Tom Amca’nın Kulübesi. Гарриет Бичер-Стоу
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tom Amca’nın Kulübesi - Гарриет Бичер-Стоу страница 10

Название: Tom Amca’nın Kulübesi

Автор: Гарриет Бичер-Стоу

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99852-0-6

isbn:

СКАЧАТЬ fırçalıyordu. Zira solgun yanaklarını ve bitkin gözlerini fark edip o gece için ona izin vererek yatağına yollamıştı. Doğal olarak işle ilgili kızla sabah konuşacaklarını söylemişti ve dikkatsizce kocasına dönerek şöyle dedi:

      “Sırası gelmişken Arthur, bugün akşam yemeği masamıza sürüklediğin o düşük düzeyli adam kimdi?”

      “Adı Haley.” dedi Shelby, sandalyesinde tedirgin bir tavırla dönerek ve gözleri bir mektuba dikilmişti.

      “Haley! O da kim ve burada ne işi var Tanrı aşkına?”

      “Eh, geçen sefer Natchez’e gittiğimde onunla biraz iş yapmıştım.” dedi Bay Shelby.

      “O da buna güvenerek kendini evinde gibi hissedip gelip sofraya oturdu, öyle mi?”

      “Nedeni ben onu davet ettim; onunla bazı hesaplarımız vardı.” dedi Shelby.

      “Köle taciri mi?” dedi Bayan Shelby, kocasının tavırlarında kendini belli eden bir utanma fark ederek.

      “Canım, neden böyle bir şey aklına geldi?” dedi Shelby başını kaldırarak.

      “Hiç, sadece Eliza akşam yemeğinden sonra buraya geldi, çok kaygılıydı ve ağlayıp sızlıyordu, bir tüccarla konuştuğunu söyledi ve adamın oğlu, şu komik küçük ördek, için bir teklif yaptığını duymuş!”

      “Öyle mi yaptı?” dedi Bay Shelby, kâğıdına döndü, bir süre tüm dikkatini ona vermiş görünerek, onu baş aşağı tuttuğunu fark etmiyordu.

      “Nasıl olsa er ya da geç satışa çıkacaktı.” diye fikrini söyledi.

      “Eliza’ya dedim ki.” dedi Bayan Shelby, saçlarını fırçalamayı sürdürüyordu. “O acıları çekmekle aptallık ediyor ve bu tür insanlarla işiniz olmaz. Elbette, hiçbir adamımızı satmak istemediğinizi biliyordum, en azından öyle bir adama.”

      “Eh, Emily.” dedi kocası. “Her zaman hissettiğim ve söylediğim gibi işin doğrusu yardım almadan işimi başaramam. Bazı yardımcılarımı satmak zorunda kalabilirim.”

      “O yaratığa mı? İmkânsız! Bay Shelby ciddi olamazsınız.”

      “Öyle olduğu için üzgünüm.” dedi Bay Shelby. “Tom’u satma konusunda anlaştık.”

      “Ne! Bizim Tom’u? O iyi, vefalı yaratığı! Küçüklüğünden beri vefalı bir yardımcı oldu! Ah, Bay Shelby! Ve ona özgürlüğü için söz de vermiştiniz. Ben ve o, bunun hakkında yüzlerce kez konuştuk. Eh, artık her şeye inanırım, zavallı Eliza’nın tek çocuğu küçük Harry’i bile satacağınıza artık inanırım!” dedi Bayan Shelby, sesi kederle öfke arasındaydı.

      “Eh, her şeyi bilmen gerektiğinden, öyle. Tom ve Harry’i birlikte satmaya karar verdim ve neden bilmiyorum herkesin her gün yaptığı bir şey için bir canavarmışım gibi davranıldığını bilmiyorum.”

      “Ama tüm onların içinden neden bunlar?” dedi Bayan Shelby. “Satmanız gerekiyorsa neden diğerleri değil de bunlar.”

      “Çünkü diğerlerinden daha iyi parayı bunlar getiriyor, o nedenle. Başka birini de seçebilirdim, dediğin gibi. Eğer sana uyacaksa adam Eliza için yüksek bir fiyat önerdi.” dedi Bay Shelby.

      “Alçak adam!” dedi Bayan Shelby hiddetle.

      “Bir an bile onu dinlemedim, duygularınıza saygımdan, bunu yapmazdım bu yüzden bana biraz hak verin.”

      “Canım.” dedi Bayan Shelby kendini toparlayarak, “Beni bağışla. Aceleci davrandım. Çok şaşırdım ve buna tamamıyla hazırlıksızdım ama elbette bana bu zavallı yaratıklar için araya girmeme izin vereceksiniz. Tom zenci olsa da soylu yüreği olan sadık biridir. İnanıyorum ki, Bay Shelby, eğer ona sorsanız sizin için hayatını verecektir.”

