“Ben kimse için hiçbir zaman önemli olmayacağım!”
“Sebep?”
“Her şey, durumum, aptallığım, acayipliklerim…”
“İnan bana sevgili Fanny, bu sözcükleri yanlış yerde kullanman haricinde bir aptallığına veya acayipliğine şahit olmadım. Seni tanıyan insanların sana değer vermemesi için tek bir neden bile yok. Akıllısın, iyi huylusun, gördüğü iyiliğin karşılığını vermemeyi aklından bile geçirmeyecek kadirşinas bir yüreğe sahipsin… Ben bir arkadaşta, dostta daha ne ararım ki?”
Bu güzel sözler karşısında kızaran Fanny, “Çok kibarsın.” dedi, “Hakkımdaki bu güzel düşüncelerinden dolayı sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Kuzen, buradan gitsem bile iyiliklerini ömrümün sonuna dek hatırlayacağım.”
“Yapma Fanny, beyaz ev uzak bir yer mi sanki? Parkın karşısına değil de üç yüz kilometre uzağa gidiyormuş gibi konuşuyorsun. Her zamanki gibi bizlerle birlikte olacaksın. İki aile yılın her günü görüşüyor olacak. Tek fark, teyzenle yaşarken kendini göstermek zorunda kalacak olman. Burada sığınabileceğin birçok insan var ancak onunla birlikteyken kendi hakkını kendin savunmaya mecbur kalacaksın.
“Bana pek öyle olacak gibi gelmiyor.”
“Ben eminim ve çok da memnunum. Mrs. Norris, senin geleceğin açısından annemden çok daha uygun bir isim. Teyzem, sorumluluğu altındaki insanlar için elinden geleni yapar. Seni de doğal yeteneklerini ortaya çıkarman konusunda zorlayacaktır.”
Fanny iç geçirerek, “Ben bu konuya senin gibi bakamıyorum. Ancak senin fikrine kendiminkinden daha fazla güvenirim. Mecburiyetlerimi kabullenmem için yardımcı olmandan dolayı sana minnettarım. Eğer teyzemin gerçekten iyiliğimi istediğine inanabilseydim, birileri için önemli olduğumu hissetmek hoş olurdu gerçekten. Burada kimse için bir şey ifade etmediğimi biliyorum ama yine de burayı seviyorum.”
“Fanny, evden ayrılacaksın ama buradan ayrılmayacaksın. Park ve bahçeleri her zamanki gibi kullanabileceksin. Minik yüreğinin böylesine önemsiz bir değişiklikten korkmasına hiç gerek yok. Her zamanki gibi yürüyüşe çıkacak, yine kütüphaneden istediğin kitabı seçecek, aynı insanları görecek, aynı ata bineceksin.”
“Çok doğru. Sevgili ihtiyar, kır midilli! Ah kuzen, hatırlıyorum da ata binmekten ölümüne korkardım. Bunun bana iyi geleceği söylendiğinde dehşete kapılırdım. Eniştemin ağzından at lafı çıktığı an titremeye başlardım. Korkumu yenmemi sağlamak, bu işten keyif almaya başlayacağıma ikna etmek için akla karayı seçtiğini hatırlıyorum. Ne kadar haklıymışsın. Umarım kehanetlerin bundan sonra da doğru çıkmaya devam eder.”
“Ata binmen sağlığın açısından ne kadar yararlıysa, Mrs. Norris’le yaşaman da gelişimin ve ruh sağlığın açısından o kadar yararlı olacaktır.”
Bu konuyu böylece karara bağlamış oldular. Edmund’la konuşmak Fanny’ye iyi gelmişti. Aslında bu konuşmaya hiç gerek yoktu çünkü Mrs. Norris, Fanny’yi yanına almak istemiyordu. Böyle bir şey Mrs. Norris’in aklının ucundan bile geçmemiş, tam aksine bu durumdan özenle kaçınmaya gayret etmişti. İnsanların böyle bir beklenti içerisine girmesine engel olabilmek amacıyla Mansfield’daki asil sayılabilecek evleri teker teker incelemiş, kendisine ve hizmetçilerine ancak yetecek büyüklükteki beyaz evi özellikle seçmişti. Tek boş yer misafir odasıydı. Mrs. Norris evde bir misafir odası olmasını özellikle istemişti. Papaz evindeki misafir odaları hiç kullanılmamış olsa da yeni evinde bir misafir odasının bulunmasına büyük özen göstermişti. Ancak aldığı bütün önlemler, hiç ummadığı şekilde hayırlı bir iş gerçekleştirmeyi planladığına inanılmasıyla sonuçlandı. Sör Thomas, Mrs. Norris’in misafir odasını Fanny için istediğini sandı. İşin aslı, Leydi Bertram’ın laf arasında Mrs. Norris’e, “Kardeşim, Fanny seninle yaşamaya başladığında Miss Lee’ye ihtiyacımız kalmayacak.” demesiyle anlaşıldı.
