Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat. Babahan Muhammed Şerif
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat - Babahan Muhammed Şerif страница 15

Название: Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat

Автор: Babahan Muhammed Şerif

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-87-4

isbn:

СКАЧАТЬ aydınlaştırılmıştır.

      Milletinin selameti, hürlüğü, hak hukuku için mücadele, yurtseverlik, Turgut’ta derin iç ihtiyaçtır. Bu, Turgut karakterinin ana sıfatıdır. Turgut, bu sıfatıyla başka millet kişilerine yakın ve anlaşılırdır.

      Kendi yurdunu, milletini sevmenin ırkçılık, milli darkafalılıkla hiç bir ilgisi yoktur. Zaten kendi vatanını, milletini sevmeyen insan, başka milletlere de saygı duymaz. Buna göre de vatanperverliği, milli duyguyu evrensellik ve beynelmilelciliğe karşı saymak yanlış iştir.

      Turgut karakterinin beynelmilelcilik kökü, ulusalcılık pınarından su içiyor. Kahramanın bu sıfatı, onun toplumsal faaliyetinde de, aile münasebetlerinde de göze çarpar. Yazar, çeşit çeşit detaylar, vakalar, çatışmalar, diyaloglar kullanarak, Turgut’un iç dünyasını, ruhiyatını giderek meydana çıkarır.

      “TMT onun yaşam biçimi olmuştu. Bereket, karısı Aliye anlayışlı bir kadındı. Köyde yaşayan Türkler’in tüm sorumluluğu ona aitti…Omuzunda büyük bir yük taşıdığının giderek daha çok ayrımına varıyordu. Bundan sonra ne olacağını kestirmek zor değildi. Kimbilir kaç insan ölecek, kaç yuva yıkılacak, ne açılar çekilecekti.” (İsmail Bozkurt; Bir Gecede, Cem Yayınevi, İstanbul, 2005, Sayfa 16).

      Turgut’un mukavemet teşkilatı üyeleri Osman, Mustafa Öğretmen, genç Acar; karısı Aliye, para kölesi Ramadan, Rum Muhtarı, Belediye Başkanı ve başkaları ile ilişkileri ve çatışmaları; onun cesaretli, kararlı, sağlam ve tedbirli kişi olduğunu aydınlığa çıkarır. Rum yetkililer, Turgut başta olmak üzere, köyün ileri gelenlerini çağırıp, köyden izinsiz çıkmamak, tüm ihtiyaçlarını peşin parayla Rumlar’dan sağlamak, en kötüsü silahları teslim etmek koşullarını ortaya koyarlar.

      “Odada zaten buz gibi bir hava vardı. Bu son koşul, ortamı daha da soğuttu. Buna karşın Turgut güldü: “’Yani teslim olmamızı ve ölüm fermanımızı imzalamamızı istiyorsunuz?’” “’Nasıl istiyorsunuz öyle yorumlayabilirsiniz.’” (Sayfa 94)… “Sorun TMT silahlarında idi. Onları teslim etmek demek, intihar etmek gibi bir şey olurdu. Hem tümü ile savunmasız kalırlar, hem de üstlerine hesap veremezdi” (Sayfa 95).

      Önce, tutsak durumdan kurtulup çıkmak için Turgut, tedbir düşünür ve “düşünmek ve karar vermek” için birkaç gün süre vermelerini talep eder. Ancak yarın akşama kadar süre alabilir. Köydekiler fırsatı kaçırmadan, savaşmadan, can kaybetmeden bir gecede güvenli yere, Geçitkale’ye göç eder.

      İnsanın, atalarının yıllardır yaşadığı toprakları, malını, eşyasını, tüm varlığını geride bırakıp gitmesi çok büyük acı, musibet. Ama roman kötümser değil, iyimser olarak sona erir:

      “Güneş epeyce yükselmişti. Gün ağarırken yola düşenler, o saatta Geçitkale’ye ulaşmaya başlamıştı.” (Sayfa 170).

      Güneş, ışık olumlu, geleceğe inanç simgesi olduğu gibi, Geçitkale de güvenlik, hürlük, saadet semboludur.

      “Bir Gecede”, “Mangal” romanları, sanat yönünden de dikkat çekiyor: Tipler canlı insan gibi tasvir edilmiş, onların iç dünyası meydana çıkarılmıştır. İsmail Bozkurt, çeşit detayları, edebi araçları kullanarak, kahramanların ruhiyatı, iç dünyasını aydınlaştırmış. Tiplerin ruhiyatındeki nitel değişimlere gerçek vakalar neden olarak gösterilmiştir. Acar, cesur, yurtsever; Necmi, arkadaşları can pazarında iken cıranın koynunda; Ramadan, her şeyden parayı hoş gören kimse vs. Paraya tapınan Ramadan, zaruret içinde yaşayan, yoksul kişileri küçümser, hor görür. Bu onun Turgut’u da, Acar’ı da küçümsemesinin nedenidir. Para köleleri için milli mücadelenin bir kuruşluk değeri yok. “Bana ne?” der o (Sayfa 78). Ramadan ne pahasına olsa olsun kendi işini bitirmeği düşünen bir alçaktır: “Yüzsuyu döksem belki de işim olacaktı”, diye yerinir” (Sayfa 79).