      “Biliyorum, söylemeye cesaret edeyim ama bütün bunların faydası ne? Elimde değil.”

      “Parayı feda etsek olmaz mı? Payıma düşen zorluklara katlanmaya hazırım. Ah, Bay Shelby, bu zavallı, basit, yardıma muhtaç yaratıklara görevimi yapmayı denedim, bir Hristiyan hanımın yapması gerektiği gibi inançla denedim. Onlara özen gösterdim, eğitim verdim, gözledim, küçük ilgi alanlarını, sevinçlerini yıllarca hep bildim ve küçük bir kazanç uğruna, zavallı Tom kadar böylesine sadık, harika ve güvenilir bir yaratığı satarsak, onu sevmesi ve değer vermesi için öğrettiğimiz yerden koparıp alırsak başımı nasıl dik tutarım. Onlara ailenin görevlerini, anne babanın ve çocuğun, karı kocanın görevlerini öğrettim ve parayla kıyaslandığında ne kadar kutsal olsa da hiçbir bağa, göreve, ilişkiye değer vermediğimizi açıkça ortaya koymamıza nasıl dayanabilirim? Eliza’yla oğlu hakkında konuştum. Hristiyan bir anne olarak onu gözlemesi, ona dua etmesi ve Hristiyan âdetleriyle onu büyütmesi konusunda, görevleri hakkında; şimdi ona ne diyebilirim, eğer onu koparıp az bir para biriktirmek uğruna bedeni ve ruhuyla bayağı, ilkesiz bir adama satarsanız? Ona tek bir ruhun dünyadaki bütün paradan daha önemli olduğunu söyledim; dönüp de onun çocuğunu sattığımızı görürse bana nasıl inanacak? Hem de belki bedeni ve ruhu iflas etmiş bir adama satmak!”

      “Böyle düşündüğüne üzüldüm, gerçekten üzüldüm.” dedi Bay Shelby. “Duygularınıza da saygı duyuyorum, tam olarak aynı düşünüyormuş gibi yapmak istemem ama şimdi size ciddi bir şekilde söylüyorum, bu konuda yapabileceğim bir şey yok, elimden bir şey gelmiyor. Bunu sana söylemek istemezdim Emily ama kısacası bu ikisini satmakla her şeyi satmak arasında başka seçimim yoktu. Ya onlar gidecek ya da her şey. Haley ipotekleri eline geçirdi ki onunla direkt olarak kapatmazsam önüne gelen her şeyi alacaktı. Arayıp taradım, giderleri azalttım, borç aldım ve hatta yalvardım. Açığı kapatmak için bu ikisinin satılması gerekti ve ben de onlardan vazgeçtim. Haley çocuğu beğendi; meseleyi başka şekilde değil, bu şekilde çözümlemeye razı oldu. Onun eline düşmüştüm ve bunu yapmak zorundaydım. Bunları satmak varken, hepsini satmak mı iyi olur?”

      Bayan Shelby felakete uğramış biri gibi kalakalmıştı. Sonunda tuvalet masasına dönerek yüzünü elleri arasına aldı ve bir inilti çıkardı.

      “Bu Tanrı’nın köleliği lanetlemesi! Çok acı, çok acı, en berbat şey! Hem efendiye bela, hem de köleye! Böylesine ölümcül bir kötülükten iyilik çıkartabileceğimi düşünürken aptalmışım. Bizim gibi yasalar altında bir köleyi tutmak bir günah, -hep böyle hissettim- küçük bir kızken bile hep böyle düşündüm. Kiliseye katıldıktan sonra düşüncem daha da güçlendi ama onu güzelleştirebileceğimi düşündüm. Nezaket, dikkat ve eğitimle benimkilerin durumunu özgürlükten daha iyi yapabileceğimi düşündüm, ne aptalmışım!”

      “Karıcığım, bakıyorum bayağı köleliğin kaldırılmasından yana oluyorsun.”

      “Köleliğin kaldırılmasından yana! Kölelik hakkında benim bildiğimi bilselerdi, o zaman konuşabilirlerdi! Bize söylemeleri gerekmez; biliyorsun köleliğin doğru olduğunu hiç düşünmedim, asla köle sahibi olmaya gönüllü olmadım.”

      “Eh, o zaman pek çok akıllı ve dindar adamdan farklı düşünüyorsun.” dedi Bay Shelby. “Geçen СКАЧАТЬ