“Neleusoğlu Nestor!” diye cevap verdi Telemakhos, “Akhaların onuru, Akhalar Orestes’i takdir etti, adı yaşayacak sonsuza dek, zira asilce babasının öcünü aldı. Keşke bana kötü davranan ve felaketimi hazırlayan kötü taliplerin arsızlıkları için böyle bir öç almayı nasip etse bana Tanrı; ama tanrıların böyle bir mutluluk nasip etmeye niyeti yok bana ve babama, bu yüzden elimizden geldiği kadar katlanmak zorundayız.”
“Dostum!” dedi Nestor. “Bana şimdi hatırlattın, ananın bir sürü talibi olduğunu duyduğumu hatırlıyorum, sana karşı kötü niyetlilermiş ve malına zarar veriyorlarmış. Buna boyun mu eğersin, yoksa halk bir tanrının sesine uyarak sana karşı mı duruyor? Babanın geleceğinden kimse şüphe duymuyor mu ve bu alçaklara bunları ödeteceğini, tek başına veya arkasına Akhaları alarak? Eğer Athena biz Truva önlerinde savaşırken Odysseus’u sevdiği kadar seni sevseydi -ki Athena kadar hiçbir tanrının birine böyle açıkça sevgi gösterdiğini görmemiştim o zamana kadar- eğer ona ehemmiyet verdiği kadar sana da ehemmiyet verseydi bu taliplerin çoğu en kısa zamanda taleplerinden vazgeçerlerdi.”
Telemakhos karşılık verdi: “Böyle bir şey beklemiyorum, bunu umut etmek fazla olur. Düşünmeye bile cesaret edemem bunu. Tanrılar istese bile böyle iyi bir kader düşmez bana.”
Bunun üzerine Athena şöyle dedi: “Telemakhos, ne diyorsun sen? Tanrı’nın kolu uzundur, bir adamı kurtarmayı aklına koyduğu zaman; ben olsam eve dönmeden ne kadar acı çektiğimin önemi olmazdı, eğer ki oraya varınca güvende olacaksam. Böyle olmasını tercih ederim, eve çabuk dönüp Aigisthos ve karısının hainlikleri neticesinde Agamemnon gibi evinde öldürülmek yerine. Yine de ölüm kayıtsız şartsızdır ve birinin zamanı doldu mu tanrılar bile kurtarmaz onu, ne kadar severlerse sevsinler.”
“Mentor!” diye cevapladı Telemakhos. “Daha fazla konuşmayalım bunu. Babamın dönüşü için hiçbir umut kalmadı, tanrılar çoktan ölümüne karar vermişler. Ancak Nestor’a sormak istediğim başka bir şey var, zira o herkesten iyi bilir. Derler ki o üç kuşağa hükmetmiştir, o yüzden onunla konuşmak bir ölümsüzle konuşmak gibidir. Bu yüzden söyle bana Nestor ve gerçeği söyle, Agamemnon nasıl öldü böyle? Menelaos ne yapıyordu? Nasıl oldu da hilekâr Aigisthos kendisinden çok daha iyi bir adamı öldürdü? Menelaos Akhalı Argos’tan uzakta, insanlar arasında dolanıyor muydu başka bir yerde de Aigisthos cesaret alıp Agamemnon’u öldürdü?”
“Sana doğrusunu anlatacağım.” diye cevap verdi Nestor. “Gerçekten ne olduğunu anlayacaksın sen de. Eğer Menelaos Truva’dan geri döndüğünde Aigisthos’u evinde hâlâ sağ bulsaydı, onun için kazılan bir mezar olmazdı, ölü olsa bile, kurda kuşa yem olarak atılırdı şehrin dışına ve hiçbir kadın yas tutmazdı ona, zira o kadar büyük bir ahlaksızlık yapmıştı. Biz orada Truva’da savaş üstüne savaş verirken Argos’un ortasında keyif çatan Aigisthos, Agamemnon’un karısı Klytaimnestra’yı sonu gelmeyen iltifatlarla baştan çıkardı.
Klytaimnestra, önceleri bu ahlaksız oyuna yüz vermiyordu, zira yüreğinde kötülük yoktu. Bir de yanında bir ozan vardı, Agamemnon Truva’ya giderken kati emirler vermişti ona, karısını koruması için. Ama Tanrı felaketine karar verince Aigisthos bu ozanı ıssız bir adaya sürdü, kargalar ve martılara yem olsun diye orada bıraktı. Ardından kadın da Aigisthos’un evine gönüllü gitti. Aigisthos tanrılara bir sürü kavrulmuş kurban sundu, işlemeli kumaşlar ve altın yaldızlarla süsledi pek çok tapınağı, zira beklediğinden de büyük bir başarı elde etmişti.
