Kaybedilen . Блейк Пирс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kaybedilen - Блейк Пирс страница 13

Название: Kaybedilen

Автор: Блейк Пирс

Издательство: Lukeman Literary Management Ltd

Жанр: Современные детективы

Серия: Bir Riley Paige Gizemi

isbn: 9781632915887

isbn:

СКАЧАТЬ ağaca doğru sürükledi ve daha önceden planladığı poza soktu. Çok iyi olmamıştı. Ölüm katılığı yüzünden kadının başı sola eğik kalmıştı. Kadının başını tutup çevirdi. Boynunu kırmasına rağmen hala düzgün durmasını sağlayamıyordu.

      Peki bacakları nasıl düzgünce açacaktı? Bacaklardan biri fena halde eğriydi. Arabasından levyeyi alıp uyluk kemiğini ve dizini kırmaktan başka çaresi yoktu. Sonra bacağı istediği gibi çevirdi ama memnun kalmamıştı.

      Son olarak görevini iyi yaparak pembe kurdeleyi boynuna sardı, peruğu başına koydu ve gülü karın üzerine yerleştirdi. Sonra arabasına binip gitti. Hayal kırıklığına ve umutsuzluğa uğramıştı. Üstelik korkmuştu. Sakarlığı yüzünden acaba arkasında önemli bir delil bırakmış mıydı? Her hareketini sürekli olarak kafasında tekrarladı durdu ama emin olamıyordu.

      Bir dahaki sefere daha iyisini yapacağını biliyordu. Daha iyisini yapacağına dair kendi kendine söz verdi.

      Riley gözlerini açtı. Katilin varlığının uzaklaşmasına izin verdi. Şimdi kendinden memnundu. Bunalmasına ve sarsılmasına izin vermemişti ve bazı önemli görüşler elde etmişti. Katilin kendi sanatını nasıl öğrendiğini anlamıştı.

      Riley yalnızca katilin ilk cinayetiyle ilgili bir şey -herhangi bir şey- bilmek istiyordu. Katilin, önceden bir cinayet işlediğinden, her zamankinden daha çok emindi. Bu bir acemi işiydi ama yeni başlanılan bir iş değildi.

      Riley arkasını dönüp arabasına yürümek üzereyken gözüne ağaçta bir şey takıldı. Başının tam üzerindeki ağaç yarığından dışarı çıkan sarı bir çizikti bu.

      Ağacın diğer tarafına yürüdü ve baktı.

      “Buraya geri gelmiş!” Riley seslice iç çekti. Bütün bedeni ürperdi ve endişeyle etrafına bakındı. Yakınlarda kimse görünmüyordu.

      Katilin, kurbanına verdiği poza sokulmuş, çıplak ve sarı saçlı oyuncak bir bebek, yerleştirildiği ağacın dalından ona bakıyordu.

      Uzun süredir orada olamazdı. En çok üç dört gün… Rüzgar tarafından savrulmamış ya da yağmurdan ıslanıp pislenmemişti. Katil, Reba Frye cinayetine hazırlanırken buraya gelmişti. Riley’de yaptığı gibi, buraya işini yansıtmak ve hataları üzerinde ciddi olarak çalışmak için gelmişti.

      Riley, cp telefonuyla fotoğraflar çekti. Bunları hemen Büro’ya göndermeliydi.

      Onun bebeği neden bıraktığını biliyordu.

      Bunun geçmişteki hatalarının bir özürü olduğunu farketti.

      Ayrıca daha iyi bir iş için geri geleceğinin sözüydü.

      Bölüm 9

      Riley, Senatör Mitch Newbrough'un malikanesine doğru yol aldı. Yaklaştıkça, içine bir ürperti çökmeye başladı. Malikane, uzun, üç şeritli bir yolun bitiminde, görkemli ve resmi; ama bir o kadar da ürkütücü bir görünüme sahipti. Riley'e göre bu tarz zengin ve güçlü kişilerle anlaşmak, alt sınıfta bulunan yerli halkla anlaşmaktan çok daha zordu.

      Arabayı durdurup, taş malikanenin önünde bulunan daire biçimindeki alana park etti. Evet, bu aile gerçekten çok zengindi.

      Arabasından inip, gösterişli giriş kapısına doğru yürüdü. Zili çaldı. 30 yaşlarında, oldukça düzgün giyimli bir bey Riley'i karşıladı.

