Cehennemden Selam. M. Turhan Tan
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cehennemden Selam - M. Turhan Tan страница 28

Название: Cehennemden Selam

Автор: M. Turhan Tan

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-84-6

isbn:

СКАЧАТЬ Sezar! Her kocanın karısı, her karının kocası Sezar!..”

      Bizim sipahilerin hareketinde muhabbet değil, nefret görülür. Bazı müverrihler, bu vakanın yeniçeriler tarafından yapıldığını, hünkârın kayıkla Sütlüce önünden geçerken oradaki meyhanelerde dem tutan yeniçerinin ellerinde kadeh sahile koşarak “Senin şerefine! diye bağırdıklarını kaydetmişlerdir. Fakat anane, olup bitenin bizim naklimize uygunluğunu gösteriyor!

      18

      Mürselünileyh: Kendisine bir şey gönderilen, (e.n.)

      19

      Kemmî: Azlık veya çokluğa dair. (e.n.)

      20

      Endaht: Silah boşaltmak. (e.n.)

      21

      Dergâh-ı Ali: Padişah kapısı. Yüksek dergâh. (e.n.)

      22

      Rika: Üzerine yazı yazılan kâğıt ve deri parçaları. (e.n.)

      23

      Letaif-ül hiyel: Kurnazca oyunlar, hileler. (e.n.)

      24

      Bi-bâk: Çekincesiz. (e.n.)

      25

      Pesend etmek: Beğenmek. (e.n.)

      26

      Mertebani: Anadolu’ya Asya’dan getirilen erken tarihli pişmiş toprak eşyalara verilen ad. (e.n.)

      27

      Farce, bir perdelik adi ve kaba komedi. (y.n.)

      28

      Ariza: Büyük bir kimseye hürmetle yazılan veya verilen şey, istirhamname, hediye. (e.n.)

      29

      “İdraksiz Türk” manasında bir söz. (e.n.)

      30

      Hankâh: Allah rızası için ve misafirleri minnet altında bırakmamak ihlası ile fakir ve dervişlere ve talebe-i uluma yemek verilen ve misafir edilen yer.

      31

      Semahane: Sema ayininin yapıldığı geniş yer, Mevlevi tekkelerinin geniş salonu. (e.n.)

      32

      Hikâyemizin taalluk ettiği tarihten iki yüz elli sene sonra Mısır’da da böyle bir garip itikat yüz göstermişti. Tanta’da defnedilmiş Seyyid Ahmed Bedevi’nin özel gününde Şinavî namını taşıyan ve ismi geçen seyidi mukaddes tanıyan dervişler, böyle bir eşeğe keramet ederlerdi. Tıpkı naklettiğimiz şekilde vazifesini ifa eden bu eşekler yıllarca muhterem tanılmıştı. Ahmed Bedevi’ye ait merasim hâlen de Mısır’da yapılmaktadır, fakat eşek meselesinin devam edip etmediği bu satırların yazarınca meçhuldür. (y.n.)

      33

      Tehlil: İslamiyetin tevhit akidesini hülasa eden, ancak bir ilah bulunduğunu, onun da ancak ve ancak Allah (c.c.) olduğunu ifade eden “Lailahe illallah!” sözünü tekrar etmek. (e.n.)

      34

      Keşkül: Gezici bazı dervişlerin ve dilencilerin ellerinde tuttukları, Hindistan cevizi kabuğundan, metalden veya abanozdan yapılmış dilenci çanağı. (e.n.)

      35

      İzlal: Alçaltmak. Haysiyetsiz ve hakir etmek. (e.n.)

      36

      Vahime: kuruntu kurma hassası. (e.n.)

      37

      Bakılırsa Romalıların İseviliği kabul etmelerindeki ilk sebeplerle tekkelerin şu yayılma tarzında garip bir benzerlik görünür! (y.n.)

      38

      Meşhur Nizaraülmülk, işte bu şeyh-i ekberin, Hasan Sabbah’ın dervişleri eliyle katlolunmuştur. Hasan, Batıniye mezhebini henüz tesise çalışırken, Melikşah ile Nizamülmülk’ü kastederek “Elimde iki fedakâr dost olsa dünyayı şu iki Türk’ün elinden kurtarırdım.” demiştir. Sonradan iki değil, yüzlerce fedakâr dost kazandı ve hakikaten de sözünü yerine getirdi! Tarikatların, Doğu’da yaptıkları türlü türlü işler arasında bu gibi cinayetler de vardır ve pek boldur. (y.n.)

      39

      İmtisal etmek: Uymak.

      40

      Miladi 1305 yılında, Jak Bunom isminde birinin ifa ettiği ihtilal, Kuzey Fransa’yı altüst etmişti. Köylülerle çiftçilerden terekküp eden asiler, son derece hunharca hareket ediyorlardı. Bu isyana, reisin ismine izafetle “Jaklok-Jaequerie” denilmişti. Burjuvalarla asilzadeler birleşerek bu ihtilalin önünü almışlardır. (y.n.)

      41

      İmam Gazali k.s. Hazretleri’nin Hüccetülislam ve Fart-ı Takva ile memduh has ve am iken İbni Cevri ol zat-ı alişana ta’n iledir ki taze nevreste mahbubları terbiye edib müşahede-i cemal amirane mail idi.

      –Tacüttevarih’ten

      Nurettin-i Şehit Hazretleri’nin bir mahbub ibrikdarı var imiş. Evkat-ı hamsede ve gecelerde teheccüt vaktinde daima abdest verib hizmetinde olub yanından ayırmayıb hemvare müşahede-i cemal -i pakiyle tahsil-i vücut ve hâl ederlermiş. Musahibanından İsmail bir gün nush u pend edib “Sultanım! Bazı kasır nazarlar hakkınızda suizan edib ibrikdara muhabbeti vardır, derler.” dedikte tebessüm edib “Beli, severiz ve bir katre nutfe-i kudreti bu hüsnü cemale nail ve böyle sıfat-ı cemileye vasıl eden mahbub-u hakikinin pertev cemal sun’ı paki müşahedesine ayinemiz olduğu cihetten, ibrikdarın meftunuyuz.” deyu cevab vermişler!

      –keza

      Mevlana-yı müşarünileyhe pak damen ve salah ederler. Lakin müşahede-i huban ile mütelezziz olup sair hüddamdan maada taze rû ve mehpare beş altı tane nazenin hizmetkârı eksik olamazdı. Bunlara eyyam-ı şitada Hint alacası ve mirzai boğası kapama ve şal kuşak eyyam-ı sayfda ince kırım, kesimi beyaz sade ve som sırma kulak kuşak kuşadıb eyyam-ı mutedilede süt mavisi ince bir çentiyanlar giydirib çakşır giydirmez imiş!

      –Naima’dan-

      Mezbur СКАЧАТЬ