Mansfield Park. Джейн Остин
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mansfield Park - Джейн Остин страница 7

Название: Mansfield Park

Автор: Джейн Остин

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99850-6-0

isbn:

СКАЧАТЬ bir yatağım bile yok! Konuk odası var ama o da gelip gidenler için…”

      Leydi Bertram’ın aktardığı bu konuşma, kocasını, baldızının düşünceleri konusunda yanılmış olduğuna ikna etmeye yetti. Ondan bir şey beklenemeyeceği anlaşılmış, bu sayede Mrs. Norris de bu konuyu duymak zorunda kalmaktan kurtulmuştu. Sör Thomas, Fanny’nin evlatlık alınması konusunda bu kadar istekli olan kadının, yeğeni için herhangi bir şey yapmayı reddetmesine şaşırıyordu. Ancak Mrs. Norris’in sahip olduğu her şeyin kendi çocuklarına kalacağına dair sözleri, Sör Thomas’ın, Fanny’nin bakımını üstlenmeye rıza göstermesine, bunun Fanny açısından da iyi olacağına karar vermesine yol açtı.

      Çok geçmeden Fanny de evden gönderilmesine dair korkularının ne kadar yersiz olduğunu gördü. Bu haberin Fanny’yi bu kadar sevindirmesi, taşınmanın onun iyiliğine olacağını düşünen Edmund’ı da bir nebze olsun teselli etti. Mrs. Norris, beyaz eve geçti, Grant’ler ise papaz evine taşındı ve bu sayede Mansfield’daki hayat bir süreliğine eski hâline döndü.

      Grant’lerin dost canlısı ve girişken insanlar olmaları, yeni dostlarını genel olarak memnun etmişti. Ancak hataları da yok değildi. Elbette ki bunlar Mrs. Norris tarafından kısa sürede tespit edildi. Boğazına düşkün olan Dr. Grant her akşam mükellef bir yemek yemeden edemiyordu. Mrs. Grant de Dr. Grant’i ucuz yoldan doyurmak yerine, aşçısına Mansfield Park’ta çalışan aşçılar kadar yüksek maaş ödüyor, mutfağa adımını atmıyordu. Mrs. Norris, Grant çiftinin bu türden kusurlarından, evde bu kadar tereyağı ve yumurta tüketilmesinden söz ederken sinirlerine hâkim olamıyordu. Onun ne kadar konuksever ve cömert olduğunu herkes bilirdi. Cimrilikten nefret ettiğini de… Papaz evinde hiçbir şeyleri eksik değildi. Onun zamanında böyle bir şey ne görülmüş ne de işitilmişti. Ancak şu an olup bitenlere akıl erdiremiyordu. Acaba Mrs. Grant’in o güzel sandık odasına gücü nasıl yetmişti? Sorup soruşturmuş, Mrs. Grant’in eline en fazla beş bin paunt geçtiğini öğrenmişti.

      Leydi Bertram, kız kardeşinin sayıp döktüklerini kayıtsız bir tavırla dinledi. Yolsuzluk iddialarıyla ilgilendiği yoktu. Onun asıl şaşırtan, Mrs. Grant’in, pek de güzel olmadığı hâlde kendisine iyi bir koca bulabilmesiydi. Mrs. Norris, uzun uzun anlattıkça, o da bu konudaki şaşkınlığını dile getiriyordu.

      Bu konuların üzerinden bir yıl geçmemişti ki evdeki hanımların düşüncelerinde ve sohbetlerinde önemli yer edinen bir olay meydana geldi. Sör Thomas, işleri yoluna sokmak için Antigua’ya bizzat gitmesinin daha iyi olacağına karar vermiş ve kötü alışkanlıklarından uzak kalır umuduyla büyük oğlunu da yanında götüreceğini söylemişti. Böylece İngiltere’den yaklaşık bir yıllığına ayrıldılar.

      Sör Thomas, ailesini bırakıp gitmeye, kızlarını hayatlarının bu en zor döneminde başkalarına emanet etmeye, ekonomik tedbirler alma mecburiyetiyle ve bu seyahatin oğluna yararı dokunabileceği umuduyla razı olmuştu. Leydi Bertram’ın onun boşluğunu doldurabileceğini, bırakın onu, kendi annelik görevlerini bir nebze olsun yerine getirebileceğini sanmıyordu. Yine de Mrs. Norris’in uyanıklılığına ve Edmund’ın mantığına güvendiğinden içi rahattı.

      Leydi Bertram kocasından ayrı kalmaktan hiç memnun değildi. Ancak bunun nedeni, eşinin başına bir iş gelmesinden, oralarda rahat edemeyeceğinden çekinmesi değildi. Kocasının değil, kendisinin yaşayabileceği sıkıntı ve tehlikeleri düşünmekteydi.