      “Benim adım, Robert.” dedi. “Senatör'ün oğluyum. Siz de Özel Ajan Riley olmalısınız. İçeri girin. Annem ve babam sizi bekliyor.”

      Robert Newbrough, Riley'e yolu gösterdi. Riley, bir kez daha şatafatlı evlerden nefret ettiğini fark etti. Newbrough'ların evi ise o evlerin çoğuna nazaran çok daha büyüktü. Öyle ki Bay ve Bayan Newbrough'un bulunduğu odaya gitmek için bayağı bir yürümüşlerdi. Riley, gelen misafirleri böylesine rahatsızlık verici bir mesafeyi yürütmelerinin bir nevi gözdağı verme taktiği olduğunun farkındaydı. Adeta, "bu evde yaşayanlar, kendileriyle uğraşılmayacak kadar güçlüler" demenin bir başka yoluydu. Riley'e göre, evin her yerine döşenmiş olan "sömürgeciliği" anımsatan mobilyalar ve dekorasyon oldukça çirkindi.

      Her şey bir yana, kendini neyin beklediğini düşünmek içini ürpertiyordu. Ona göre maktüllerin aileleri ile konuşmak çok berbat bir işti—cinayet mahalleri ya da cesetlerle uğraşmaktan çok daha kötü bir iş. İnsanların acısı, öfkesi ve karmaşıklığı içinde çok kolay kayboluveriyordu. Bu tarz yoğun duygular, konsantrasyonunu bozuyor ve onu işinden alıkoyuyordu.

      Yürürken, Robert Newbrough: “Babam Richmond'dan eve döndü, o olayı…” dedi.

      Duraksadı, kelimeler boğazında düğümlendi. Riley, Robert'ın içinde bulunduğu yoğun duyguları hissedebiliyordu.

      “Reba'ya olan o olayı duyduğumuzdan beri…” diye devam etti. “Her şey alt üst oldu. Özellikle annem çok sarsıldı. Onu çok fazla üzmemeye özen gösterin.”

      “Gerçekten,sizin adınıza  çok üzgünüm…” dedi Riley.

      Robert, Riley'in sözlerini duymazlıktan geldi. Derken, oldukça geniş bir oturma odasına girdiler. Senatör Mitch Newbrough ve eşi, büyük bir kanepenin üzerinde, birbirlerinin ellerini tutarak oturuyorlardı.

      “Ajan Paige…” diyerek anne ve babasına takdim etti Robert. “Ajan Paige, size anne ve babamı tanıtmama izin verin. Senatör ve eşi Annabeth…”

      Robert, Riley'e oturması için bir yer gösterdi ve ardından kendisi de oturdu.

      “Öncelikle…” dedi Rileys sessiz bir tonla, “…gerçekten, başınız sağ olsun.”

      Annabeth Newbrough, sessiz bir şekilde başıyla Riley'in başsağlığını kabul etti. Senatör ise öylece oturmuş, dik dik bakıyordu.

      Ardından, kısa bir sessizlik oluştu. Riley, şöyle bir bakıp yüzlerinden düşüncelerini anlamaya çalıştı. Senatör Newbrough'u, yüzünde o sahte siyasetçi gülümsemesi ile birçok kez televizyonda görmüştü. Şu an gülümsemiyordu. Riley, tam bir politikacının uysal hanımı tipine sahip Bayan Newbrough'u ise daha önce çok fazla görmemişti.

      İkisi de 60'lı yaşlarının başındaydılar. Riley, ikisinin de daha genç görünmek için acılı ve pahalı önlemler aldıklarını fark etti—saç ektirme, saç boyatma, yüz gerdirme, makyaj… Baktıkça, onların bu çabalarının ne denli boşuna ve yapmacık olduğunu gördü.

      Oyuncak bebekler gibi… diye düşündü içinden.

      “Kızınızla alakalı size birkaç soru sormam gerekiyor.” dedi Riley ve not defterini çıkardı. “Son zamanlarda, Reba ile iletişim kurmuş muydunuz?”

      “Evet…” dedi Bayan Newbrough. “Biz, birbirine çok yakın bir aileyiz.”

      Riley, kadının sesinde hafif bir olağanlık hissetti. Sanki, bu cevabı biraz fazla sık vermiş gibiydi; oldukça fazla… Riley, Newbrough evindeki aile hayatının idealden çok uzak olduğunu biliyordu.

      “Reba, СКАЧАТЬ