Название: Kaybedilen
Автор: Блейк Пирс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Современные детективы
Серия: Bir Riley Paige Gizemi
isbn: 9781632915887
isbn:
“O adamı hiç sevmemiştim zaten.” dedi Bayan Newbrough. “Hiç kendini bilmiyordu. Sizce Reba'yı o öl—?” Cümlesini tamamlayamadı.
Riley başını salladı.
“Eski eşi, şüpheliler listesinde değil.” dedi.
“Nedenmiş o?” diye sordu Bayan Newbrough.
Riley, onlara ne söyleyip ne söylememesi konusunda şöyle bir sözlerini ölçüp tarttı.
“Katil tarafından önceden işlenen cinayeti duymuş olmalısınız.” dedi. “Daggett yakınlarında da benzer bir vaka yaşanmıştı.”
Bayan Newbrough gitgide tedirginleşiyordu.
“Onun, bizimle ne alakası var?”
“Karşımızda, bir seri katil var.” dedi Riley. “Ailesel bir şey söz konusu değil. Kızınız, katili hiç tanımıyor da olabilirdi. Bunun kişisel bir cinayet olmadığı muhtemel.”
Bayan Newbrough birden hıçkırıklara boğuldu. Riley, seçtiği sözlere pişman oldu.
“Kişisel değil, derken?” diye sordu Bayan Newbrough neredeyse bağırır bir ifadeyle. “Kişisel değil de başka ne olabilir?”
Senatör Newbrough, oğluyla konuştu.
“Robert, anneni başka yere götürüp sakinleştirir misin lütfen? Ajan Paige ile yalnız görüşmem gerek.”
Robert Newbrough, babasının sözlerini üzerine annesini alıp götürdü. Senatör Newbrough bir süre hiçbir şey söylemedi. Direk Riley'in gözlerinin içine bakıyordu. Bir nevi bu bakışlarıyla gözdağı vermeye çalışıyordu. Ama bu, Riley'de pek işe yaramamıştı. O da aynı şekilde bakışlarıyla karşılık verdi.
Nihayet, Senatör cebine el atıp mektup boyutunda bir zarf çıkardı. Riley'in yanına gidip ona verdi.
“Al.” dedi ve ardından, tekrar yerine giderek oturdu.
“Bu nedir?” diye sordu Riley.
Senatör yine aynı şekilde dik dik yüzüne baktı.
“Bilmen gereken her şey!” dedi.
Riley tamamen şaşkınlık içindeydi.
“Açabilir miyim?” diye sordu.
“Elbette…”
Riley zarfı açtı. İçinden, üzerinde iki sıra halinde isimlerin yazılı olduğu bir kağıt çıktı. Bazılarını tanıyordu. İki ya da üç tanesi, yerel TV haber programlarında görev yapan muhabirlerin isimleriydi. Birkaç tanesi ise eski Virjinya siyasetçilerine aitti. Riley, az öncekine nazaran daha çok şaşırmıştı.
“Bunlar kim?” diye sordu.
“Düşmanlarım.” diye cevap verdi Senatör Newbrough değişmeyen bir uslupla. “Çok kapsamlı bir liste olmayabilir. Ama orada ismi yazanlar şu anda önemli. İçlerinden biri suçlu.”
Riley tamamen şoka girmişti. Hiçbir şey söylemeden öylece kalakaldı.
“Oradakilerden birinin direk, birebir kızımı öldürdüğünü söylemiyorum elbette.” diye devam etti Senatör. “Ama kesin birine parayla yaptırmışlardır.”
Riley, dikkatli ve yavaş bir şekilde konuştu:
“Senatör, affınıza sığınarak tekrar belirtmek isterim ki kızınızın ölümünün şahsi bir meseleden kaynaklı olmaması ihtimalinden bahsetmiştim. Neredeyse tıpatıp aynı şekilde işlenmiş bir cinayet vakası daha var elimizde.”
“Kızımın tamamen bir tesadüfe kurban gittiğini mi söylemeye çalışıyorsun yani?” diye sordu Senatör.
Evet, muhtemelen… diye içinden geçirdi Riley.
Ama bunu sesli bir şekilde ifade etmenin çok da iyi olmayacağını düşündü.
Daha cevap vermeden, Senatör sözlerine devam etti: “Ajan Paige, Yaşadığım zorlu tecrübeler bana tesadüflere inanmamayı öğretti. Neden ya da nasıl olduğunu bilmiyorum ama kızımın ölümü tamamen siyasi bir durum. Ayrıca, siyasette her şey şahsidir. Bu yüzden, bana aksi bir şey sakın söyleme. Bu olayın sorumlusunu bulup cezalandırmak, senin ve Büro’nun işi!”
Riley derin ve uzun bir nefes aldı. Bir süre, Senatör'ün yüzünü detaylıca inceledi. Artık görebiliyordu. Senatör Newbrough tam anlamıyla bir "narsist" idi.
Bu öyle şaşıracak bir şey değil… diye düşündü içinden.
Riley bir şeyi daha fark etti. Senatör, hayatında yaşadığı her şeyin özellikle kendisi ile alakalı, sadece kendisi ile alakalı olduğunu düşünüyordu. Kızının ölümü bile onunla ilgiliydi. Reba sadece, babasının ve babasından nefret eden birinin arasında kurban oluvermişti. Senatör buna gerçekten inanıyor gibiydi.
“Efendim…” diye başladı Riley, “…affınıza sığınıyorum ama ben böyle olduğunu düşün—”
“Senin düşünmeni istemiyorum.” dedi Newbrough araya girerek. “İhtiyacın olan tüm bilgi önünde duruyor.”
Bir süre karşılıklı bakıştılar.
“Ajan Paige…” dedi sonunda Senatör ve devam etti: “…nedense birbirimizi anlamadığımız hissine kapıldım. Çok yazık! Sen belki bilmiyor olabilirsin ama Büro’nun üst düzeyinde tanıdığım çok kişi var. Çoğu bana borçlu. Hemen onlarla iletişime geçeceğim. Bu işi adam gibi yapacak birine ihtiyacım var.”
Riley şaşkın bir şekilde öylece oturup kaldı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Bu adam gerçekten bir hayal dünyasında mı yaşıyordu?
Senatör ayağa kalktı.
“Seni uğurlayacak birini göndereceğim Ajan Paige.” dedi. “Üzgünüm ama seninle anlaşamadık.”
Senatör Newbrough odadan çıkıp Riley'i yalnız bıraktı. Riley'in şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Adam bildiğin narsistin önde gideniydi, tamam ama daha da fazlası vardı. Bunu hissetmişti.
Senatör'ün sakladığı bir şeyler vardı.
Ve ne pahasına olursa olsun Riley bunu öğrenecekti.
Bölüm 10
Riley'in gözüne ilk takılan şey, oyuncak bebekti—Daggett'in yakınlarında o ağaçta bulduğu, aynı duruşa sahip çıplak bebeğin tıpatıp aynısı. Bir an, o bebeği, etrafında yüksek teknoloji ekipmanların bulunduğu FBI adli tıp laboratuvarında öylece oturuyor vaziyette görmek Riley'i şaşırtmıştı. Hiç oraya ait görünmüyordu—sanki çok eskiden kalma küçük ve rahatsız edici bir türbe misali duruyordu.
Şimdi СКАЧАТЬ