      İsmail Bozkurt; Turgut, Acar, Gülsüm (“Bir Gecede”), Mustafa (“Mangal”) tipleri vasıtasıyla Türk ulusal karekterindeki olumlu, güzel tarafları; Ramadan (“Bir Gecede”), Osman (“Mangal”) tiplerinde ise milletin ilerilemesine engel olan kusur, eksiklikleri aydınlaştırmıştır.

      Ulusal karakter, donup kalan bir şey değil. Her zaman değişim, yenileşme, gelişme yolundaki bir fenomen; belli bir sosyal, iktisadi, tarihi devrin ürünüdür. Hal ve şartlar, durumun değişmesi, ulusal karakterin de değişmesine neden olur ve giderek zamanın ruhuna, milli menfaatlara aykırı sıfatlardan kurtulur, yeni, ilerici sıfatlar gelişir. Ulusal karakterin diyalektiği böyledir. İsmail Bozkurt, karakter oluştururken bu koşulu hesaba katmış, tiplerin çelişikliği nedenlerini ortaya çıkarmıştır.

      “Mangal” romanı genelde bir aşkı, bir sevdayı anlatır. “Bir Gecede”de Acar ve Gülsüm’ün sevdası dikkat çekiyor. Bu konuda Ali Nesim Bey iyi demiş: “Roman olsun da içinde aşk yaşanmasın olur muydu?… İsmail Bozkurt da romanını bir güzel aşk öyküsüyle bezemiştir. İster savaş olsun, ister barış, aşk ve aşk acıları, yaşamın tuzu biberidir. Onsuz yaşam olamaz.” (Ali Nesim; “İsmail Bozkurt’un ‘Bir Gecede’ Romanını Okurken”, “Turnalar”, 2005, Sayı 20,Sayfa 7).

      Edebi eserde, aşkı şöyle böyle tasvir etmek kafi değil. Aşk tasvirinden de anlam, mana çıkarabilmek gerekir. Acar-Gülsüm, Mustafa-Afife aşklarını tasvir vasıtasıyla yazar, insanın doğal, kalbinin duygularına göre hür yaşaması gerekçesini meydana çıkarmıştır. Acar-Gülsüm-Ramadan (“Bir Gecede”), Afife-Mustafa-Osman (“Mangal”) ilişkilerinin tasviri, bu asıl manayı aydınlaştırır.

      Gülsüm de, Mustafa da aile, aşk meselesini kalblerinin emrine göre halletmeyi düşünüyor. Ama babaları bunu kabul etmiyor. Gülsüm’ün hürlük, kalp isteğini boğan ortamı terk ederek mutluluğa kavuşması mümkündür. Kız da bu yolu seçer. Aşk çizgisiyle ortaya çıkarılan bu mana, romanın ana konusunu, Lefkara köyündeki insanların cebir, zulüm, horluktan kurtulmak, saadete erişmek için toprağını terk etme vakasını daha da kuvvetlendirir.

      Yazar, her iki konu tasviri vasıtasıyla insanın hürriyeti, hakları, istekleri-iradesine saygıda bulunmak lazım olduğunu vurgulamaktadır. “Bir Gecede” ve “Mangal” romanlarında hümanizmin canlandırıcı gücü, yazarın işbu ülküyü savunmasında, Acar, Gülsüm ve Mustafaların zaferinde göze çarpmaktadır.

      İsmail Bozkurt Turgut (“Bir Gecede”) ve Mustafa (“Mangal”) tipleri vasıtasıyla vatan kısmeti, milli mücadelede milletin manevi ruhi birliği ne kadar önemli oldugunu, insanın barış, huzur, hür yaşamasından da büyük nimet yokluğunu sanat yoluyla göstermiştir.

      “Bir Gecede” ve “Mangal” romanları, okurda vatan, yurtseverlik duygusunu daha da derinleştirir.

      Romanlar, Kıbrıs Türk insanını, Kıbrıs dramını daha da derin anlatıyor.

      “Bir Gecede” romanı savaşa nefret uyandırır. Veysel Dikmen’in dediği gibi: “İsmail Bozkurt “Bir Gecede” romanıyla, diğer romanlarında olduğu gibi bir kez daha evrenselliği yakalıyor: Günümüz düzyazısının barışa ve halkların kardeşliğine ne kadar çok ihtiyacı oldugunu haykırarcasına” anlatıyor.

      İsmail Bozkurt hikayelerinde hayat olaylarından insan, millet için önemli hulasalar çırarıyor. “İnternetim” hikayesi çok basit bir iş – susmuş ev telefonunu СКАЧАТЬ