Bu sırada ben ve Menelaos da Truva’dan evimize doğru yola koyulmuştuk, birbirimizle iyi geçiniyorduk. Sunium’a vardığımızda, Atina’nın o kutsal burnuna, Apollon öldürdü acısız oklarıyla Phrontis’i, Menelaos’un dümencisini, ki kötü havalarda gemiyi idare etmeyi ondan iyi bilen yoktu, oracıkta öldü elinde dümeniyle ve Menelaos hızla yol almak istese de yoldaşını gömmek ve hakkı olan cenaze merasimini yapmak üzere mola vermek zorunda kaldı. Ardından yeniden denizde ilerleyip Malean kayalıklarına ulaşınca Zeus bir kötülük düşündü ona ve dalgalar dağ kadar olana dek sert rüzgârlar üfledi. Burada filosunu ikiye böldü ve yarısını Girit’e doğru yolladı, İardanos Nehri kıyılarında Kydonların oturduğu. Gortyne adı verilen yerden denize uzanan yalçın bir kayalık vardır buralarda ve bu kıyı boyunca Phaistos’a kadar deniz kabarır, güney yeli esip durdukça; ama Phaistos’tan sonra kıyı daha korunaklıdır, zira küçük bir burun bile büyük bir barınak olabilir. Gemilerin bu tarafa sürüklenenleri kayalara çarptılar ama tayfası canlarını kurtarmayı başardı. Geri kalan beş gemi, rüzgârla ve dalgalarla Mısır’a sürüklendi, Menelaos burada altın ve mal topladı yabancı dilde konuşan insanlardan. Bu sırada Aigisthos burada, evinde entrikalar çeviriyordu. Agamemnon’u öldürdükten sonra, Mykene’de yedi yıl boyunca hüküm sürdü ve insanları boyunduruk altına aldı. Ama sekizinci yılda Orestes Atina’dan geldi felaketi olmak için ve babasının katilini öldürdü. Sonra anası ve düzenci Aigisthos’u gömerek Argos halkına cenaze ziyafeti verdi ve o gün Menelaos eve döndü, gemisi tıka basa hazineyle dolu olarak.
İşte sen de sözümü dinle ve evinden uzakta çok uzun süre oyalanma, malını evindeki böyle tehlikeli insanlara bırakma, varını yoğunu yerler bir olup ve sen de boşuna bir iş yapmış olursun. Yine de gidip Menelaos’u ziyaret etmeni salık veririm elbette, hiç kimsenin dönmeyi ümit etmeyeceği uzaklıktaki yaban ellere yaptığı yolculuktan en son dönen odur, tahmin ettiğinden çok daha uzağa taşıyınca onu rüzgârlar; bu uzaklığı kuşlar bile on iki ayda uçamaz, denizler çok engin ve korkunçtur geçmeye kalkınca. Ona git haydi o zaman denizden kendi yoldaşlarınla veya eğer karadan gitmek istersen, araba alabilirsin, atları alabilirsin ve Menelaos’un yaşadığı Sparta’ya kadar sana eşlik etmek için oğullarım da burada. Ona doğruyu söylemesi için yalvar, sana yalan söylemez o, zira öyle mükemmel bir adamdır.”
Konuştuğu sırada güneş battı ve karanlık çöktü, bunun üzerine Athena şöyle dedi: “Efendim, söyledikleriniz ne âlâ ama artık kurbanların dillerinin kesilmesini, Poseidon ve diğer ölümsüzlere içki sunularını yapmak için şarabın karılmasını buyur, sonra da yatmaya gidilsin, zira uyku zamanı geldi. İnsanlar erken kalkmalı, geç saatlere kalmamalı dinî kutlamalarda.”
Böyle konuştu Zeus’un kızı ve onlar da söylediklerine uydular. Uşaklar misafirlerin ellerine su döktüler, delikanlılar karma kaplarını şarap ve suyla doldurdular, herkese içki sunularını verdiler bir bir, sonra kurbanların dillerini ateşe attılar ve içki sunularını yapmak üzere ayağa kalktılar. Sunularını yapıp diledikleri kadar içtikten sonra, Athena ve Telemakhos gemilerine gitmek üzere kalktılar ama Nestor onları yakaladı hemen ve alıkoydu.
“Tanrı ve ölümsüz ilahlar esirgesin evimi terk edip gemiye gitmenizi!” diye çığlık attı. “Benim fakir olduğumu ve çarşaflarım olmadığını mı düşünüyorsunuz, yoksa kendime ve misafirlerime rahat yataklar yapmak için yeterli örtü ve kilimler olmadığını СКАЧАТЬ