.
“Lütfen mesajlaşmayı bırak,” dedi Riley. “Şu an yemek zamanı.”
“Bir dakika anne,” dedi April mesaj yazmaya devam ederek.
April’ın sergilediği bu ergenlik tutumu Riley’in canını biraz sıkmıştı. Aslında bir terslik vardı. Riley bu yıl okulda iyi iş çıkarmış ve yeni arkadaşlar edinmişti. Riley’in anladığı kadarıyla bu çocuklar April’ın daha önce takıldığı arkadaşlarından daha iyiydiler. Riley, April’ın hoşlandığı bir çocukla mesajlaştığından emindi. Şimdiye kadar April ona bundan hiç söz etmemişti.
Gabriela mutfaktan bir tepsi chiles çili ile geldiğinde April mesajlaşmayı kesit. Gabriela buharı tüten nefis doldurulmuş biberleri mutfak masasına koyarken April muzipçe kıkırdadı.
“Picante yeterli mi Gabriela?” diye sordu.
“Sí,” dedi Gabriela da kıkırdayarak.
Bu, üçü arasında sürekli devam eden bir şakaydı. Ryan çok baharatlı yemeklerden hoşlanmazdı. Aslında baharatlı yemekleri hiç yemezdi. April ve Riley’e göre ise daha acı daha güzel demekti. Gabriela’nın eskisi gibi ya da en azından alıştığı gibi bunu sürdürmesine artık gerek yoktu. Riley, kendisinin ya da April’ın Gabriela’ya orjinal Guatemala yemek tarifleri verebilecekleri konusunda şüpheliydi.
Gabriela üçü için yemek servisini tamamladığında Riley’e, “Beyefendi guapo değil miydi?” dedi.
Riley kıpkırmızı olduğunu hissetti. “Yakışıklı mı? Ben farketmedim Gabriela.”
Gabriela kahkahalarla güldü. Onlarla birlikte yemek yemek için oturdu ve hafif bir şarkı mırıldanmaya başladı. Riley bunun bir Guatemala aşk şarkısı olduğunu düşündü. April annesine baktı.
“Hangi beyefendi anne?” diye sordu.
“Ah, az önce yan komşumuz geldi…”
April heyecanlanmıştı. “Aman Tanrım! Crystal’in babası mı? Oydu değil mi! Muhteşem biri değil mi?”
“Ayrıca bekar sanırım.” dedi Gabriela.
“Tamam. Bu kadar yeter,” dedi Riley gülerek. “Beni rahat bırakın. Yan komşumla aramı yapmanıza ihtiyacım yok.”
Hepsi birden biber dolmalarını yemeye başladılar ve yemek bitmek üzereyken Riley cebindeki telefonun çaldığını duydu.
Kahretsin, diye düşündü. Bu çağrıya masada yanıt veremem.
Telefon çalmaya devam etti. Yanıt vermemesi iyi olmayacaktı. Eve geldiğinden beri Brent Meredith ona iki mesaj daha bırakmıştı ve Riley kendi kendine sürekli onu daha sonra arayacağını söylüyordu. Bunu daha fazla erteleyemezdi. İzin isteyip masadan kalktı ve telefona yanıt verdi.
“Riley, seni böyle rahatsız ettiğim için özür dilerim,” dedi patronu. “Ama gerçekten yardımınıza ihtiyacım var.”
Riley, Meredith’in kendisini ilk ismiyle çağırdığını duyunca şaşırmıştı. Bu çok sık olmazdı. Kendisini ona çok yakın hissetse de Meredith genellikle ona Ajan Paige diye hitabederdi. Normalde neredeyse kabalık noktasında ciddi biriydi.
“Nedir efendim?” diye sordu Riley.
Meredith bir süre sessiz kaldı. Riley onun neden sessiz olduğunu merak etmişti. Enerjisi düşmüştü. Bunun kendisini endişelendirecek bir haber olduğundan emindi.
“Riley, senden kişisel bir iyilik rica edeceğim,” dedi. Sesi her zamankinden daha otoriterdi. “Phoenix’te bir cinayet davasına bakmam istendi.”
Riley şaşırmıştı. “Tek bir cinayet mi?” diye sordu. “Bunu neden FBI’dan istiyorlar?”
“Phoenix bölge ofisinde eski bir arkadaşım var,” dedi Meredith. “Garrett Holbrook. Akademide beraber okumuştuk. Kurban onun kız kardeşi.”
“Üzüldüm,” dedi Riley. “Ama yerel polis…”
Meredith’in sesinde çok rastlanmayan bir rica tonu vardı.
“Garrett’in bizim yardımımıza gerçekten ihtiyacı var. Kız kardeşi ortadan kayboldu ve ardından cesedi gölde bulundu. Bizden bunun bir seri katilin işi olup olmadığını araştırmamızı istiyor.”
Bu istek Riley’e biraz tuhaf gelmişti. Fahişeler öldürülmeden de sık sık ortadan kaybolurlardı. Bazen işlerini başka bir yerde yapmaya karar verirlerdi. Ya da sadece bırakırlardı.
“Böyle düşünmesinin özel bir nedeni var mı?” diye sordu Riley.
“Bilmiyorum,’’ dedi Meredith. “Belki bizi bu işin içine dahil etmek istiyor. Ama biliyorsun ki bu bir gerçek. Fahişeler sıklıkla seri katillerin hedefi olurlar.”
Riley bunun doğru olduğunu biliyordu. Fahişelerin yaşamı onları yüksek risk altına sokuyordu. Çoklukla ortalıkta ve kolay erişilebilir oluyorlar, uyuşturucu bağımlısı yabancılarla yalnız kalıyorlardı.
Meredith devam etti, “Beni şahsen aradı. Ona en iyi adamlarımı Phoenix’e göndereceğime söz verdim. Ve tabii bunlara sen de dahilsin.”
Riley etkilenmişti. Meredith kolayca hayır diyebileceği bir şey söylememişti.
“Lütfen anlamaya çalışın efendim,” dedi. “Yalnızca yeni bir iş alamam.”
Riley pek de dürüst olmadığının farkındaydı. Alamam mı yoksa almayacağım mı? diye sordu kendi kendine. Seri bir katil tarafından kaçırıp işkence edildikten sonra herkes ona işten izin alması için ısrar etmişti. Bunu yapmayı denemiş ama umutsuzca geriye işe dönme ihtiyacı duymuştu. Şimdi bu umutsuzluğun neden kaynaklandığını merak ediyordu. Pervasız ve kendini mahvedecek biçimde davranmıştı ve hayatını düzene sokmak için çok zamanı vardı. İşkencecisi Peterson’u öldürdüğü zaman her şeyin yoluna gireceğini sanmıştı. Ama onu hala etkiliyordu ve son davasını çözerken bazı sorunlar yaşamıştı.
Kısa bir sessizlikten sonra Riley, “İşten bir süre daha uzak durmaya ihtiyacım СКАЧАТЬ