Mrs. Norris şaşırıp kalmıştı, “Benimle yaşamak mı sevgili Leydi Bertram! Ne demek istiyorsun?”
“Seninle yaşamayacak mı? Bu konuda Sör Thomas’la anlaştığınızı sanıyordum.”
“Ben mi? Asla! Bu konuda ne ben Sör Thomas’a tek kelime ettim ne de o bana! Fanny’nin benimle yaşaması mı? Böyle bir şey, ikimizi de tanıyan herhangi bir insanın aklının ucundan bile geçemez. Aman Tanrı’m! Fanny’yle birlikte ne yaparım ki ben? Ben!.. Zavallı, çaresiz, sahipsiz, elinden bir iş gelmeyen, yaslı bir dul kadın!.. Bu çağdaki bir kıza ne hayrım dokunabilir ki? On beş yaşında bir kıza!.. İlgi ve özen gösterilmesi gereken, şen ruhunun sınavlardan geçtiği yaştaki bir kıza!.. Sör Thomas’ın bu konuda ciddi olmadığına eminim! Sör Thomas benim dostumdur. İyiliğimi isteyen bir insan hayatta böyle bir teklifte bulunmaz. Sör Thomas sana ne dedi ki?”
“Doğrusunu istersen bilmiyorum. Sanırım en iyisinin bu olacağını düşündü.”
“Tamam da ne dedi? Fanny’yi yanıma almamı istediğini söylememiştir. Benden böyle bir şeyi içtenlikle istemeyeceğine eminim.”
“Hayır. Sadece böyle bir ihtimalden söz etti. Ben de kendisine hak verdim. İkimiz de bunun senin açından iyi olacağı düşüncesindeyiz. Ancak istemiyorsan, ötesini konuşmamıza gerek yok. Burada bize yük olmuyor sonuçta.”
“Sevgili ablacığım, ne hâlde olduğumu bilmiyor musun? Bu kız ne açıdan bana iyi gelebilir ki? Ben, eşlerin en mükemmelini yitirmiş, zavallı, yalnız bir dulum. Ona bakıcılık yapmaktan kendi sağlığımı yitirdim. Huzurum kalmadı. Para desen, merhum eşimin hatırasına leke sürmeden, bir hanımefendi olarak yaşamımı sürdürmeme kıt kanaat yetiyor. Sırtıma bir de Fanny gibi bir yük binerse ben ne yaparım? Beni geç, zavallı kıza haksızlık olur. Kız burada emin ellerde, keyfi de yerinde. Ben kendi kederimle ve sıkıntılarımla elimden geldiğince baş edebilirsem ne mutlu bana.”
“O hâlde bir başına yaşamak senin için bir sorun olmayacak?”
“Leydi Bertram, benim bir şikâyetim yok. Hayatımın eskisi gibi olmayacağı kesin. Masrafları daha da kısmak, daha tutumlu olmak zorundayım. Bugüne dek hep cömert bir ev sahibesi olmuşumdur. Ancak tutumlu davranmaktan utanacak değilim. Gelirimle birlikte konumum da değişti. Zavallı Mr. Norris varken, köyün papazına yakışır bir yaşamımız vardı. Eve girip çıkanların, yenilip içilenlerin haddi hesabı yoktu. Aynı şeyleri şimdi benden beklemek olmaz. Beyaz evde dikkatli davranmam gerekiyor. Elime geçenle yetinmezsem sefil olurum. İtiraf etmeliyim ki bir köşeye de biraz para ayırabilirsem hiç fena olmaz.”
“Bunu yapacağından hiç kuşkum yok. Bu konularda beceriklisindir, değil mi?”
“Leydi Bertram, tek amacım ardımdan gelenlere bir yararımın dokunması. Param olsun istiyorsam, bu sizin çocuklarınızın iyiliğinedir. Onlardan başka kimim var ki benim? Eğer ki onlara az da olsa bir şeyler bırakabilirsem ne mutlu bana.”
“Çok СКАЧАТЬ