      Kızların hâli daha da beterdi. Babalarının gidişine değil, bu gidişe üzülememelerine üzülüyorlardı. Babalarına pek düşkün sayılmazlardı. Zaten pek bir şey paylaşmazlardı. Dolayısıyla babalarının yokluğu, maalesef onlar açısından sevindirici bir olaydı. Dizginlerinden kurtulmuşlardı. Babalarının muhtemelen yasaklayacağı her şeyi yapabileceklerdi. Fanny’nin rahatlamasının nedeni de kuzenlerininkine benziyordu. Ancak vicdanı nankörlük ettiğini söylüyor, bu nedenle de Sör Thomas’ın gidişine üzülemediği için üzülüyordu. Kendisi ve kardeşleri için birçok şey yapmış olan Sör Thomas gitmişti ve belki de hiç dönmeyecekti! Buna rağmen ardından bir damla dahi gözyaşı dökmemişti. Bu duygusuzluğu utanç vericiydi! Hem Sör Thomas yola çıkmadan önce, önümüzdeki kış mevsiminde kardeşi William’ı görebileceğini söylemiş, kardeşine bir mektup yazarak, görev yaptığı filo İngiltere’ye döner dönmez Mansfield’a davet etmesini tembihlemişti. Bu çok düşünceli ve nazik bir davranıştı. Bir de gülümsese, “Sevgili Fanny!” diye seslense, çatık kaşlı asık suratını, soğuk tavırlarını bir anda unutabilirdi. Ancak sonrasında söylediği sözlerle Fanny’yi yine yerin dibine geçirmişti: “William, Mansfield’a geldiğinde umarım ona, evden ayrıldığından beri geçen onca yılı boş boş geçirmediğini, kendini geliştirdiğini gösterebilirsin. Korkarım ki ağabeyin, on altı yaşına gelmiş olan kız kardeşinin birçok açıdan on yaşındaki hâlinden pek bir farkının olmadığını düşünecek.” Eniştesinin gitmesinin ardından bu sözleri hatırladıkça ağlamaya başlamıştı. Ağlamaktan gözlerinin kızardığını gören kuzenleri ise kendisini ikiyüzlülükle suçladı.

      4

      Tom Bertram zaten evde pek vakit geçirmezdi. Bu nedenle eksikliği pek hissedilmedi. Hatta Sör Thomas’ın yokluğu bile pek hissedilmiyordu. Evin reisi olmaksızın da işler Leydi Bertram’ı şaşırtacak derecede iyi gidiyordu. Edmund babasını aratmıyordu. Kâhyayla konuşuyor, avukatla yazışıyor, hizmetçilerle ilgileniyor, mektup yazmak dışında Leydi Bertram’a bir iş bırakmıyordu.

      Yolcuların rahat bir seyahatin ardından Antigua’ya sağ salim vardıklarını haber aldılar. Bu haber, aslına bakarsanız tam zamanında yetişmişti. Zira Mrs. Norris kendisini korkunç kuruntulara kaptırmış durumdaydı. Edmund’ı gördüğü yerde bu korkularını anlatıyor, onu da kendi yanına çekmeye çalışıyordu. Kara haberi insanlara nasıl duyuracağını bile tasarlamıştı. Ne de olsa ailenin, bir yakınını kaybetmiş tek üyesi olarak bu görev kendisine kalacaktı. Sör Thomas’ın sapasağlam olduğu haberi üzerine, hazırladığı etkileyici, duygusal konuşmayı bir süreliğine erteledi.

      Kış ayları boyunca bu konuşmaya gerek olmadı. İşler yolunda gidiyordu. Mrs. Norris yine de gurbettekilerin akıbetini düşünmeden edemiyor, bu konuyu aklına getirmemek için kendisine sürekli yeni yeni işler icat ediyordu. Yeğenleri için eğlenceler düzenliyor, giyim kuşamlarına yardım ediyor, yeğenleriyle böbürleniyor, onlara müstakbel eş adayları buluyor, kendi eviyle yetinmeyerek, ablasının işlerine de burnunu sokuyor, Mrs. Grant’in müsrifliklerini denetliyordu.

      Bertram kardeşlerin güzelliği kulaktan kulağa yayılıyordu. Bölgenin en güzel kızları olarak nam salmışlardı. Güzellik ve olağanüstü becerilerine, terbiyeleri ve nezaketleri de eklenince, insanların hayranlıklarını kazanmalarının yanında, gönüllerini de çalmışlardı. Kızlar gösteriş yapmayı severdi ancak bunu kararında bırakmayı da bilirlerdi. Burunları havada, kendini beğenmiş bir edayla gezmezlerdi. Teyzelerinin bolca reklamını yaptığı bu tavırları çevredekilerden övgü topladıkça, kızlar da kusursuz varlıklar olduklarını iyiden iyiye inanırlardı.

      Leydi Bertram kızlarıyla birlikte dışarı çıkmazdı. Bir anne olarak kızlarının başarılarına şahit, mutluluklarına ortak olma zahmetine bile girmezdi. Bu şerefli temsilcilik görevini, beş kuruş harcamadan sosyeteye girmeye can atan kız kardeşi seve seve üstlenirdi.

      Fanny bu eğlencelere çağrılmazdı. Herkesin dışarı çıktığı günlerde, evde teyzesiyle baş başa kalırdı. СКАЧАТЬ