Kaybedilen . Блейк Пирс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kaybedilen - Блейк Пирс страница 7

Название: Kaybedilen

Автор: Блейк Пирс

Издательство: Lukeman Literary Management Ltd

Жанр: Современные детективы

Серия: Bir Riley Paige Gizemi

isbn: 9781632915887

isbn:

СКАЧАТЬ konuşmadılar. April arabadan inerken Riley arkasından seslendi: ‘’Saat onda görüşürüz.’’

      April dönüp yüyürken annesine isteksizce el salladı.

      Riley arabayı yakındaki kafeteryaya doğru sürdü. Bu artık onun için alışıldık olmuştu. Kalabalık içinde zaman geçirmek onun için zor olmaya başlamıştı ve bunu neden yapmak zorunda olduğunu kesinlikle biliyordu. Kafeterya küçüktü ve özellikle sabahları fazla kalabalık olmazdı.  Böylece Riley kendisini fazla rahatsız hissetmiyordu.

      Orda oturmuş cappuccino içerken Bill’in ricasını anımsadı. Kahretsin ki altı hafta olmuştu.

      Bu değişmek zorundaydı. Kendisi değişmek zorundaydı. Bunu nasıl başarabileceğini bilmiyordu.

      Ama aklına bir fikir geliyordu. Tam olarak nereden başlayacağını biliyordu.

      Bölüm 4

      Propan meşalenin beyaz alevi Riley’in önünde dalgalanıyordu. Yanmamak için ileri geri gidip gelmek zorundaydı. Işığın parlaklığı gözlerini kör ediyor ve kendisini esir eden adamın yüzünü bile göremiyordu. Meşalenin alevi dönüp dururken havada izler bırakıyor gibiydi.

      “Kes şunu!” diye bağırdı. “Kes şunu!”

      Sesi bağırmaktan kalınlaşmış ve boğuklaşmıştı. Neden nefesini tükettiğini bilmiyordu. Adamın kendisine ölene kadar durmadan işkence edeceğini biliyordu.

      Tam o anda adam bir havalı korna çıkarıp onu tam kulağına üfledi.

      Bir araba kornası çaldı. Riley geçmişten günümüze dönerek dışarı baktı ve kavşaktaki ışığın yeşile döndüğünü gördü. Arkasında bir dizi araba sıralanmıştı ve hemen gaza bastı.

      Riley, avuçlarının içi terleyerek geçmşi bir kenara bıraktı ve kendisine nerede olduğunu anımsattı. Katilin tarifsiz sadizminden kurtulan diğer kadın olan Marie Sayles’i ziyarete gidecekti. Geçmişi anımsayarak korktuğu için kendisine kızdı. Birbuçuk saattir aklı başında araba kullanıyordu ve iyi iş becerdiğini düşünüyordu.

      Riley lüks Viktoryan evlerini geçerek Georgetown’a girdi ve Maire’nin kendisine telefonda verdiği adrese giderek kırmızı tuğlalı ve güzel bombeli pencereleri olan bir konağın önüne park etti. Bir süre arabanın içinde oturarak içeri girmek için cesaretini toplamaya çalıştı.

      Sonunda arabadan çıktı. Merdivenlerden çıkarken Marie’yi kapıda görünce sevindi. Marie kasvetli ama zarif giyinmişti ve kibarca gülümsemişti. Yüzü yorgun ve bitkin görünüyordu. Gözlerinin altındaki halkalardan, Riley onun ağlamış olduğunu kesinlikle anlamıştı. Bu ona sürpriz olmamıştı. İkisi haftalardır görüntülü sohbet ediyorlardı ve birbirlerinden sakladıkları çok az şey vardı.

      Sarıldıklarında Riley onun beklediği kadar uzun ve yapılı olmadığını farketti. Topuklu ayakkabıların içinde bile Riley’den kısaydı ve bedeni narin ve inceydi. Riley buna şaşırmıştı. Marie ile pek çok kez konuşmuşlardı ama ilk kez yüzyüze görüşüyorlardı. Marie’nin narinliği tüm bu yaşadıklarından sonra onu daha da cesur gösteriyordu.

      Riley, Marie ile yemek odasına ilerlerken atrafını gözden geçirdi. Ev son derece temizdi ve zevkli döşenmişti. Tek başına yaşayan bir kadın için çok renkli bir evdi.  Ama Marie tüm perdeleri kapatmış ve ışıkları azaltmıştı. Riley bunu itiraf etmek istemese de kendi evi aklına geliyordu. Marie yemek massasına hafif bir öğlen yemeği hazırlamıştı ve Riley yemek için masaya oturdu. İkisi de garip bir sessizlik içinde oturuyorlardı ve Riley neden terlediğini anlamıyordu. Marie’yi görmek tüm yaşadıkarını geri getirmişti.

      “Eee. . . nasıl hissediyorsun?” diye sordu Marie. “Yeryüzüne çıkmak nasıl?”

      Riley gülümsedi. Marie, bugünkü araba yolculuğunun ne hissettirdiğini herkesten daha iyi anlıyordu.

      “Oldukça iyi.” dedi Riley. “Aslında son derece iyi. Kendimi gerçekten yalnızca bir kez kötü hissettim.”

      Marie çok iyi anladığını gösterir gibi başıyla onayladı.

      “Yani, başardın.” dedi Marie. “Ve bu çok cesurca.”

      Cesur, diye düşündü Riley. Kendisini tam olarak böyle tanımlayamazdı. Aktif ajanken belki cesurdu. Acaba yine kendisini böyle tanımlayabilir miydi?

      “Sen nasılsın?” diye sordu Riley. “Ne kadar çıktın dışarıya?”

      Marie sessizliğe büründü.

      “Evden hiç çıkmadın değil mi?” diye sordu  Riley.

      Marie başını salladı.

      Riley öne eğilip Marie’nin bileğine şefkatle dokundu.

      “Marie, bunu yapmak zorundasın.” diyerek onu zorladı.  “Eğer kendini böyle içeriye hapsetmeye devam edersen bu senin hala onun esiri olduğun anlamına gelecek.”

      Marie’nin boğazından boğuk bir hıçkırık sesi geldi.

      “Özür dilerim.” dedi Riley.

      “Önemli değil. Sen haklısın.”

      Riley yemeklerini yerken Marie’yi izledi. Ortalığı uzun bir sessizlik sarmıştı. Riley Marie’nin iyi olduğunu düşünmek istiyordu ama itiraf etmeliydi ki kendisine çok zayıf görünmüştü. Bu, onun kendisi için de korkmasına neden oluyordu. Kendisi de bu kadar kötü mü görünüyordu?

      Riley, sessizce Marie’nin tek başına yaşamasının onun için iyi olup olmadığını düşünüyordu. Belki de bir kocası ya da arkadaşı olsa kendisini daha iyi hiseder miydi? Sonra kendisi için de aynı şeyi düşündü. Henüz ikisi için de yanıtın muhtemelen hayır olduğunu düşünüyordu. Her ikisi de sürekli bir ilişki için gereken duygusal çerçeveye sahip değildiler. Bu yalnızca bir dayanak olurdu.

      Bir süre sonra ,“Sana hiç teşekkür ettim mi?” diye sordu Marie sessizliği bölerek.

      Riley gülümsedi. Marie’nin kendisini kurtarmasından söz ettiğini çok iyi biliyordu.

      “Bir çok kez.’’ dedi Riley. “Buna gerek yok. Gerçekten.”

      Marie çatalıyla tabağındaki yemeği karıştırdı.

      “Hiç özür diledim mi?”

      Riley şaşırmıştı. “Özür dilemek mi? Ne için?”

      Marie zorlukla konuştu.

      “Eğer beni oradan dışarı çıkarmasaydın, yakalanmayabilirdin.”

      Riley kibarca Marie’nin elini sıktı.

      “Marie, ben yalnızca işimi yapıyordum. Senin hatan olmayan bir şey için kendini suçlu hissetmemelisin. Bunun gibi uğraşman gereken çok şey var.”

      Marie СКАЧАТЬ